İdris Ortakaya

Nereden Nereye

İdris Ortakaya

1979 ile 1981 yılları arasında Ağrı ili Doğubeyazit ilçesinde bulunan 1. Mekanize Tugayı'nda yedek subay olarak askerlik görevimi yapıyordum. Türk Ordusu'nun bir parçası olan  1. Mekanize Tugayı kelimenin tam anlamı ile dökülüyordu. Bu döküntü kullanılan araç ve gereçleri içeriyordu.

Birliğimizdeki komutanlar bir tatbikat yapılmasına karar verdiler. Bende bu tatbikatta görevlendirildim. Benim tatbikata görev olarak ilk hedefim Ermenistanın Başkenti Erivanı işgal etmek olacaktı. İlk toplanma merkezi olarak, birliğimize yedi kilometre mesafede bulunan bir yer tespit edildi ve tüm birliklere o noktaya harekat etme emri verildi. Benim kumanda ettiğim dokuz adet Tankım vardı. Bu tanklarla yedi kilometrelik mesafeye gidemedik. Altı adet tankım yolda kaldı. Diğer birliklerde bizim birliğimizden farklı değildi. Kullandıklarımız Tanklar kelimenin tam anlamı ile birer hurda yığınıydı. Bu hurdalar, musluktan su akar gibi benzin tüketiyorlardı. Hareket halinde iken top atışı yapamayan ve hurdalık savunma araçları diye bizlere ABD tarafından satılan ya da hibe edilen bu araçlar korumaya muhtaç araçlardı.

İlk toplanma bölgesinde bulunan komutanlar, tatbikat alanına gidilemeyeceğine karar verdiler. Görevli, subay ve astsubaylar jiplerle 70-80 kilometre mesafede bulunan tatbikat alanına gidip, hiç değilse o alanın görmelerini sağlamayı planlamış oldular. Jiplerle bölgeye ulaştık. Sınır kapısında bulunan bir kuledeki teleskopla Erivan'ı izleme imkanı bulduk. Seferde ilk görevim olan Erivanı ancak bu şekilde işgal edebilme imkanı buldum.

Ordumuz o dönemde, gerçekten içler acısı bir yapı içindeydi. Ordunun üst komutanları, kendi çıkar ilişkilerini gündemin birinci maddesi haline getirerek, ihtilal yapma planları ile meşgullerdi. Ordunun revize edilmesi, modernleştirilmesi, dünyadaki teknolojiyle ordunun donatılması gibi meseleler gündem dışıydı. Ordumuz, Kenan Evren ve komuta heyeti ile ülke yönetimine el koyarak, emperyalislerin emir ve komutasına girdiler. Tam 20-25 yıl ülke faşizan baskılarla yönetildi. Ekonomik anlamda büyümemiz en alt seviyelere ulaştı. Üçüncü sınıf bir ülke konumuna getirildik. Sanayimiz alabildiğine geriledi. Karanlık güçler, hem devletimizde hemde ordumuz içinde yerlerini korurken, gizli devlet yapısını hafızalarımıza kazıttılar. Özal dönemi ülkenin önünü açtı. Ancak onunda yaşamasına izin verilmedi.

Son onüç yıl önce yeni bir yönetim oluştu. Bu yönetim bir çok zorluklara rağmen görevine sahip çıkarak ülkelerini sahiplendi. Bağımsız Türkiye, Millileşme hamlesi ile ordu ve devlet içinde çöreklenmiş olumsuz unsurlardan kurtulmamızı sağladılar. Ordumuz görevinin başına döndü. Modernize edildi. Teknolojisini en üst seviyeye çıkardı. Savunma sanayisini birinci sınıf ülkeler seviyesine ulaştırdı. Ekonomik büyüme ve hizmet 80 yılda yapılanlardan daha büyük bir seviyeye getirildi. MİT in millileşmesi düşmanlarımız tarafından hoş karşılanmadı. Yönetim bir çok kez emperyalist güçlerce uyarıldı, ikaz edildi, ancak ülkemizi yönetenler, 'kefenlerimizide yanımızda getirdik' diyerek, bu ikaz ve uyarıları ret ettiler. Bunun üzerine, ülkemizde, işbirlikçilerinin ve terörist taşeronları vasıtası ile halk ihtilalleri provaları yaptırılarak, ülke yönetenlerini devirmeyi planlayarak, emellerine ulaşmaya çalıştılar. Allah ülkemize ve ülkemizi yönetenlerin yardımcısı oldu. Hain ve ihanetçiler emellerine ulaşamadı.

30 ağustos Zafer Bayramı'nı onurla, gururla izledim. Kendi ülkemize ait olan savunma silahlarını görünce askerlik maceram aklıma geldi. Rüyamızda görsek inanamayacağımız gelişmeler bizleri mutlu ettiği kadar düşmanlarımızıda tedirgin etmiştir. Süper Tanklar, İnsansız hava keşif araçları. Her türlü top atışı yapan araçlar ve bir çok silahın üretimi bizi bölgenin en güçlü ülkesi haline getirmiştir. Çekemeyenler, kıskananlar çatlasın patlasın. Bu önemli gelişmelerde emeği geçen başta dünya lideri Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese şükranlarımı sunarım. Saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları