Nedim İlikçi

Yakın tarihin canlı tanığı ZEVE

Nedim İlikçi

Değerli okurlar; geçen hafta Zeve Şehitliği Anıtına üst düzey ziyaret yapılması Zeve ismini gündeme taşıdı. Konuyla alakalı kişisel görüşümü siz okurlarım ve yetkililerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi Tuşba ismi Urartuları temsil etmektedir. Zeve ismi de 1915'te Van'da Rus işgalini, Ermeni isyan ve katliamlarını, Vanlıların yaşadıkları derin acıları, tarihi gerçekleri anlatmaktadır. Bende bu nedenle Tuşba ilçemizin adının Zeve, İpekyolu ilçemizin adının ise Tuşba olarak en kısa sürede düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum.

1915'te 2 bin 500 Müslüman Vanlının toplu olarak katledildiği Zeve'nin yer aldığı ilçemize Tuşba adı verilmesi çok yanlış olmuştur. Tuşba ilçemize Zeve adı verilerek bu yanlışı düzeltmenin yanı sıra tarihe olan saygı ve vefanın nişanesi, sözde soykırım iddialarını gündeme getiren ülkelere ve çevrelere verilmiş yanıt olur.

Zeve'nin gündeme gelmesi sebebiyle sizlere Zeve isimli kitapçığı tanıtmak istiyorum. Adından da anlaşılacağı gibi, kitap 1915'te yaşanmış ve Vanlıların hatıralarında önemli yer tutan Zeve katliamı ve anıtıyla ilgilidir.

Van'ın tarihini, kültürünü tanımak ve tanıtmak amacıyla Vanlıların kurdukları, çeşitli hizmetleri olan Van'ı Tanıma Tanıtma Cemiyeti'nin hazırlamış olduğu kitaba, Zeve adı verilmiş. Kitapta değerli bilgiler yer alıyor. Kitapçığı hazırlayanlar Zeve'ye anıt kazandırmak için de yoğun emek ve çaba göstermiştir. Kitabın hazırlanmasında ve Zeve'ye anıt kazandırılmasında Vansesi'nin değerli yazarlarını ön sırada görüyoruz. Van'ın kent hafızasına katkısı olan eserde Zeve Şehitler Anıtı'nın yapılış öyküsünün arka planına da ışık tutulmaktadır.

Kitap Zeve kelimesinin Vanlıların nezdindeki anlamı, değeri ve karşılığı sorularak başlıyor ve şu yanıt veriliyor:

 'ZEVE; Plevne'dir, Akka'dır, Çanakkale'dir, Erzurum'dur, Antep'tir, Maraş'tır, Afyon'dur, Van'dır ve nihayet bütün bir yurttur."

Kitabın yayınlandığı dönemde Zeve'de bir anıt bulunmamaktadır. Van'ı Tanıma ve Tanıtma Cemiyeti üyeleri anıt mezar yapılması için uğraş sarf etmektedirler. O dönem İki Nisan isimli yerel gazetede 31 Eylül 1959 tarihinde bir yazı kaleme alan gazeteci, düşünce insanı Servet Mehterbaşıoğlu şöyle diyor "Zeve abide istiyor. Yedi köy halkının bir iman uğruna doğrandığı köy, şanına layık bir abide bekliyor. Öyle bir hatıra ki, Anadolu'nun her parça toprağını sulayan mukaddes şehit kanlarından tarihe intikal eden kahramanlıklarından söz açmış olsun."

Zeve'ye abide yapılması için çok büyük uğraşlar veren Vansesi ve muhabir ve yazarı Ahmet Kuralkan, 27 Eylül 1962 günü yayınlanan Vansesi Gazetesinde yazmış olduğu makalesinde şöyle diyor:

"Bu abide de herkesin emeği olmalıdır. O'nun meydana gelmesi, eserleşmesi için her hemşehri maddi yardımda bulunmalı, vicdani vazifesini yapmalıdır. O şehitlerin ruhları bizlerden bunu bekliyor. Evet, sevgili hemşehrilerim; bu abideyi inşa ettirecek derneğe yardım, hepimiz için vazifedir. Bizler bu vazifeyi yerine getirirsek, hatıralarına abide dikilen şehitlerin ruhları da bizlerden hoşnut olur. Bu vazifeyi ifaya koşalım."

Kitapta Zeve'de bulunan Sultan Hacı Hamza yatırından da bahsediliyor. Sultan Hacı Hamza'nın İran'ın Şiraz kentinden kırk arkadaşı ile beraber tahminen 400-500 sene önce gelmiş bulunduğu,  bu zatların birçoğunun Van civarında yatırlarının bulunduğu belirtiliyor.

Kitapta Ermeni Meselesi tarihi seyri içinde analiz ediliyor. Kitabın yayınlandığı dönem hayatta olan ve Zeve katliamını bizzat yaşamış köylülerle yapılan söyleşilere yer veriliyor.

Amik Köyü halkından o günlerde 25 yaşlarında olan Hamza Dayı eli silah tutan 200 erkek vardık. Kadın ve çocuklarla tahminen 2000 kişiydik."diyor.

Zeve köyünden olan Güllü Bacı kendilerini esir alıp Van'a götüren Ermeni Çetecilerin yol boyunca kendilerini;

"Aman, âmâna düştü hanımlar,/ Haliniz yamana düştü hanımlar,/ Bıldır ki hoş gününüz,/ Bu sene yamana düştü hanımlar."

Türküsünü söyleyerek götürdüklerini anlatıyor.

Molla Kasım Köyünden Esma Nine esir alınan kadınların Van'a götürülürken Ermeni Çetecilerinin kendilerine;

"Cevdet Paşa, gel temaşa,/ Gelinlerin oldu matuşka."

Nakaratını söyleyerek götürdüklerini anlatıyor.

Molla Kasım Köyünden Ahmet Çinkılıç "Zeveliler Ermenilere çok iyilikler ettikleri için nasıl olsa onlara bir şey yapmazlar biz de oraya iltihak edelim diye düşünerek yedi köy halkı Zeve'ye sığındık" diyor.

Menevşe Bacı Zeve faciasında 24 yaşında ve üç çocuk annesi olduğunu Kocası, babası, kardeşleri ve dokuz amca çocuğunu bu katliamda yitirmiş olduğunu anlatıyor.

Nafia Ana Zeve faciasında yirmi üç yaşında ve üç çocuk annesi olduğunu söylüyor. Çocuklarından birinin çetecilerce öldürüldüğünü, diğer iki çocuğunun kışlada esarette tutulurken hastalıktan öldüğünü anlatıyor.

Kıymet Başıbüyük annesi Hediye Hanımdan naklederek: "Seferberlik ilan edilir edilmez Van halkı şehri terk etti. Zeve ve etraf köyleri halkı gitmemişti. Buna sebep Zeve Muhtarı Süleyman Çavuş olmuştu. Muhtar köylüyü toplayıp; "Buradan muhacir olup gitmeye hiç lüzum yok. Ben Ermenilerle kardeş oldum. Size bir şey yapmazlar" diye teminat verdiğini naklediyor.

İbrahim Sargın Zeveli Seyyat Onbaşının esir edilişi ve sonradan yaşadıklarını anlatıyor.

"Zeve" isimli kitap Van'ı Tanıma ve Tanıtma Cemiyeti tarafından hazırlanmış. Yeni Savaş Matbaası tarafından 1963 yılında basılmıştır.48 sayfadan ibarettir.

Zeve'nin neden önemli olduğunu öğrenmek isteyenlerin okumaları gereken bir kitap olduğunu belirtiyorum.

Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları