İkram Kali

Güzel şeyler de oluyor

İkram Kali

ABD yanı başımızda savaş tamtamları çalarken, ülkemizin birlik ve bütünlüğü üzerine emperyalist hesaplar yapılırken, ekonomide sıkıntılar yaşanırken, kış öncesi terör bütün acımasızlığını gösterirken, şehit haberleri gelmeye devam ederken, Türkün-Kürdün anası gözyaşı dökmeyi sürdürürken,  iftira, yalan kol gezerken insanın canı sıkılıyor tabi ki. Lakin devam eden yaşam yalnız bunlardan ibaret değil. Yaşamımıza yeni umutlar, heyecanlar katan gelişmeler de oluyor.

Kentimizdeki Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ni eleştirdik. Van’dan kopuk oluğunu vurguladık. Bilmesel yarışta gerilerde olduğunu söyledik. Önce Van için çalışılmasını hatırlattık.

 Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne bağlı Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Yavuz Sanayi Bakanlığı desteğiyle Teknoket’te geliştirdiği dünya dördüncüsü olan Nano Güneş Paneli projesiyle Vanlıları umutlandırdı, heyecanlandırdı.

Yrd. Doç. Dr. Yavuz’un ürettiği güneş panelini geçen hafta YYÜ Rektörü Prof Dr. Peyami Battal gururlanarak tanıttı. Nano Güneş Paneli Türkiye’nin bu boyutta üretmiş olduğu en büyük ilk paneldir. 0.5 volt enerji üreten panel bir insanın ihtiyacı olan tüm enerjiyi karşılayabiliyor. Panel enerjisiyle telefonunuzu şarj edip, fener veya acil yardımlar için kullanabiliyorsunuz. Esnek ve kırılmaz olduğundan panelin donması söz konusu değil. Kışta, karda, karnlıkta yardımcınızıdır. Normalde güneş panelleri eksinin altında çalışmazken bu panel eksi altmış dereceye kadar çalışabiliyor. Bununla beraber giyilebilir bir teknolojiye sahip paneli Mehmetçik, acil sağlık personeli yelek olarak kullanabilecek. Tamamen yerli olan panelin Van’da üretilmesi planlanıyor.

3 bin yıl önce Urartu Krallığı’na 300 yıl başkentlik yapan dünyanın en güzel kentlerinden Van’ın eski ismi güneş kenti anlamına gelen Tuşba’ydı. Güneş paneline “Panel Tuşba” ismi çok yakışır diye düşünüyorum. YYÜ ve mesleğine saygılı, idealist bilim insanı Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Yavuz’u yürekten alkışlıyoruz. Van’ın isminin bilimde daha çok  duyulmasını istiyoruz.

Bazı çevreler ilimizde patlayan bombalar ve terör saldırıları sonrası “ah vah” etti. İranlı komşularımızın uzun süre Van’a gelmeyeceğini düşüneler oldu. İranlı turistler olumsuz düşünen herkesi yanılttı.  Teröre, bombalara inat İranlı komşularımız kafilelerle Van’a aileleriyle gelmeye devam ediyor. Yolda, çarşıda pazarda, lokantalarda İranlıları görmek akrabamızı, hemşerimizi görmek gibi oldu. Türkçe konuşarak dil sorunu yaşamayan, ortak kültür değerlerimiz olan İranlı turistiler Van’da olmaktan keyif alıyorlar. Bizde onları görmekten keyif alıyoruz. Görmediğimizde kentte eksiklik hissediyoruz.

 Misafirlerimiz yiyorlar, içiyorlar, geziyorlar, alışveriş yapıp eğleniyorlar... Van ekonominse katkıda bulunduktan sonra İran’a mutlu şekilde geri dönüyorlar.  Vanlıyam Şanlıyam türkümüzde “Giderem Van’a doğru yolum İran’a doğru “ sözü boşuna söylenmemiş.

 Büyükşehir olan Van’da Devlet Hastanesi yok dedik eleştirdik. Doktor ve yardımcı sağlık personeli sıkıntısı var dedik uyardık. Hastaneler profesyonelce yönetilmiyor dedik denetim istedik. Sağlık personelinden çok ortada gezen elemanlar var diyerek ikazda bulunduk. Sağlığımızdan endişe ediyoruz diyerek kaygılarımızı aktardık.

Geçen hafta Van’a Sağlık Bakanlığı 70. Dönem Devlet Hizmet Yükümlülüğü Kurasında 69’u pratisyen, 49’u uzman hekim olmak üzere toplam 118 doktor atadı. Yetişkin yoğun bakım, algoloji (ağrı tedavisi) , çocuk gastroenteroloji, çocuk immünolojisi, yetişkin gastroenteroloji, çocuk kardiyoloji gibi özellikli branşlarda atamalar yapıldı. Atamalar arasında dikkat çeken hekimler var.

 Nüfusunun yarısını çocukların oluşturduğu Van ilk kez çocuk yoğun bakım hekimi görecek. Aynı şekilde ilk defa spor hekimliği ve cerrahi onkoloji uzmanı geldi.

 Hekimler yalınızca Van halkına hizmet vermeyecek. Bitlis, Hakkâri, Muş ve çevre illerden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelen hastalara hizmet verecekler. Sağlığımızı düşünen Sağlık Bakanlığı’na teşekkür ediyoruz. Ama yetmez. Şehir Hastanesi, eksik branşlarda doktor ve yardımcı sağlık personeli istiyoruz.

 Van Devlet Tiyatrosu 1997-1998 tiyatro sezonunda, Recep Bilginer’in yazmış olduğu “Sarı Naciye” adlı oyunla perdelerini açtı. O heyecanlı günü dün gibi anımsıyorum. 

On binlerce konutun, iş yerinin yanı sıra Van Devlet Tiyatrosu binası 2011 Van depreminde hasar gördü. Deprem sonrası kurulan çadırda oyunlarını sahneleyen VDT kimi zaman zorunlu turnelerle sanatta göçebe hayatı yaşadı.  Güçlendirilen VDT binası 5 yıl sonra Kültür Bakanı Nabi Avcı tarafından hafta sonu tekrar açıldı. Van’ın tiyatro sanatçıları yerleşik sanat hayatına geçerek 5 yıl aradan sonra Vanlı sanatseverlerle yeniden buluştu. Sanatsız kent çorak toprağa, çiçekleri solan bahçeye benziyor. İyi ki sanat ve sanatçılar var.  Sıra salonu doldurmaya geldi. Herkese iyi seyirler.

 

Dünya Erkek Çocuklar Günü!

Kız çocuklarının karşı karşıya olduğu toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunlarını vurgulamak amacıyla 2011’den beri  her yıl 11 Ekim Dünya  Kız Çocukları Günü olarak kutlanıyor.

Türkiye, Peru ve Kanada’nın Birleşmiş Milletlere yaptığı ortak girişim sonucu kabul edilen gün dolayısıyla ülkemizin dört bir yanında çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Van’da da bazı programlar düzenlendi.

Kızlara en anlamlı kutlamalar annelerinden geldi. Hediyelerin yanı sıra kızına yüreğiyle sarılarak gününü kutlayan, birlikte yemek yiyen, günü birlikte geçiren, uzaklarda olan kızlarına mesajla, telefonla ulaşan annelerin sayısı baya fazlaydı.

Babalar da boş durmadı. Dünya Kız Çocukları Günü’nde kızlarını mutlu edecek çabalar içinde oldular. Zira çoğu kızlar için babalar yaslandıkları dağ, tükenmeyen sermaye, koruyan melek gibidir.  İlginçtir kızları anneler doğurur, büyütür,  ama kızlar babalarına âşık olur.

Özel günler takviminde  yerini alan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’ne bir de itiraz geldi.

Sosyal medyada Van Yemekleri Grubu kurarak her biri Van yemekleri ustası olan Vanlı kadınlarla bir araya gelerek  Van mutfak kültürüne yemek tarifleri ve fotoğraflarla çok önemli katkılarda bulunan, halen Eskişehir’de görev yapan 3 erkek çocuk annesi Dr. Mine Kılavuz Öngün  çıkışta bulunarak dedi ki: “ E o zaman ben de 3 erkek çocuğun annesi olmanın bana verdiği yetkiye dayanarak, yarını yani 12 Ekim’i Dünya Erkek Çocuklar Günü olarak ilan ediyorum.”  Erkek çocuğu  olan anneler Mine Hanım’a destek verdi.

Günün birinde Dünya Erkek Çocuklar Günü ilan edilirse, ilk fikir sahibinin Vanlı Mine Kılavuz Ongün'dür.  Demedi demeyin.

İşin şakası bir yana.

Özünde sevgi, saygı, insanlığa yararlı olma amacı bulunan, gerisinde kapitalist tüketim amacı olmayan bütün günler, kutlamalar güzeldir.  Özellikle kız çocuklarına yönelik tacizlerin, istismarın ürpertici boyuta ulaştığı bu süreçte 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nün kutlanması yararlı olmuştur.

 

Van Şehir Kütüphanesi yattı mı?

Tescillenip koruma altına alınarak yıkılmaktan kurtarılan eski Erkek Sanat Okulu binası Tekel binasından sonra Van'ın ayakta kalan tek  tarihi yapısıdır. Bu binanın Van Şehir Kütüphanesi olarak değerlendirilmesini önermiştim.  Hayata geçmesi için de haber yapmış,  köşe yazmıştım.  Kütüphanede Van ile ilgili  bütün yazılı eserler,  el yazmaları, fotoğraflar, belgeler, videolar, Cd'ler  yer alacak. Eserler okur ve  araştırmacıların kullanımına sunulacak. Kütüphane Van'ın  yaşayan hafızası,  kaynak arşivi olacak. Okulun  eski marangoz ve demir atölyelerinin  birini  konser  diğerini sergi salonu  olarak   kullanılmasını ifade etmiştim.

Doğu Anadolu Ajansı Genel Sekreteri (DAKA) Emin Yaşar Demirci’yi ziyaret ederek  bu düşüncemi ayrıntılarıyla  kendisine aktardım. Emin Hoca heyecanla dinleyerek ilgi gösterdi. Emin Bey, DAKA'nın kent kültürüne, hafızasına katkı sağlayacak projeyi hayata geçirebileceğini  söyledi.

Aradan aylar geçti. Van Şehir Kütüphanesi için şu ana kadar somut bir gelişeme  yaşanmadı.  Gelen duyumlara göre tarihi binanın burunun dibine beton yığını bina yapılacakmış.  Duyum gerçekse Gevaş’ta Selçukçulu Kümbeti’ni, Van Kalesi’nde tarihi  mekanını gölgeleyen beton anlayış şimdi eski Erkek Sanat Okulu binasını gölgelemeye hazırlanıyor. Sanırım Van Şehir Kütüphanesi hayalimiz  gerçekleşmeyecek.

Durmak yok, betonlaşmaya devam.

Yazarın Diğer Yazıları