Giyotin!
Şahin Akçap
Dünyada en alçak politik eylemin adı kıyıcılıktır.
Siyasi kadrolaşmanın her iktidar değişiminde devreye sokulduğu liyakatlinin (yetkin ve donanımlı insanın) liyakatsize (yetkin ve donanımsız insanın) kurban verilmesi icraatı emeğin ve vefanın yok sayılmasıyla eş değerdedir.
İşte o kutsal sözün:
"Kul hakkı!" Olgusunun çiğnenmesidir
Siyasi erk kendinden yana olmayanı dışlamak amacıyla devreye kıyıcıları koyar. Onlara verilen talimat:
"Kelle al! Alamazsan kelleni alırım!" İşaretiyle başlar.
En üretken insanlar bulundukları makamlardan uzaklaştırılırlar. Yerlerine monte edilen insanlar da ne yazık ki emir kullarıdır. Ve biat süreci başlar. Ne kadar biat o kadar makamda yükselme devri daimi çalışma hayatına egemen olur. Bu zeminin temelindeki çürük taşları da ispiyoncular, insanları kolay karalayabilen düzenbazlar hazırlar.
"Kılıçla yaşayan kılıçla ölür!" Sözü hayatın temel yasalarındandır. Bugün kelle alanların kellesini yarın siyasi değişim yaşandığında iktidara gelen yeni siyasi güç alır. Bu mantıksızlığın adını kadrolaşma koysalar da, liyakat sahiplerinin çıkar değirmenlerinde öğütülmesinden başka bir şey değildir. Zararı yaşanan ülke görür. Siyaset kan kaybeder. Güven ve erdemlilik olgusu tuzla buz olur. Ve:
"Gelen ağam, giden paşam!" Onursuzluğu toplumsal hayatın kalbine habis bir ur olup yerleşir.
Kelle alıcıları yani siyasi giyotinler bazen kelleleri çabuk kopartırlar. Bazen de yıpratma uygulamasını devreye bırakır, kendisi gibi olmak istemeyen kadroları sindirme yöntemiyle bulundukları konumdan soğuturlar.
Kısa vadede kale fetih etmenin çirkin senaryoları uzun vadede fark edilir ve yapılanlar geri tepen bir silaha dönüşür. Bir gün mutlaka yapılanların hesabı sorulur. Ancak verimli kadroların yerini alan beceriksizler yüzünden kaybedilen paha biçilmez değer zamandır. Zamanın affetmeyen ruhu siyasi giyotinleri bağışlamaz.
