Şahin Akçap

Kalbin üzerindeki göz

Şahin Akçap

Bakmak ve görmek farklıdır. Bazen bakarken göremediğimiz o kadar çok ayrıntı vardır ki.

Dikkat sorusudur:

“Pencereden bakınca ilk neyi görürüz?” Sorusu.

Yanıtlar hazırdır…

“Bahçe, koşan çocuklar, duvar dibindeki kedi, ağaçlar.”

Oysa gözün gördüğü ilk obje pencerenin camıdır.

Sizi bilmem ama ben ne zaman yağmur yağsa pencerenin camından akan damlalarda o dikkat sorusunu anımsarım.

Geçen gün bir fırıncı ustasının şirin mi şirin dokuz yaşındaki kızı Melike Erbaş’ı, pencereden bakınca camı görebilen yakınları fark etmiş:

“Ne akıllı kız bu. Algı ve kavrama, yorumlama gücü müthiş.” Demişler.

Gel gör ki baba dertli… Küçük kızın okuldaki durumu pek de iç acıcı değilmiş.

Şansa bakınız ki pide fırınının müşterilerinden biri de Üstün Zekâlılar Derneği Başkanı Tunahan Coşkun. Ona fark ettirmişler. Ve yapılan testlerde okulda başarısız görünen küçük kızın bir dâhinin beynine sahip olduğu anlaşılmış.

Üstün Zekâlılar Derneği Başkanı Tunahan Coşkun test öncesi küçük bir diyalog kurmuş küçük kızla:

“Kaç yaşındasın?”

“Neden merak ettiğini merak ettim.”

“Sence kalem, çilek, elma, muz sıralamasında hangisi farklıdır?”

“Tabii çilek.”

“Neden?”

Küçük kız işte o an farklılığının yanıtını vermiş:

“Çünkü elma ve muz ağaçta yetişir. Kalem de ağaçtan yapılır. Çilek ağaçta değil yerde yetişir.

Bu minik diyalog pideci fırını ustasının kızı Melike’nin dünyasını değiştirmiş. Şimdi o özel bir eğitim programıyla yoluna devam edecek.

Melike gibi kim bilir ne kadar çok çocuk var dünyamızda anlaşılmayı bekleyen…

Kaygılanmayın! Ülkemizde o çocuklar için zekâ testi yapan kurumlarımız var. Yeter ki anne ve babanın, öğretmenin ilgi ve dikkatinden kaçmasınlar. Her yıl Melike gibi özelliklere sahip çocuklar üstün zekâlı çocuklar için yapılan test sınavlarından geçirilerek hak ettikleri eğitime kavuşabiliyorlar.

***********

Kalbinin üzerinde gözü olanlar sözünü yakında gösterime girecek Mahzun Kırmızıgül’ün Mucize filminin fragmanını (parçasını) izlerken sunumundan fark ettim.

Ne güzel bir söz değil mi?

Gerçekten de bu acımasız dünyayı güzelleştirenler kalbinin üzerinde gözü olan insanlar değil midir?

Olaylara munis ve iyimser açıdan bakan, sonsuz hoşgörüyle donanmış, yardımsever, insanı olduğu gibi kabul eden, horlamayan, küçük görmeyen, ayrıştırmayan, merhamet ve sevgi dolu, bencillikten arınmış, acıları da mutluluklar gibi paylaşabilen, helâlı harama karıştırmayan, öfkesini kontrol edebilen insanlar…

Boşuna dememişler:

“ Kalben bakanlar hata yapmaz, yanlışa düşmez, üzmez, kırıp dökmez.” diye.

Hayat güzeldir demenin temel çıkış noktası gerçekten de kalbinin üzerinde gözü olan insanların sahip olduğu muhteşem özellikleridir.

Hani bazen elimizi sol göğsümüzün üzerine koyarak selamlaşırız ya. İşte o selamın sahipleri de kalbinin üzerinde gözü olduğunun farkına varanlardır.

Ve bazen çok içten, yalın, dupduru sesleniriz:

-Kalben! Diye.

Ne kadar da güzel bir sesleniş değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları