İkram Kali

Şair Selim Gülsoy tez konusu oldu

İkram Kali

Osmanlı döneminden günümüze tarihin çeşitli dönemlerinde Van'ımızın bağrından çıkarak eser ve hizmetleriyle iz bırakan Vanlı hemşehrilerimiz olmuştur.  Bunlar arasında bilim insanı, yazar, siyasetçi, edebiyatçı, şair, ses sanatçısı, ressam, bestekâr, iş insanı, sporcu, sanatkâr, işinin erbabı gibi daha birçok alanda etkin olan isimler yer almıştır.

Son yıllarda hızla değişen şehrimizin toplumsal, sosyal ve demografik yapısı,  kenti sahiplenmekten kopuk ben merkezli sosyo kültürel anlayış, kente olan yabancılık duygusu ve göçle gelen kültürü kent kültürüne baskın kılma çabaları nedeniyle şehrimizin simgeleri olan bu isimler tanınmıyor, tanıtılmıyor. Bu alanda bilimsel çalışma ve yayınlanan eser sayısı ise yok denilecek kadardır.

Vanlı şair Selim Gülsoy da yeteri kadar tanınmayan usta şairimizdir. Yazdığı şiirlerin toplumda ezbere okunduğu, edebiyat çevrelerinin kendisi hakkında övgüyle söz ettiği Selim Gülsoy'un bazı şiirlerini yerel gazetelerimizin eski sayılarında okumuş, Van konulu kitaplarda kendisini tanıtan kısa yazılar görmüştüm.

Üç yıl önce Selim Gülsoy'un oğlu Avukat Yaşar Gülsoy ile Ankara'da karşılaşarak babası hakkında sohbet etme imkânım olmuştu. Şairimizin daha geniş çevrede tanınması ve şiirlerinin gün yüzüne çıkması için çalışma yapılması gerektiğini söyleyerek babası hakkında bildiklerini anlatmasını ve şiirlerini değerlendirmek üzere vermesini söyledim. Çalışma sonrası şiirlerinin ileride kitap haline getirilebileceğini anlattım. O gün Yaşar Bey babasıyla ilgili bildiklerini aktardı.  Bir süre sonra bütün şiirlerini bir zarf içinde gönderdi.

Selim Gülsoy'un kendi el yazısıyla yazdığı 300'e yakın şiirini okumaya çalıştım ama büyük çoğunluğunu okuyamadım. Edindiğim bilgiler ışığında 27 Kasım 2017 Pazartesi günü "Keşfedilmemiş Vanlı Şair; Selim Gülsoy" başlığıyla bir yazı kaleme alarak Selim Gülsoy'u özetle anlatmaya çalıştım.

İlgi gören yazı sonrası Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeki Taştan ile görüşerek Selim Gülsoy ve şiirlerini kent kültürümüze kazandırmak için tez çalışması yapılması ricasında bulundum. Zeki Hoca şair ruhuyla çalışmayı memnuniyetle yaptıracağını söyledi.

Bu gelişme sonrası büyük bir çoğunluğunu çizgili okul defterine el yazısıyla numaralandırarak düzenli bir şekilde 90 sahifeye yazlı 267 şiirinin olduğu "Hezayan'dan Kırık Dökük Parçalar" defterini ve diğer kâğıtlara yazılı şiirleri Zeki Taştan Hocamıza 2018 yılında teslim ettim. Daha sonra görüştüğümüz Prof. Dr. Zeki Taştan, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinden Kader Can, Bezar Pozat, Ayşe Yazlık'a "Selim Gülsoy'un Hayatı, Şiirleri Ve Şiirlerinin Tema Tahlil Lisan Tezi" çalışması verdiğini, kendisinin de tez için danışmanlık yaptığını söyledi. İki yıl süren tez çalışmasını yapan öğrencilerin çalışma ziyaretlerinde kendilerine yardımcı olmaya çalıştım.  Ayrıca şairimiz hakkında yararlanabilecekleri kaynaklar, daha fazla bilgi alabilecekleri Vanlıların isimlerini verdim.

Önceki gün Zeki Taştan Hoca arayarak halk derlemesi tarzında yapılan tez çalışmasının tamamlandığının, kendisinde bulunan şiirler ile tez örneğini gönderdiğini söyledi.

Ölüm temasından, ilahi aşktan evlat sevgisine kadar çok yönlü şiirlerini ilham aldığında sigara paket kâğıtlarının üstüne de yazan Selim Gülsoy ile ilgili hazırlanan ilk bilimsel çalışmayı ilgiyle okudum.

Giriş, Önsöz, Hayatı, Şiirler bölümlerinin yer aldığı, 197 sayfadan oluşan, 180'i aşkın şiire yer verilen "Selim Gülsoy'un Hayatı, Şiirleri Ve Şiirlerinin Tema Tahlil Lisan Tezi" giriş yazısında Selim Gülsoy'un şiirlerini çoğunlukla kendi el yazmasıyla Farsça ve eski Türkçe ağırlıklı kelimeler ve tamlamalarla yazdığı, bu nedenle bazı şiirlerinin okunmasını güçlendirdiğine dikkat çekilmiş.

1925 yılında Hancı Musa ve Şefika Gülsoy çiftinin çocuğu olarak Van'ın Sıhke Caddesi'nde dünyaya gelen Selim Gülsoy'un güçlü hafızasıyla küçük yaşta annesinden Kur'an-ı Kerim'i öğrendiği, ayrıca kendi çabalarıyla öğrendiği Arapça ve Farsça kelime haznesinin çok geniş ve derin olduğu, okumayı sevdiği, Divan ve Batı edebiyatından etkilendiği bilgisine yer verilen tez çalışmasında dönemin ünlü avukatlarından Tevfik Doğuışıker'in yanında dava vekili olarak çalışmaya başlayan Selim Gülsoy'un 8 Kasım 1970 yılında vefat ederek aramızdan ayrıldığı kaydediliyor.

Çalışmada Selim Gülsoy'un; kısa boylu, giyimine önem veren, hoş sohbetli, nüktedan, biraz sitemkar ve içki müptelası olduğu halde Kur'an-ı Kerim'i hatim ettiği, hayat felsefesinin, dervişlik, dünya malına değer vermeme, tamamen manevi âlemde yaşam bulduğu belirtiliyor. Şiirlerinin tema tahlilinde hayal dünyası, düşünce dünyası, idealize ettiği dünya, bir tarafa gördüğü somut gerçekler, insanların birbirine olumsuz yaklaşımları, riyakârlıkları, ikiyüzlülükleri, paraya tapmalar Gülsoy'u çelişkili bir dünya yumağı haline getirdiğine dikkat çekiliyor. Selim Gülsoy'un bu yüzden şiirlerinde daha çok kendi ismini de anarak iç hesaplaşma yaptığı kaydediliyor.

Tez çalışması Gülsoy'un tüm şiirlerini tamamını kapsamıyor kapsaması da mümkün değil. Şiirlerinin tamamı, yaşam öyküsü, tanıyanların görüşleri üzerine daha geniş çalışma yapılması yararlı olur.

Tez çalışmasından yola çıkılarak yapılacak çalışma sonunda şairin yaşarken çıkarmayı hayal ettiği ancak ömrünün yetmediği "Hezayan'dan Kırık Dökük Parçalar" şiir kitabı yayına hazırlanabilir.

Van kültürüne, edebiyatına yararlı olacağına inandığım değerli çalışmaya vesile olmaktan mutlu olduğumu belirtmek isterim. Van'ın Şair Selim'i olarak sevgi ve saygı gören, rahmet andığım Selim Gülsoy'u tez konusu yapan Prof. Dr. Zeki Taştan'a, çalışmayı gerçekleştiren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileri Kader Can, Bezar Pozat, Ayşe Yazlık'a ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Değerlerimize sahip çıkarak onları tanımak, tanıtmak belgeleyerek gelecek kuşaklara aktarmak hepimizin görevi olmalıdır.

Şiirleri dilden dile dolaşan Van'ın Şair Selim'den bir şiir:

 

ÇOKTAN BERİDİR

Havanın kasveti içime sinmiş;

Kalp kırık, ruh üzgün sıkılır canım

Sanki Sübhan dağı sırtıma binmiş;

Kesilmiş nefesim, dolaşmaz kanım.

 

Nedir bu bedbinlik, acziyet melal?

Tutulmuş güneşim, kararmış hilal.

Dökülmüş çiçekler, kırılmış Nihâl;

Daha ilkbahardan gelmiş hazanım.

 

Bozulmuş bağ bahçe tarumar olmuş,

Solmuş gonca güller, çimen har olmuş.

Yar çekip gidince, orya mar dolmuş

Bu yüzden yıkılmış gönlü viranım.

 

Saldı derd-ü gama düşürdü aşka;

Üstelik gurbet de, hasret de başka.

Sıktıkça dişimi oldular laçka.

Yüz yaşına girdi ömr-ü civanım…

 

Saadet diyorlar, var hayatta yok.

Bakıp görmek için bir lügatda yok,

Ne biçim dünyadır hiç rahatda yok.

Rahm eyle be gaddar bende insanım.

Yazarın Diğer Yazıları