İkram Kali

Bizim yasımızı kim tutacak

İkram Kali

Bugün 24 Nisan…

1915'in üzerinden tam 100 yıl, yani bir asır geçti. Bugün dostlukların bozulduğu gündür. 

Ermeniler 1915'te bugün "soykırım"  yapıldı diyorlar. Ama tarihi gerçekler, insanlık vicdanı öyle söylemiyor. Hatta vicdanı ile hareket eden bazı Ermeniler de adeta siyasi araç haline getirilen "soykırım"  dayatmasına inanmıyor.

Peki, 24 Nisan 1915'te gerçekte ne oldu?

1915 24 Nisan günü Van'da Ermeni Taşnak, Hınçak, Ramgavar gibi milliyetçi radikal çeteler öncülüğünde başlayan isyanın Müslüman katliamına dönüşmesi üzerine Osmanlı Devleti tarafından yarısından fazlası başkent İstanbul'da olmak üzere toplam 2 bin 556 komite mensubu Ermeni'nin topluca tutuklandığı ve tehcir kararının alındığı gündür.

Ermenilere karşı hiç bir kin nefret düşmanlık içinde değiliz. Zira muhacir olmuş, çile çekmiş, yollarda yakınlarını kaybetmiş, Van'dan gözyaşları içinde ayrılmış, memleketi yakılıp yıkılmış, kum misali dört bir yana dağılmış, kültürünü, ekonomisini, geleceğini kaybetmiş Vanlılar olarak Ermenilere karşı hiçbir zaman kin nefret içinde olmadık. Ermenilerin ihanetine rağmen düşmanlık duygularına kapılmadık.   Aksine bizim büyüklerimiz 1915 öncesi Ermeni komşuluklardan, ortak yaşamdan, paylaşımdan güzel hikâyelerden söz ettiler bizlere.

O nedenle,

Ermenilerin iddia ettiği gibi 1915'te  "soykırım" gerçekten yapılmış olsaydı mertçe, çekinmeden yazar, dile getirir ve bir insan olarak mağdurlarının yakınlarından kişisel olarak özür dilemekten çekinmezdim. 1915'te yaşananlara kim "soykırım" diyorsa yalan söylüyor,  iftira atıyor.

1915'te yaşananlar ortak acıdır.

Evet, 1915'te isyan sonrası Ermeniler topluca Osmanlı toprağı olan Suriye'ye sürüldü... Buna da Ermeni tehciri, Ermeni sürgünü denildi...  Bu tehcir sırasında onbinlerce Ermeni yollarda açlık ve hastalıktan öldü... Bir kısmı da çeşitli gruplar ve çeteler tarafından öldürüldü...

1915’te aynı şekilde Vanlılarda Ermeni çeteleri tarafından topluca katledildi,  Türk, Kürt Müslümanlar Anadolunun dörtbir tarafına canlarını kurtarmak için göç etmek zorunda kaldı. Muhacirlik sırasında binlerce insanımız yollarda hastalıktan, açlık hayatını kaybetti. Bir kısmı da Van’a geri dönemedi.

Parlamentolar siyasi kararlarla bu tarihi gerçekleri değiştiremez. Lakin tarih yalan söylemez.

 I. Dünya Savaşının acımasız koşullarında 1915'te meydana gelen olayların sorumlusu İngiltere, Almanya,  Fransa, Rusya'dır. Özellikle Ermenileri kışkırtan, isyana teşvik eden yüzüstü bırakan İttihat ve Teraki ile işbirliği yapan bugün utanmadan yalan söyleyen Almanya’dır.

 Vicdanınızla ve mantığınızla düşünün. 

 Osmanlı Devleti en kudretli zamanında Ermeni yurttaşlarına dokunmayacak, ama emperyalistlerin Osmanlıyı parçalamaya çalıştığı, Anadolu topraklarının dört bir yandan işgal edildiği, savaşın sürdüğü kıtlık, açlığın baş gösterdiği en zayıf bir dönemde Osmanlı kendi yurttaşı olan Ermenilere karşı  "soykırım"  uygulayacak. Bu yalana kimseyi inandıramazsınız. 

Ermeni "soykırım" tezine kim inanır?

Ermeni halkına karşı bugün mahcup durumuna düşen o dönemin suçlu ülkeleri,  Türkiye'ye karşı kin nefret düşmanlık içinde olan ülkeler ve çevreler, Türkiye ile siyasi planı ve hesabı olanlar, tarih cahilleri, 1915'te yaşanan gerçekleri yeterince bilmeyenler, yada bilmek istemeyenler, özünde eyyamcılık ruhu taşıyanlar, Müslümanların acılarını görmezden gelenler,  emperyalistlerin oyununa gelenler, sebep sonuç ilişkisini kuramayanlar, Ermeni çetelerinin 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti'nin en zor zamanında silahlı isyan ederek kendi ülkelerini arkadan hançerlediklerini sorgulamayanlar, Ermeni çetelerinin Ruslarla neden işbirliği yaptığını sormayanlar,  Van'da 30 bin Müslüman sivil, mahsum ahaliyi neden acımasızca katlettiklerini araştırmayanlar inanırlar. 

Varsın inansınlar.

Ortak geçmişimiz, kültürümüz olan et-tırnak gibi 700 yıl birlikte yaşadığımız Ermenileri İngilizler, Almanlar, Fransızlar sözde dostlar bizim kadar tanıyamaz, bizim kadar onlara dost olamaz. Ermenilerin de artık kadim komşuları Türkiye'ye karşı düşmanlık, kin nefret girdabından çıkmaları gerekir. 

 Sonuç olarak…

1915'te yaşanan ortak acılardan düşmanlık, kin nefret çıkarmaya son verilmeli. İki tarafın yaşadığı acılar yarıştırılmamalı.  Bunun yerine ortak yas tutulmalı,  acılara ortak saygı duyulmalı. Eski komşular yüzleşerek,  bir araya gelerek yaralarını sarabilirler.  Kaderin aynı coğrafyada komşuluğa mahküm kıldığı halkların dost olmaları kaçınılmazdır. Diyorum ki halkların geleceği için gelin acı dolu geçmişin yarasını kanatmayalım. Dostluklarımızı, ortak kültürümüzü canlandırarak birlikte yeni bir gelecek kuralım.

1915, kim ne derse desin, üçüncü ülkelerin parlementoları ne karar alırsa alsın yaşananlar ortak Acı'dır.

Ortak acının 100. yılında 1915'te hayatını kaybeden bütün masum Ermenileri ve Müslümanları saygıyla anıyoruz. Geride kalan yakınlarının, torunlarının acılarını kalben paylaşıyoruz.  Ancak aynı saygıyı, aynı duyguyu 1915'te hayatını kaybeden Türk, Kürt bütün Müslümanların yakınlarına başsağlığı dileyecek yürekli bir Ermeni sesi duymak istiyoruz. Ermenilere başsağlığı dileyen vicdanların da Vanlıların acılarını, kayıplarını görmesi gerekir.

Aziz Vanlılara sesleniyorum…

Sizde insanlık görevinizi yapın.  1915'te ölmüşlerinizi anarak onlara sahip çıkın.

Onları unutmayın ve yaslarını tutun. 

Sizde bugün veya Van'ın işgal edildiği, toprakların kan gölüne döndüğü Mayıs ayı içinde ailece çoluk çocuğunuzla, yakınlarınızla Zeve Şehitliği veya yakılıp yıkılan Eski Van Şehri'ne gidin.  Bir süre gözlerinizi kapatın tarihe kısa bir yolculuk yapın. Olanları anlayın, anın, anlatın ve  iki damla  göz yaşı dökün.  Sonra da 1915'te hayatını kaybeden yakınlarınız ve geride kimsesi kalmamış katledilen bütün mazlum Vanlılar için bir dua okuyun. 

Geçmişe seslenin ve diyin ki; "Sizi unutmadık ve biz burdayız"

 

İslami kesim neden suskun?

Devasa bir güce sahip olan, kalabalık kitleleri sokaklara istediğinde döken İslami kesim ve kuruluşlar Müslümanların 1915'te katledilişinin 100.  yılında neredeler? İslami çevreler 100. yıl dönümünde herhangi bir anma programı düşünüyorlar mı?

Siyasete müdahil olabilen İslami çevreler, kuruluşlar, vakıflar bazı ülkelerin ikiyüzlü "soykırım" dayatması karşısında neden sessiz ve suskunlar? Bu konuda ne düşünüyorlar açıklasınlar bizde öğrenelim.

Yazarın Diğer Yazıları