İkram Kali

Adıyaman diyince Van anladım

İkram Kali

Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin talimatıyla Türkiye’de ilk defa Adıyaman’da açık alanda Aktif Yaşam Merkezi çalışmaları başlatıldı. Merkez için proje yarışması açıldı. Yarışmada Yakup Hazan Mimarlık tarafından tasarlanaproje 1.lik ödülüne layık görüldü.

  • Aktif Yaşam Merkezi toplam 5 bloktan oluşacak ve toplamda 18.350 metrekarelik bir alanı kaplayacak. Merkezi içerisinde saçak altı sosyalleşme alanı, hobi bahçeleri, çocuk oyun parkı, voleybol sahası, basketbol sahası, okçuluk, hayvan barınakları, at binme parkuru ve yürüyüş parkurları bulunacak.
  • Engelli vatandaşları da düşünerek tasarlanan yaşam merkezinde az görenler için sarı renk, dokunma duvarında ve iç mekanlarda yönlendirici olarak kullanılacak. Dokunma duvarları her binada farklılaşarak görme engelliler için yönlendirici olacak. Ayrıca her binanın avlusunda farklı kokular yayan ağaçlar görme engellilerin mekan tanımlamasını kolaylaştıracak.
  •  
  • Aktif Yaşam Merkezi avluya yaklaşımda sınır etkisi yaratan metal düşey elemanlar az gören ve görme engelliler için sesle yönlendirmeyi sağlarken, zeminde kullanılan farklı malzemeler de çıkardığı seslerle birlikte mekanları birbirlerinden ayıracak. Ayrıca zihinsel engelli vatandaşlar için de kontrollü açık alanlar (avlu ve teraslar) bulunacak.

       Hayırlı olsun, çok daha iyisi olsun.

       Adıyaman ilimize hatta Türkiye’de ihtiyaç duyulan bütün illere daha  güzel merkezler yapılsın.  Gözümüz yok. Ama sözümüz var. Bundan insan olarak mutluluk duyarız.   Ülkemizin bütün insanları özellikle de engellilerimiz en modern tesislere layıktır.  

     Adıyaman için layık görülen bu güzel projeyi duyunca insan sormadan edemiyor.  Depremlerde  evleri yıkılan, ruhu sarsılan, sosyal ve ekonomik sorunlar yaşayan insanlar için neler düşünüldü?  TOKİ afet konutlarına adeta yatakhane gibi hapsedilen on binlerce deprem görmüş, yaşamları alt-üst olmuş insanların psikolojisini düzeltmek, sosyal yaşama adaptasyonunu sağlamak, morallerini yüksek tutmak düşüncesiyle bazı tesisler ve çevre düzenlemesi yapılması gerekmez miydi?  

        Depremin üzerinden 3 yıl geçti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından TOKİ afet konut alanlarında yaşayan insanları huzurlu, mutlu edecek ne var?  Hangi eksiklikler giderildi?

         Pardon var?

 Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin talimatlarıyla Edremit TOKİ konut alanında Çevre ve Şehircilik Van İl Müdürlüğü’nün göl manzaralı yükselen beton sarayı var.

 Bir türlü çözülemeyen kentsel dönüşüm bilmecesi ve çifte standart var.

Başka ne var?

 Konutların içine kadar akan köy yolunu aratmayan çamur  var.

 Patlayan ve aylardır onarılmayan su şebekesi var.

 Köstebeğe dönen, trafiğe uygun olmayan hatalı yapılmış yollar var.

 Belediyenin bir türlü görmediği, çözemediği ulaşım çilesi var.

  Yeşile hasret çorak alanlar var.

  Ve canından bezen mutsuz insanlar topluluğu var.

 Özür.

Proje, yapım,  denetim eksikleri ve hatalarının üstünü ört, görme, konuşma  gitsin diyorsanız; Kış ortasında ve bir yılda 20 bini aşkın konut yapıldı diyelim  yeter.   

 Süreç tehdit altında

 Çözüm süreciyle ilgili de açıklamalar yapan AK Parti İl Başkanı Zahir Soğanda,  çözüm sürecinin başarıya ulaşması için kendilerinin ve kadrolarının güçlü olması gerektiğini,  belirterek süreç, bu halka zulmü reva görenlerin meydanı olmamalıdır. Barış sürecinin olumlu bir şekilde nihayete ermesi temel amacımızsa, bizim 2015 yılında gerçekleşecek olan genel seçimlerden güçlü çıkmamız gerekiyor. Eğer ki bu süreçten güçlü çıkmazsak süreç sekteye uğrayabilir. Süreç bazıları tarafından sekteye uğratılabilir dedi.

Bir gün sonra.

Şu anda barış sürecinin tıkandığını belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP)  Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ali Ürküt ise Van’da “Barış sürecinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çabalarıyla bugüne kadar geldiğini, AK Parti’nin ise sadece oyalama ve çürütme politikaları yürüterek ucuz seçim hesapları yaptığını,  en insani  ve demokratik talepler olan anadilde eğitim, seçim barajı, demokratikleşme gibi konularında bile adım atmadığını söyledi.

 Meseleyi  anlatabildim mi?

 Barış/çözüm süreci garip bir hal aldı.  

Amaçtan ziyade  araca  dönüşüyor.

Görüşme değil sanki müsabaka, ticaret yapılıyor. Çok sert, tedirgin eden dil kullanılıyor.  2015 Genel seçimleri yaklaştıkça açıklamalar çözümden çok seçmen tabanlarını dinamik tutacak, hoş edecek içerikte.   Ankara’da yaşanan siyasi grip bölgede nezleye kimi yerlerde zatürreye dönüşüyor.  Çözüm süreci adım adım yaşamsal tehdit altına giriyor. Kamuoyunun sürece olan inancı ve güveni sarsılıyor.

Lavaş kavgası

       Ermenistan lavaş bize aittir diyerek Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’ya müracaat ediyor. UNESCO’da önce lavaşı Ermenistan lavaşı olarak ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alıyor. Daha sonra Azerbaycan'ın  “Ermeni topraklarında pişse bile Ermeni halkına has sayılamayacağı’ gerekçesiyle itirazı üzerine lavaş listeden çıkarılıyor.

      Bu geniş, renkli kadim coğrafyada tandırda ince hamuru düşürmeden ekmeğe dönüştüren bütün kadınların ortak emeğidir lavaş. Lavaş’a ayını lezzeti veren yemekler, Sarı gelin gibi ortak kültürel mirastır. Neticede lavaş, dünyanın çeşitli yerlerinde, farklı şekillerde yapılan köy kokan kutsal nimettir.   UNESCO ekmek kavgasında lavaş ekmeğine yakışan kararı vermiştir.

Neden gizleniyor?

Mesela diyelim bir organizasyon düzenleniyor. Önünüze basın bülteni düşüyor. Ya da kendi sitelerinde organizasyona yer veriliyor.  Bazı bilgiler sansüre uğramıştır! Maddi olarak neresi destekliyor? Kimler neden katılıyor veya katılması gerekenler neden katılmıyor? Bütçe toplamı ne kadardır? Kaynak nerelere harcanacak belli değil. İçeriden birinin sorgulaması başa bela almaktır, istenmeyen adam olmaktır.

Hangi kurum kuruluş için söylüyorum diye soruyorsanız cevabım hazırdır; Kim şeffaf değilse o kurumlar- kuruluşlar için söylüyorum.  Kamuoyu adına sorgulamak, şüphe duymak, soru üstüne soru sormak, koku almak basının, gazetecinin asli görevidir.

 

Özgür basın susturulamaz

İstanbul merkezli 14  Aralık  operasyonunda hakkında gözaltı kararı bulunan isimler arasında yer alan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve bazı  gazetecilerin gözaltına alınması endişe vericidir. Nereden gelirse gelsin basının, gazetecilerin özgürlüğünü kısıtlamak toplumun sesini susturmaktır.

Gazeteci olarak demokrasiye, hukuka, basın ve ifade özgürlüğüne tam inancı olan bizlerin beklentisi ve temennisi gerçeklerin kısa sürede ortaya çıkarılmasıdır. Özgür basın susturulamaz, gerçekler karartılamaz.  

 

Lavaş

  Zamanın birinde Karslının biri Erzurum’a gitmiş...
   Döndüğünde herkes başına toplanmış Erzurum nasıl biyer diye sormuşlar bizimki cevap vermiş;
  “ Valla Kars’tan bi farkı yok sadece ekmeğe lavaş diyorlar… “

Yazarın Diğer Yazıları