Şahin Akçap

Kemal Burkay ve açılımda şahinlerle güvercinler

Şahin Akçap

Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı Kemal Burkay 20 Nisan 2013 tarihinde Van'ı ziyaret ettiğinde Van TV'nin "100 Yüze" adlı programının konuğu olmuştu.
Burkay, Kürt solunun en önemli ve saygın isimlerinden biri.
80 yıları öncesi Özgürlük Yolu siyasi çizgisinin lideriydi. Özgürlük Yolu Dergisi ve Roja Welat Gazeteleri Özgürlük Yolu siyasi çizgisinin yayın organlarıydı. Bu yayın organlarında Kürt sorunu dört ülkede; Yani Türkiye, İran, Suriye ve Irak'ta yaşayan Kürtlerin kendi coğrafyalarında tek bir ülkede tek bir ulus olamayacaklarının ancak o ülkelerde Kürtlerin siyasal, sosyal ve ekonomik haklarının özgürce tanınacağının, süreç içersinde koşullara göre ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip olacağından söz ediyordu.
Özgürlük Yolu; kavgadan, çatışmadan çok, örgütlenmeden ve Kürt aydınların kendilerini ve halklarını anlatmaktan yana tavır koyuyor; ırkçı, milliyetçi, mezhepsel ayrılıkların siyasi zeminden uzak tutulmasının gereğini savunuyordu. Silahlı mücadele yerine siyasal mücadeleyi yeğ tutuyordu. Bu yapısallık içindeki örgütlü çalışmalar bölgede kitleler tarafından da sempati görünce örgütlenme ağı büyütülmüş ve Kemal Burkay liderliğindeki Özgürlük Yolu siyasi çizgisi yerel seçimlerde Diyarbakır ve Ağrı Belediye Başkanlıklarını kazanmıştı. Başarı sadece belediye başkanlıklarında kendini göstermemiş; birçok sendika ve derneklerde Özgürlük Yolu siyasi çizgisi yönetimlerde söz sahibi olmuştu.
Özgürlük Yolu çizgisinin bu gücü karşısında Kürtlerin yaşadıkları topraklardaki halklarla ayrılmasının tezini savunanlar rahatsız olmuş, en az güvenlik güçlerinin uyguladıkları baskılar kadar baskı uygulamayı seçenek olarak görmüşlerdi.
12 Eylül balyozu gerek Türk ve gerekse Kürt soluna indirilirken Özgürlük Yolu'nun siyasi platformlardaki zaferleri de silinmeye çalışılmış, liderleri alınan yönetim kararlar doğrultusunda ülkemiz dışına firar etmişlerdi.
Kürt açılımına sempati ve lider arayışında olan bugünkü iktidar, Kemal Burkay'ın Türkiye'ye dönüşünü sağlayarak onun o güzel şiirindeki:
"Belki şehre bir film gelir/Bir güzel iklim olur yazılarda/ İklim değişir Akdeniz olur/Hadi gülümse" Dizelerinin bir kez daha anımsamasına neden olmuştu.
Kemal Burkay'ın, Hak Par'a liderliğinde farklı bir amaç yüklenmesini düşünenlerin onun sosyalist özünü iyi hesaplayamadıklarını ve akil insanlardan biri olma önerisini kabul etmeyeceğini bilmeleri gerekiyordu. Çünkü Kemal Burkay'ın dünyaya ve Türkiye özeline bakış açısı İmralı projesinde olup bitenlerle çakışan ve farklı yorumlara yol açacak içerikte olduğunu düşünenlerdenim. Kemal Burkay'ın, Van TV'deki söyleşisinde
"Barış için her çaba saygı değerdir. Bugün silahların susması elbette ki hepimizi sevindiriyor. Ancak sürecin içindekiler dün söylediklerini bugün farklı biçimde veya değiştirerek gündeme taşımamalıdırlar. Böyle bir yaklaşım güven ortamını olumsuz etkiler." Derken kaygılarını da sezinletmeye çalışıyordu.   
Geçmişte köylerini topraklarını terk edenlerin geri dönmeye başladıklarını söyleyen Kemal Burkay:
"Yakılan köylerinden, patlayan silahların şiddetinden can havliyle kaçan insanlar bugüne yeniden yuvalarına dönerlerken devlet onlara yardımcı olmalı, evlerini yapmalı, topraklarını tarıma açmalı, üretim ilişkilerinde yardımcı olmalıdır. Devletin bu doğrultudaki tutumu güven ve barış ortamını sağlam temellere oturtur." Derken:
"Kürtlerin ana dilden eğitiminin sadece eğitim müfredatına konulan haftada iki saatlik seçmeli dersle başarılamayacağının." Altını çiziyordu.
Bütün bu anlatılanlara rağmen şu an Türkiye'de yaşanan farklı bir gelişme var.
TC nin kaldırılma çabaları…
Türk sözcüğünün yok sayılma söylemleri…
Seçilen akillerin ülke genelindeki tüm farklı düşünceler içinden saygınlığı olan, kitlelerce benimsenmiş isimler yerine magazin boyutlu olmaları ve siyasi iktidarın seçimlere yönelik siyasi bir manevrası olarak yorumlanması… Türk milliyetçiliğinin ve ulusalcı kitlesel eylemlerin çığ gibi büyümesine ve gelişmesine yol açtı.
 Ve bu somut gerçek akillerin ülke gezilerinde karşılaştığı tepkiler barış adına çıkılan yola güvenmeyenlerin sayısının ne kadar çok olduğunun göstergesi oldu. Hatta alternatif akiller hareketi devreye girdi:
"Bölünmezlik, TC, Türk" Kavramlarıyla ilgili popülist yaklaşımlara sosyal paylaşım sitelerinde tepkilerin dile getirilmesine neden oldu.
Dün isimlerin önüne konan Sayın sözcüğünün yerini bugün pasif bir eylem şekline dönüşen TC almaya başladı.
Acaba Türk ve TC sözcüklerinden İmralı mı rahatsız? O mu istiyor kalkmasını? Türk Milliyetçiliğine karışı bu tavrın diğer adı Kürt Milliyetçiliği olmuyor mu?
Yurdun dört bir yanında organize edilen Bayrak mitinglerinde binlerce insan bir araya geldi.
Yani akiller ve barış süreci her an kışkırtıcı eylemlerle sabote edilebilir. İmralı'ya olan kitlesel nefret ve iticilik Türkiye bütünlüğü içindeki kitlelerin huzursuzluğunu bozarak istenmeyen çatışmalara kapı aralayabilir.
Kemal Burkay çizgisindeki örgütlenenler Kürt solunun güvercinleri olarak bilinirken, hâlâ silahları bırakmayan ve barış sürecinin kalıcılığı için önerilen çekilmeye soğuk bakanlar ise Kürt hareketinin şahinleri olarak niteleniyor. Her iki farklı çizgidekilerin dikkat edeceği tek şeyse ülkemizde milliyetçi ve ulusalcı kanatlardaki sabrın öfkeye dönüşmesidir.
Kemal Burkay:
"CHP barış sürecinin dışında kalırsa yok olup gider. Ama gelişen tarihsel dönüşümü dikkate alır sürece yardımcı olursa daha sağlıklı bir partiye dönüşür ve hatta iktidar olabilir." Diyor.
Burkay'a bu noktada CHP'lilerin mutlaka soracağı sorularda biliniyor.
"Söz konusu barış sürecinin diyeti ne? Ne ödün verilecek?"
Kemal Burkay, MHP ile ilgili düşüncelerinde iyimser olduğunu:
"MHP dünkü bilinen MHP değil. Onlar da kanın akmasına karşılar. Onlar da barış gelsin diyorlar." Derken sürecin başarıya ulaşması halinde neler olabileceğini, nasıl bir yönetim biçimi şekilleneceğini saklı tutarak, formüllerin partisinin politikası içinde olduğunun mesajını veriyor. 
Siyasi çizgisini çatışmalardan, kavga ve savaştan uzak tutan Dersimli Kemal Burkay'ın özgeçmişinde Akçadağ Köy Enstitüsü de var. Öğretmenliği süresince yazmaya devam eden ve aslında Kürt solunun akillerinden biri olan Kemal Burkay'ın öğretmen kimliğinin, akademik kimliği ve hukukçuluğuyla birlikte politik bakış açısından bugünkü iktidar ve muhalefet ülke bütünlüğü ve barış adına yararlar sağlayabilir. Özündeki sosyalist yapı da Kemal Burkay'ın çok önemli artılarından biri olarak değerlendirilebilir. Şu bir gerçek ki kendisini hiçbir siyasi görüş için kullandırmayacak kadar sağduyu sahibi ve Türkiye'nin siyasi yapısını uçurumlara itilmesine engel olacak kadar  sağ  duyulu ve ileri  görüşlüdür. 
Süreçte adı sıkça duyulacak Kemal Burkay'ın yaşanan baharın ansızın yalancı bahara dönüşebileceğini de mutlaka tahlil edebiliyordur.
Akillere gösterilen tepki, yurdun birçok yerinde kitlesel eylemlere dönüşen bayrak mitinglerinin yayılmasının bir işaret fişeği olduğu da göz ardı edilmemelidir. Yok, eğer bütün bunlar karşısında:
"Bizden sonrası tufan!" Diyenler sudan tahlillerin arkasında kalmayı yeğliyorlarsa eğer; Kemal Burkay yanlış ve  sapmalar karşısında seyirci kalmamalı, siyasi birikimini doğacak tehlikeleri göstererek sürecin direksiyonunda olanları uyarmayı görev saymalıdır. Sosyalist kimliğinin yüklediği bu sorumluluk hayati değerdedir.

Yazarın Diğer Yazıları