Şahin Akçap

Düzenbaz düzenekleri

Şahin Akçap

"Çağırın!" Diye buyurdu uzun oval masanın en başındaki iri yarı adam.
"Çağırın araştırmacıları!"
Koca salonun kapısında susta duran görevli hafif bir topuk selamı vererek:
"Derhal efendim!"Diye dışarı çıktı. 
İri yarı adam, masanın etrafında sessiz ve çok ciddi yüz ifadeleriyle kendisine bakan arkadaşlarına döndü:
 "Bütün yöntemleri denemeliyiz. Artık yukarıdakilere söyleyecek sözüm, bakacak yüzüm kalmadı arkadaşlar."Diye konuştu.
Kapı açıldı, özel giyimli iki adam içeri girdi. Onlar içeri girerken, yerinden kalkan iri yarı adam, içeri girenlerin elini sıktı:
"Hoş geldiniz arkadaşlar. Biraz beklettim sizi kusura bakmayın. Buyurun o bilgiyi arkadaşlarıma sunun." Dedi.
İki adamın kısa kollu gömleklerinden dolay dışarıda kalan çıplak kolları kırmızı noktalarla doluydu.
Kollarını gösteren ilk uzman:
 "Zararlı böceklere karşı artık kimyasal gazlar kullanmıyor dünya. Yeni yöntem böceğe karşı alternatif böcek üretip çoğaltmak...  Bakınız, arkadaşımın ve benim kollarımdaki bu kızarıklıklar çam ağaçlarındaki tırtıl kozalarında ürüyen ve özellikle insan yaşam alanlarını etkileyen ağ kurtları ve bezeri zararlılar laboratuarımızda yaptığımız çalışmalar sonrası oluştu."
Adam konuşmasını ara verdi, sonra da arkadaşının cebinden çıkartıp uzattığı ağzı kapalı kutuyu açtı, kutudan aldığı simsiyah ve hamam böceğine benzeyen böceklerden bir- ikisini masanın üzerine bırakarak konuşmasına kaldığı yerden devam etti:
"İşte bu gördüğünüz böcekler ağ zararlılarının ürediği ağaç dipleri kazılarak konacak ve bir daha ki baharda kuluçkaya yattıkları yerden bir daha ki baharda yuvalarından çıkarak çevreye zarar veren, insanları fena halde kaşındıran, derilerinde kızarıklıklara yol açan böcekleri avlayacaklar."
İri yarı adam sordu:
"Yani böcek böceği yiyerek sorunu çözecek mi?
Konuk uzman:
"Evet efendim. Çözüm şansı yüzde seksenlerin üzerinde. Biliyorsunuz doğanın içinde kuşlar böcek avcılığı yapmazsa bütün çevreyi böcekler kuşatır. Kirpi, yılanı; kedi fareyi bilmem anlatabildim mi?"
İri kıyım adam uzmanlara teşekkür edip, uğurladıktan sonra arkadaşlarına döndü:
"Umarım, arkadaşları neden çağırdığımı anladınız. Şimdi bu anlatılanları düşünmenizi ve sonrada terör denen beladan nasıl kurtulacağımızın planlarını yapmanızı istiyorum. Size kırk sekiz saat mühlet. Ortaya öyle bir strateji koymalısınız ki; it iti kırsın, terörist adı bu coğrafyadan silinsin!" Dedi sonrada eliyle arkadaşlarını selamlayarak salondan çıktı.
*            *           *
Çok uzaklardaki bir ülkede ise bir başka toplantının sonuç raporu okunuyordu:
*Üretim ilişkilerindeki sorunlar çözümlendi.
*İşsizlik bitirildi.
*Vergi kaçıranların isimleri ve resimleri gazetelerde ilan edildi.
*Eğitim ve sağlığa ayrılan pay bu yılda iki katına çıkarıldı.
*Parasız yüksek eğitim için nihai karar verildi.
*Nüfus planlamasındaki verilerle, üretim ilişkilerindeki sonuçlar birbirini tuttu.
*Cezaevlerindeki tutuklu sayısı azalınca atıl durumda kalan cezaevi alanlarında tarım üniteleri düzenlenerek basit sera üretimine geçildi.
* Pazar günü yapılacak halk sağlık yürüyüşüne; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve aileleri de katılacak. Yürüyüş sonrası, kentin orta yerindeki yeşil alanda devlet yetkilileri ve halk yeni kuşak sanatçılarının sunumundaki müzik etkinliğinde bir araya gelecek.
*Ulusal gelir payında kişi başına düşen gelir geçtiğimiz yılın iki katına çıktı.
*      *         *
Cezaevi Müdürü ansızın gelen ve sıkı bir denetim yapan müfettişe tutuklu isyanını tüm detayıyla anlattı. Müfettiş:
"Bütün bunlar olmasın diye hangi önlemleri almıştınız?"Diye sordu.
Sorgulamadan sabrı iyice taşan müdür hışımla yerinden kalkıp cam dolaptaki, üzerinde iri harflerle "Yazışmalar " yazılı dosyayı müfettişin önüne bıraktı:
 "Bu dosyada en az beş adet dilek yazısı var. Ve hepsinde de sayıları her gün biraz daha artan tutukluların yaşam alanlarının berbatanlatılıyor." Diye yanıt verdi.
Müfettiş:
"İnceleyeceğim. Peki, size verilen cevabı yazıların mahiyeti ne?"
Cezaevi Müdürü ter damlalarının doluştuğu yüzünü elinin tersiyle silerek:
"Her cevabı yazıda; 'sorunu kendi şartlarınız içinde çözümleyin' denildi efendim!" Dedi.
Müfettiş oturduğu yerden kalktı, masa üzerindeki not tuttuğu kâğıtları kalemi çantasına koydu:
"Buraya yakın bir köy var mı Müdür Bey?"Diye sordu.
Müdür şaşırdı:
"Neden?"Dedi gayri ihtiyari.
Müfettiş ciddiyetin bozmadan, ses tonunu değiştirmeden konuştu:
"Köydeki ağılları, ahırları tek tek gezeceğim. Köylüler hayvan barınaklarında; kaç büyük baş, kaç küçükbaş hayvan barındırıyor sayılarını tespit edip, fotoğraflarını çekeceğim. Sizden istediğim görevi yerine getirin. Koğuşlarda süsleme püsleme yapmadan çekilecek fotoğrafları almak için geri döneceğim."Dedi. 
Cezaevi Müdürü, müfettişin arkasından öylece baka kaldı...

Yazarın Diğer Yazıları