İkram Kali

Peygamber ocağının ışığını söndürmeyin

İkram Kali

FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, askeri okulları ve tüm kurumları nasıl ele geçirdiği ayrıntılarıyla bir bir ortaya çıkıyor.

İlker Başbuğ önceki akşam CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlarken bu anlamda önemli açıklamalar yaptı.  Paralelcilerin kumpası sonucu tutuklanan Başbuğ,  yaptığı açıklamaları  keşke görevdeyken  zamanında dile getirseydi!

Neyse.

İlgiyle gece geç saatlere kadar izlediğimiz 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ,  konuşurken birçok yerde gözyaşı dökmemek için zorlandı. Yutkunarak  hüzünle karışık mimikleriyle duygularına hakim olmaya çalıştı.   Milletin, hükümetin vicdanına, sağduyusuna seslenen Başbuğ,  “15 Temmuz kalkışmasını bir askeri darbe olarak değerlendirmiyorum. Diğer askeri darbelere benzemiyor. Askeri darbe olarak tanımlanmasına sıcak bakmıyorum. Bu Gülen cemaatinin silahlı darbe hareketi” dedi.

Başbuğ CIA'in FETÖ'yü kullanarak asıl darbeyi  TSK'ya vurmaya çalıştığına dikkat çekti.  

“Sesimizi belki birileri duyar”  diyen  Başbuğ’un açıklamalarının altı çizilecek yeri MİT ile ilgili  bölümdü. Silahlı Kuvvetlere sızmalarda Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) sorumlu olduğunu savunan İlker Başbuğ, bir dönem MİT’in cemaatçilerle dolu olduğunu söyledi.    

2002-2010 yıllarında TSK’dan atmaların hep MİT raporlarına göre yapıldığını ve o yıllarda atılanlardan bir kişinin dahi FETÖ’cü olmadığını belirterek atılanların diğer Nurcu kolu Mehmet Kurdoğlu ekibinden olduğuna işaret eden Başbuğ, rakip cemaatin elemanlarının uzaklaştırılmasında kendilerinin kullandıklarına dikkat çekerek,  MİT Müsteşarının yardımcısı asker olsaydı daha sağlıklı bilgiler alabileceklerini savunarak darbenin ana hedefinin TSK olduğunu açık bir şekilde dile getirdi. 

Devletin hücrelerine sızmak, orduyu, yargıyı ele geçirmek, 150 ülkede örgütlenecek devasa güce ulaşmak Fetullah Gülen’in,  FETÖ’nün yapacağı bir organizasyon değildir.   Bu yapının arkasında  ABD, CIA, NATO, Belçika, İngiltere ve daha bir sürü ülke  ve  emperyalist güç olduğunu Gürpınar Çavuştepe'de koyunları güden çoban  dahi  artık biliyor

Peki, biz ne dedik?

Darbe teşebbüsünden iki gün sonra…

17 Temmuz Pazartesi günkü yazımızda , “TBMM gibi önem taşıyan stratejik yerleri bombalayan, sivil araçları ezip geçen, Türkiye’nin demokratik düzenine,  itibarına, ekonomisine, birlik beraberliğine kasteden, genelkurmay başkanını esir alacak kadar gözü dönen, polisleri öldüren ihanetçi askerler en büyük zararı demokrasi yanında başta Türkiye’nin ulusal güveliğini sağlamakla görevli unsuru olan, dünyada saygınlığı bulunan kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne vermiştir.  Türkiye’nin askeri kurumu maalesef bir kez daha yıpratılmıştır. Asıl darbe budur” demişiz.

Yazımızın devamında…

“ 15-16 Temmuz geceleri emperyalist güçlerin işbirlikçisi askerler tarafından  yapılanlar darbe girişimdir. Orduya zarar veren kalkışma Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başına geçirilmiş üçüncü çuval olayıdır…”  diye belirtmişiz.

Gerçekler ayrıntılarda gizlidir.

Bir, 15 Temmuz’da ABD ve FETÖ bağımsızlığımıza, hükümete, TSK’ya,  demokratik parlamenter sistemimize saldırmıştır. Türkiye işgal edilmek istenmiştir.

İki, darbecilere merhum gazeteci Hasan Tahsin gibi ilk kurşunu sıkarak canını feda ederek planı bozan da,  darbecilerle birlikte olmadıkların ilk açıklayan da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı darbeci teröristlerin elinden kurtaran da, darbecilere her aşamada engel olan da Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ilkelerine bağlı, laik demokratik sisteme inanmış bu milletin kahraman askerleriydi.

Darbe girişiminden canı yanan hükmet haklı olarak OHAL çerçevesinde Kanun Hükmünde Kararnameler ile TSK da yeni bir yapılanmaya gidiyor.

Ancak ciddi yanlışlar yapılıyor.

Hükümet adeta pireye kızıp yorgan yakıyor.

Sapla saman bir birine karışıyor. Anayasayı çiğneyerek ele geçirmeye çalışan güruhun cezası TSK’ya ödetiliyor. Hükümet paralelcileri ordudan ayıklayım, orduyu sivilleştireyim derken CIA ve FETÖ’nün amacına hizmet ediyor

Birileri bilerek veya bilmeyerek hükümete bir kez daha yanlış işler yaptırıyor.  Bu birileri alçaklara, hainlere hizmet ettiklerinin bile farkında değil.

Ancak acelece alınan yanlış kararlar karşısında endişelenen millet her şeyin farkındadır.

Millet ayakta.

TSK’ın asırlık eğitim yuvalarının, sağlık kurumlarını bir gecede kapatılması hatadır. Osmanlı’dan günümüze kadar ayakta duran Silahlı Kuvvetlerin kurumsal yapısının erozyona uğratılması tehlikelidir. Yanlışı yanlışlarla düzeltmek yeni felaketlere, yeni sızmalara zemin hazırlamaktır.

TSK’nın omurgasını kırmak,  köklü kurumsal yapısını Tapu dairesine dönüştürerek sıradanlaştırmak, başta ABD ve FETÖ projesine sonrada emperyalist güçlere yarar.  Hatadan dönülmezse ordu zaman içinde disiplinini kaybederek siyasi kuruma dönüşebilir.  

Sivilleşme deniliyor.

Peki, düne kadar FETÖ mensuplarını yargıya, ordunun hücrelerine, devletin bütün kurumlarına yerleştiren, onların sızması için Bakana, Valiye, Komutana referans olan, adletsizliklere göz yuman sivil irade değil miydi?  Adı sivil olunca alçak, hain olunmuyor mu? Adı sivil olunca tehlike geçiyor mu?

Ortada ciddi bir yanlış var.

Türkiye’nin içeride ve dışarıda terörist ve emperyalist güçlerle mücadele ettiği zor ve kritik bir dönemde ordunun emir komuta zincirinin kırılması, askeri kurumların erozyona uğratılması hayra alamet değildir.

Zararlı tüm kurumların, yapıların kapısına kilit vurulması beklenirken TSK’nın kapısına kilit vurulması manidardır.

Hükümet ordumuzu başta FETÖ olmak üzere tüm cemaatlerden,  işbirlikçi tehlikeli unsurlardan temizlemelidir. Askerin içindeki ayrık otlarının tamamı  hızla temizlenmelidir. Sivil asker arasında hiyerarşik yapı geleceğin ihtiyaçlarına asker ruhuna göre yeniden tanzim edilmelidir. 

Ama kaş yapayım derken göz çıkarılmamalıdır.

Bizim kültürümüzde, geleneklerimizde asker ocağı peygamber ocağı olarak kabul edilmiştir.  Bu inançla gençler askere giderken vatana kurban olsunlar diye ellerine kına yakılır.

Peygamber ocağına dokunmayın. Peygamber ocağının heyecanı, ışığını söndürmeyin. Peygamber ocağının gücünü zayıflayarak ordumuza darbe vurmayın. Askerin moralini bozmayın.

Yazıktır günahtır.

Unutulmamalıdır ki iktidarlar değişken,  neferine  Muhammet'ten gelen “Mehmetcik”,  ordusuna “Peygamber Ocağı”  ismi verilmiş bu kutsal yuva kalıcıdır.

Yazarın Diğer Yazıları