Vanda 100 bin seçmen oy kullanmıyor
İkram Kali
7 Haziran genel seçimleri ya da milletvekili seçiminde sandığa giden yolun son virajı da dönüldü. Adaylar tam gaz seçim çalışması yapıyor. Buna rağmen Van’da seçmenlerin önemli bir kesimi hala kararsız. Mührü hangi partinin altına basacakları daha netleşmemiş. Kararsız seçmen kitlesinin yüzde 30-40 civarında olduğu belirtiliyor. Oranı çeşitli anketlerde doğruluyor. Bu hafta seçim çalışmalarında gövde gösterilerinin yanında kararsız seçmenler ikna edilmeye çalışılacak.
Öte taraftan Van’da her seçim sandığa gitmeyen 100 bini aşkın kitle, yüzde 81’i aşmayan katılım oranı var.
Buradan seçim istatistiklerine baktığımızda;
2002 genel seçimlerinde kayıtlı seçmen sayısı 359 bin 562, oy kullanan seçmen sayısı 267 bin 840 olurken katılım oranı yüzde 74,49’da kalmış.
2007 milletvekilli seçimlerinde 414 bin 936 kayıtlı seçmenden 313 bin 87 seçmen sandığa gitmiş, katılım oranı yüzde 75.45 olmuş.
2011 milletvekilliği seçiminde 547 bin 16 kayıtlı seçmenden 440 bin 289 seçmen sandığa gitmiş, katılım oranı yüzde 80,49’a ulaşmış.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde kayıtlı seçmen sayısı 579 bin 886, oy kullanan seçmen sayısı 416 bin 895, katılım oranı yüzde 71.089’u bulmuş.
2014 de yapılan Belediye Başkanlığı seçimlerinde 577 bin 186 kayıtlı seçmenden 451 bin 065 seçmen oy kullanmış, katılım oranı yüzde 78,15 olarak gerçekleşmiş.
2015 genel seçimlerinde muhtemelen 120 bine yakın seçmen oy kullanmayacak.
2002’de 91.722, 2007’de 101.849,2011'de 106.727, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde 162.991, 2014 yerel seçimlerinde 126.065 seçmen sandığa gitmemiş. Bunların bir kısmı memur, il dışında görevli ve çalışan, bir kısmının ikameti Van’da kendisi dışarıda yaşayan seçmenlerden kaynaklanırken geride kalanlar oy kullanmayanlardan oluşuyor.
7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak seçimde Van’ın 13 ilçesinde 596 bin 809 seçmen 2 bin 12 sandıkta oy kullanacak. Geçmiş 5 seçimde oy kullanılmayan seçmen oranına (olağan dışı olan 2012-2014 deprem dönemlerini de normal dönem saydığımızda) hareketle 7 Haziran günü muhtemelen 490 bin civarında seçmenin 8 milletvekili için oy kullanılacağını düşünüyoruz. 7 Haziran akşamı oy kullanmayan seçmen ayısı öngördüğümüzden daha çok yüksek çıkarsa bu oran farklı bir anlam ifade eder.
Sonuç olarak; Pazar günü için öngördüğümüz oy kullanacak 490 bin seçmen sayısı içinde karasız seçmen oranını yüzde 30 kabul edersek yaklaşık 147 bin seçmenin 6 gün içinde inandırıcı, güven veren ifadelerle ikna edilmesi gerekiyor. Seçimi umursamayanları, kararsızları ikna edebilen parti elbette daha çok oy kazanacak.
Savaş yeni bir boyut kazandı
MİT Tırları'nın silah taşıdığı görüntülerinin Cumhuriyet Gazetesi’nin manşetinden yayınlandı.
Haber üzerine soruşturma açıldı. Haberin yankısı sürerken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) kararıyla daha önce harekete geçen bankanın hisselerinin yüzde 63’ünü devralan Tasarruf Mevduatı sigorta Fonu, (TMSF) Fethullah Gülen cemaatine yakınlığı nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ağır ifadelerle eleştirdiği Bank Asya’nın tamamına el koydu. Cemaat ile hükümet arasında süren savaş böylece yeni bir boyut kazandı.
Bundan sonra yaşanacakların şiddetini ve boyutunu büyük ölçüde seçim sonuçları belirleyecek.
Müjde vermedi!
Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu Van mitinginde TOKİ ödemeleri ve vergi terkini konusuna değinmedi. Yurttaşların beklentileri karşılıksız çıktı. Neden karşılıksız çıktığı güzel sözlerle umut yaratan, vatandaşları beklentiye sevk eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve yerel siyasetçilere sorulması gerekir.
Belçika’nın ifade özgürlüğü anlayışı
Avrupa ülkelerinde temel değer olan demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü kimi ülkelerde siyasi çıkarlara göre değişebiliyor. Ermeni meselesinde tarihçilerin görevine soyunarak parlamentolarında siyasi kararlar alarak 100 yıl önce yaşanmış mesele hakkında yanlış ve tek taraflı kararlar alarak çifte standart sergileyen ülkeler bununla yetinmeyerek ifade özgürlüğünü rafa kaldırarak faşist anlayışla aldıkları siyasi kararlara uymayanları cezalandırıyorlar.
Belçika’da da aynen böyle oldu.
Demokratik Hümanist Merkez (CDH) lideri Benoit Lutgen'in "Eğer partimizde soykırım inkarcısı çıkarsa o saniyede kendisini dışarıda bulur" açıklaması yapıyor. Açıklama ile herekte geçen Belçika medyası, parlamentoda 1915 olaylarıyla ilgili yapılan saygı duruşuna katılmayan milletvekili Mahinur Özdemir'i gündeme taşıyor. Özdemir, medyada yürütülen linç kampanyasına rağmen tutumunu değiştirmiyor.
CDH Genel Sekreteri Eric Poncin Ödemir’e baskı kurarak "Ermeni soykırımını tanıdığı" yönünde bir bildiriye imza atmasını istiyor ve aksi takdirde ihraç edileceğini söylüyor. Özdemir’de "Ben bu konudaki fikirlerimin arkasındayım. Dik duruyorum ve ifade özgürlüğünden vazgeçmeyeceğim" şeklinde duruş sergiliyor.
CDH partisi “etik" komitesi kendi adında geçen hümanizm ve demokrasiyle bağdaşmayan faşist damarıyla bir karar alarak ve bünyesinde Avrupa'nın temel değerlerinden biri olan ifade özgürlüğünü hiçe ayarak Özdemir’i partiden ihraç ediyor.
100 yıl önce katledilen milyonlarca Müslüman başta olmak üzere herkesin acısını paylaştığını ve ihraca rağmen düşüncesinden geri adım atmayacağın söyleyen Özdemir,” Bu acıların siyasete malzeme edilmesini kınıyorum. Yüzyıllarca barış içinde birlikte yaşamış Türkler ve Ermenilerin, dışarıdan müdahale olmaksızın gerçeklerle yüzleşerek bu acıyı aşabileceklerini düşünüyorum. Bu kapsamda bütün arşivlerin açılması ve ortak tarih komisyonu kurulması teklifini destekliyorum” diyor.
'Hepimiz Charlie'yiz' diyerek ifade özgürlüğünü savunan sözde demokrat Belçikalılar nerede?
Siyasi rekabet parti yöneticileri arasında olur
Şırnak’ta HDP'liler ile Hür Dava Partisi (Hüda-Par) üyeleri arasında çıkan silahlı çatışmada 2 Hüda Par üyesi hayatını kaybetti. Olay sonrası uyarıda bulunan HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş “ Diğer parti seçmenleri, sizin bizim düşmanımız değil. Siyasi olarak sizin rakibiniz bile değil. Siyasi rekabet parti yöneticileri arasında olur. Bırakın bizler parti yöneticileri olarak rekabet ederiz. Ama siz sokakta kardeşçe el ele seçim çalışmalarını yürütün. Hiç kimse asla bizim düşmanımız değil. Asla olmayacak da. Bu konu çok önemli ve hassas. Biz barış için yollardayız” dedi.
Umarız uyarıdan herkes payına düşeni alır.