İdris Ortakaya

KLİŞELEŞMİŞ HER ŞEY BANA TERS

İdris Ortakaya

Babalar gününüz kutlu olsun. Analar gününüz kutlu olsun. Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun. Ramazan-ı şerifiniz kutlu olsun. Bayramınız kutlu olsun. Kandiliniz kutlu olsun. Kalıplaşmış, klişeleşmiş bu tür kutlamalar beyin yıkama yöntemi ile klasik bir yapıya kavuşturulmuştur.

Ben de, toplumsal alışkanlıklarımız olan Analar günü, Babalar günü, Kadınlar günü ve kutsal günlerimiz olan Ramazan, Bayram, Kandil kutlamalarını yapıyorum. Bu kutlamaları yaparken klasikleşmiş, klişeleşmiş ve kalıplaşmış şekliyle değil, o özel günlerin ruhuna uygun bir şekilde ve okuyan he kese önemli bir mesaj olarak sunuyorum.

Pazar günü kutlanan Babalar günü ve bu günün önemi üzerinde durmaya çalışacağım.

Değerli okurlarım, Baba olmak çok kolay bir iştir. Herkes Baba olabilir. Babayım demek yeterli değil, Babalık yapabilmek önemlidir. Baba, çocuklarını koruyucu şemsiyesinin altında tutabilen ve onlara ülkesini, milletini, kutsallarını sevdiren fertler olarak yetiştirebilen insandır. Bugün özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgemizdeki bir çok Babanın gencecik yavruları toprak altındadır. Terör örgütü tarafından kandırılmış, dağa kaçırılmış ya da çıkarılmış on binlerce Kürt genci terör örgütü tarafından esir edilerek, beyinleri yıkanarak ölüme gönderilmişlerdir. On binlerce Kürt genci pisi pisine, Emperyalizmin uşağı olan PKK tarafından kullanılarak öldürülmüşlerdir. Babaları evlatlarına sahip çıkmamışlardır ya da çıkamamışlardır. Evlatlar yanlış yapmışsa, Babalar sütten çıkmış ak kaşık mı? Babaların hiç günahı yok mu? Böyle Babalık olabilir mi? Demek ki Baba olmak önemli değil, Babalık yapabilmek önemlidir.

"En büyük Provokatör Kılıçtaroğlu’dur" başlıklı yazımı aynen teyit ediyorum. Gezi olayları bir proje olarak gündeme geldi. İlk başlarında CHP eylemlere parti olarak katıldı. O dönemde partiyi istediği çizgiye getiremediği için, parti içindeki muhallefet ve CHP’ye oy veren vatandaşların tepkileri üzerine geri çekilmek zorunda kaldı. Süreç içerisinde bugünkü yapıya bakıldığında; parti içinde kendisine ve anlayışına uygun olmayan kişileri temizledi. Her türlü eyleme katılabilecek yapıyı hazırladı. Şu an; parti içinde çıkacak cılız seslere de aldırış etmeyecektir. Gezi henüz bitmiş değildir. Şehit cenazeleri ile “o düşünceyi gündeme taşıyacak” yeni bir proje hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Parti genelinde ise bu girişime her hangi bir tepki görülmemektedr.

1980 yılı öncesinde Devrimci mücadele içinde olduğumuz yıllarda Devrimci liseliler (DEV- LİS) diye bir örgütlenme modeli oluşturmuşduk. Tüm liselerde örgütlenmeyi sürdürürken liseli çocukların tamamını politize etmeyi planlamıştık. Biz o dönemde emperyalist güçlerle savaşıyorduk. Devletimizi yönetenler de emperyalist güçlerin yerli iş birlikçisi ve uşaklarıydılar. Biz de ülkemizin bağımsızlığı için hem kendimizi he de çocuklarımızı feda etmeye hazırdık. Gelelim günümüze, Emperyalizme direnen, onların karşısında boyun eğmeyen, kendi doğruları ile hareket eden BAĞIMSIZ TÜRKİYE için adam gibi bir duruş sergileyen, dünyadaki haksızlıkları her platformda çekinmeden eleştiren bir Dünya liderine sahibiz. Şu anda seksen öncesinin tam tersini yaşamaktayız. Devleti yönetenler Devrimci, Devrimciyim diye geçinenler ise Amerikan uşaklığı yapmaktadırlar.

Kemal Kılıçtaroğlu, bu sahte Devrimcilerin tamamını yanına almıştır. Amerikanın uşağı FETO terör örgütü ve PKK, Kılıçtaroğlu’nun işbirlikçileridir. Projelerinin tamamı fiyasko ile sonuçlanınca, bu yeni projelerine Liseli yavruları  dahil etmek istemektedirler. Liseli çocuklarımızı politize ederek kirli emellerine alet etmeye çalışmaktadırlar.

Ülkemiz düşmanlarının iş birlikçileri Erdoğan düşmanlığını ülke düşmanlığı ile eşdeğer olarak görmektedirler. “Erdoğan gitsin ülke batarsa batsın” mantığı ile hareket eden bu güruh kendi çıkarları doğrultusunda ülkeyi satabilecek kadar gözü dönmüş durumdadırlar. Erdoğan bu gün var yarın yok. Ama bu ülke ilelebed var olacaktır. Yaşadığımız şu an; küçük, basit siyasi çıkarlar uğruna ihanet düzeyine varan hainlikler yapılmaktadır.

Bu ihanetçilere karşı Babalar çocuklarına sahiplenmek zorundadırlar. Liseli çocuklarımıza hem Devlet hem de Babalar sahip çıkarak bu alçakların oyunlarına alet etmeden planlarını bozmalıdırlar.

Babalar gününde “ben Babayım” demek önemli değildir. Gerçekten Babalık yapmak önemlidir. Bu anlayış doğrultusunda Babalık yapan Babaların Babalar gününü can-ı gönülden kutlar, ülkemizi şeytanların şerrinden korumasını yüce Yaratandan niyaz ederim.

Saygılarımla…

          

Yazarın Diğer Yazıları