İkram Kali

Van Gölü dostunu kaybetti

İkram Kali

İkram KALİ

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi olarak Van’da görev yaptığı yıllarda Van Gölü ile yakın bir dostluğu oluştu.   Medya ile iç içe olmayı çok severdi. Babacan tavra sahipti.

Çok ilginç öngörüleri vardı. 

Artos ve Erek dağlarına güneş enerjisi ile çalışan elektrik santralleri kurulmasını dile getiren, bayanların düzenli olarak Van Gölü'nde banyo yapmaları halinde güzelleşeceklerini, Van Gölü'nde 21 kez banyo yapan bayanların cilt problemleri kalmadığını ileri süren, Van Gölü suyunun tavuklara içirilmesi ile yumurta veriminin arttığını tespit ettiğini açıklayan,   ihtiyaç fazlası yumurtaların bez torba veya sepetlere doldurulduktan sonra Van Gölü’ne muhafaza edilebileceğini ispatladığını ileri sürerek gölde bir yıl süreyle sakladığı bıldırcın yumurtasını basın mensupları önünde yiyen, göl suyunun eczanelerde satılan serum fizyolojik gibi burun damlalarından çok daha etkili olduğunu belirten,  sodalı olan göl suyunun, mikropları öldürdüğünü ve kokuyu giderdiğini belirten, yaptıkları araştırma ve deneyler sonucunda Van Gölü suyunun sinüzit hastalığına kesin çözüm olduğunu anlatan, havaalanı ve yollardaki buzlanmaya karşı donmayı önleyici maddeler içeren Van Gölü suyunun dökülmesini, belediyelerin fosseptik çukurları ve çöplükleri ilaçlamak yerine masrafsız olan göl suyunu kullanabileceğini söyleyen, kız öğrencilere balık tutmayı uygulamalı öğreten, ülkemizde masa başı memurların yaygınlaştığını… Bir gıda mühendisinin balığın avlanmasını, temizlenmesini pratikte öğrenmesi gerektiğini vurgulayan oydu.

Vanlılar onu günlük yaşamın içinde tanıdı, sevdi. Akademisyendi, Prof unvanı vardı ama diğer meslektaşlarına pek benzemiyordu. Kahvede oturuyor, parkta geziyor,  sade vatandaşla sohbet ediyordu. Renkli, canlı,  gönlü açık,  unvanının esiri olmayan rahat,  güleç bir kişiliğe sahipti.  Vanlı değildi ama bir Vanlı gibi Van’ı seviyordu.  İçimizden biriydi.  Kariyeri de, giyimi de kendisi gibi çok renkliydi.

1990’lı yıllarda Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı olarak uzun yıllar görev yapan Prof.Dr. Ersural Suner’den söz ediyorum.

Ersural Suner önceki gün gönüllerde iz bırakarak vefat etti.  

Hocamıza Allah’tan rahmet ailesine başsağlığı diliyorum.

Yaprak dökümü devam ediyor

Her insan fanidir, vakti gelen çekip gidiyor.  Ölüm denilen ayrılık yatana değil, yetenedir. 2013 yılı içinde medya ve sanat dünyasının acı yılı oldu. Birçok değerli isim aramızdan yıldız gibi kayıp gitti.

Savrulup gidenler arasında kimler yok ki?

Mehmet Ali Birand, Müslüm Gürses,  Prof. Dr. Toktamış Ateş, Ferdi Özbeğen,  Erol Günaydın, Tomris Oğuzalp,Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Metin Kaçan,Burhan Doğançay,Tekin Akmansoy, Metin Serezli, İsmet Kür, Tuncel Kurtiz, Savaş Ay  ve diğerleri. Kiminin yazıları, kiminin sesi, kimin görüntüleri, kiminin de hoş bir sedası geride kaldı. Onlar yaşantımızın birer parçaları gibiydiler.   

Aytunç ALTINDAL

Çerkez asıllı Türk Gazeteci babası Beşiktaş kulübünde futbol oynamış aynı zamanda Haysiyet Divanı Başkanlığı yapmış yazar ve araştırmacı dinler, felsefe, gizli örgütler ve sair konularda 16'sı telif 11'i çeviri 27 kitabı, 400'den fazla da makalesi yurtiçi ve yurtdışında yayınlanan Aytunç  Altındal ekranlar çıktığında derin analizler yapar,  izleyenlerin beyninde fırtınalar koparır, şaşırtır düşündürürdü.  

Daha önce de istihbarat örgütleri tarafından 2 kez öldürülmek istendiğini açıklayan Altındal, Alp Dağları'nın eteklerindeki bir evde kalıyordu. Altındal esrarengiz hastalığıyla ilgili o gün ilk kez konuşmuş ve şu kuşkularını paylaşarak; "Biyopsiler yapılmıştı, iki ay öncesine kadar tertemiz çıkmıştı. Sonra bir ay içinde bütün vücudumu saran kanserle karşılaştık. Doktorlar çok şaşırdı. Nükleer tıp merkezi bunda bir gariplik var. Vücudunuza kanser ilacı verilmiş olabilir dediler. Doktorlar böyle bir tertip var mı onu araştırıyor. Ama bütün belirtiler bir tertibi gösteriyor" demişti.

Aytunç Altındal hayatını kaybetti. Allah’tan rahmet diliyorum.  

Nejat UYGUR

Tiyatronun efsane ustası “ Mirasım kahkaha”  diyen ünlü tiyatro ustası Nejat Uygur’da vefat ederek ayrılık kervanına katıldı. Kendisini İstanbul’da sahnelediği “ Cibali Karakolu” oyununda izleme şansım olmuştu. Tiyatronun ulu çınarı verdiği bir röportajında, "Askerler cephede ölüyor, benimki de sahnede oyun oynarken olursa mutlu olurum. Ölüm beni hiç korkutmuyor. Yaratan Allah yarattığı gibi günü geldiğinde alacak. Bir gün tiyatronun ışıkları sönecek, zil sesleri susacak ve tiyatro perdesi sonsuza kadar üzerime kapanacak. İşte o zaman giderken tüm üzüntülerinizi  yanımda götürerek size sadece kahkahaları bırakacağım" demişti.

Öldüğü gün ekranlara güldüren, düşündüren görüntüleri gelen Nejat Uygur’a Allahtan rahmet diliyorum.  

Bugünkü yazımız  taziye defteri gibi oldu.

Yazarın Diğer Yazıları