İkram Kali

Bir telefon, bir mektup

İkram Kali

Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin kuruluşunu ayrıntılarıyla anlatan birkaç köşe yazısı yazdım. Yazı sonrası ilimizden ve il dışından arayarak teşekkür eden okurlarımız ve akademisyenler oldu.  Daha sonra bir telefon bir  mektup daha aldım. YYÜ'nün kuruluşunda yoğun emeği bulunan Vanlı Doktor Özçelik Okayer, telefonda yazılarımızı okuduğunu, üniversitenin kuruluşu için çok emek verdiklerini kuruluşa ait ilginç anekdotları olduğunu, bunları Van'a geldiğinde bizimle paylaşacağını belirterek teşekkür etti. Özçelik Bey ile telefonda üniversitemiz ve anıları üzerine kısa bir sohbetimiz oldu.  
Mektubu da Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin kuruluşunda özverili emekleri olan Dr. Lütfü Sezen'den aldım. Sayın Sezen'in Erzurum'dan gönderdiği mektubu okurken kitap fuarı düzenleyen, düzenlediği fuarda Van kitapları standı açmayı akıl etmeyen, Vanlı yazarları  fuara çağırmayan, basıma hazır 3-5 Van kitabını dahi bastıramayan Van ile Erzurum arasındaki farkı anlamaya çalıştım. 
 "Erzurum Folkloru" ve "Anılarıyla Bir Üniversitenin Kuruluş Sancıları, Ankara 2008" isimli kitaplarını mektubunun ekinde gönderen Sezen'e teşekkür ediyorum. Bütün emeklerine karşılık görevden alınarak haksızlığa uğradığını anlatan Sezen'in vefasızlığa, duyarsızlığa isyan eden sitem dolu, kalbi kırık mektubundan satırlar.
" İkram Bey,                                                                                                                                                                                      Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin kuruluşu ile ilgili kitabımdan size gönderiyorum. "Erzurum Folkloru" isimli kitabımı Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü 3. defa bastırmış bulunuyor. I. baskısını 1994 yılında Rektör Prof. Dr. Erol Oral, 2.baskısı 2007 yılında; "Atatürk Üniversitesi'nin Kuruluşunun 50.Yıl Armağanı" olarak Rektör Prof Dr. Yaşar Sütbeyaz, genişletilmiş ve resimlendirilmiş 2013 (Mayıs) tarihli 3. baskısı da şimdiki Rektörümüz Prof. Dr. Hikmet Koçak tarafından bastırıldı. Mensubu olmakla gurur duyduğum, verdiğim emeğin karşılığını aldığım, Atatürk Üniversitesi'nin her üç rektörüne şükranlarımı sunuyor, saygıyla anıyorum. 
42 yıllık meslek hayatım boyunca (Van dışında) görev yaptığım her yerde emeğimin karşılığını fazlası ile aldığım gibi hep takdir, ilgi, sevgi ve saygı gördüm. 2007 yılında Türk Folklor Araştırmaları Kurumu'nun "Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü" çalışmalarımdan dolayı bana verildi. "Anılarıyla Bir Üniversitenin Kuruluş Sancıları, Ankara 2008" isimli kitabımda belirttiğim gibi Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin kuruluşunun gerçekleşmesi için hayatımı ortaya koyup ölesiye çalıştım.
 Meslek hayatımın en verimli beş yılını heba ettiğim, ölesiye çalıştığım, gençliğimi, istikbalimi ve sağlığımı uğruna feda ettiğim, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin o dönemdeki yöneticilerinden sadece ihanet, kötülük, zulüm ve baskı gördüm. İnternete de verdiğim adı geçen kitabı şu ana kadar 43 bin kişi okumuş bulunmaktadır. 
Aynı kitabı daha sonraki dönemlerde görev yapan Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörlerine göndermeme rağmen, hiç bir olumlu veya olumsuz yanıt alamadım. İşleri kılıfına uydurma becerim olmadığından dolayı görevden uzaklaştırılıp her türlü eza ve cefaya uğramam onların ilgisini çekmedi. Sayın rektörlerin bu tutumları bana hep 18. yüzyılın tanınmış divan şairi Şeyh Galip'in şu dizelerini hatırlattı: 

Dil hayret-i gamla lâl kaldı             

Galip gibi bî mecal kaldı

Gönderdiğim arz-ı hal kaldı  

Elân bir ihtimal kaldı

 İnsafın o yerde nâmı yok mu?

Bu nedenle başta ilk rektör Pof. Dr. Hakkı Atun olmak üzere; Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde görev yapan hiçbir rektöre hakkımı helâl etmiyorum. 30 yıldan beri her gün "verdiğim hizmetlerimin karşılığı olarak bana bu mu yapılmalıydı?" diye kendimi sorguluyorum ve suçumun ne olduğunu öğrenmek istiyorum.  
Şunu da belirtmek isterim ki görev yaptığım süre içerisinde Van halkının hep sevgisini ve yakın ilgisini gördüm. Kendilerini sevgi ve saygıyla anıyorum. Her toplumda birkaç çıkarcı çıkabilir. Onlara da kırgın değilim. Asıl beni yaralayan emeklerimi hiçe sayan Yüzüncü Yıl Üniversitesi yöneticilerinin vefasızlığı olmuştur. Bu vesileyle selam sevgi ve saygılarımı sunuyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Dr. Lütfü Sezen"      
Çocuklarından birini Dr. Eczacı diğerini Yardımcı Doçent olarak yetiştiren başı Erzurum Palandöken gibi dik duran Lütfü Sezen'in paraya pula, payeye ihtiyacı yok. Ununu elemiş eleğini asmış. Sezen, YYÜ'den sadece vefa, saygı, iade-i itibar bekliyor.
Elçiye zeval olmaz.  

Yazarın Diğer Yazıları