Hikmet Aksoy

Şans, Talih Kuşu, Van - Trabzon ve Vali Murat Zorluoğlu

Hikmet Aksoy

Şöyle bir söz vardır, işler ters gidince söylenir, bilirsiniz: "Şans yüzüme hiç gülmedi." diye...

Şans denilen şey insanın yüzüne niçin gülmez?

Negatif düşündüğümüzde yaşamı, yaşamın renklerini unutmuyor muyuz? Unutuyoruz... Böylece kendimize haksızlık etmiyor muyuz? Böyle bir düşünceyle kim istediğine kavuşabilir ki?

Şans böyle bir şey değil ki...

Şans algısını; akıl ölçeği ile akıl dengesini birlikte kullanmaktan doğan bir fırsat olarak niçin düşünmüyoruz?

Şansı, insan aklıyla yaratır.

Toplumsal kanıya göre "şans" bir talih kuşu olarak algılanır hep...

Çok çalışır, çırpınır, yıpranırsınız, beklediğiniz sonuca her zaman ulaşamazsınız.

Ama öyle bir an olur ki; hiç beklemediğiniz bir durumda/zamanda aklın ürünü olan şansınız gelip bulur sizi...

Selamını çakar, önünüzü açar, sizi mutluluğa boğar.

VAN'DAN BİR YAR GELİR BİZLERİ...

Van Valisi iken tanıdığım -şimdi AKP Trabzon Büyükşehir Başkan adayı- Sayın Murat Zorluoğlu'nun daha önceki yaşamını bilemiyorum; ama şans kuşu gelip omuzuna kondu ve "şey"ini yaptı ki, işte şansın kontürlüsü buna denir.

Bizdeki bir batıl inanca göre kuş insanın omuzuna "şey"ini yaparsa, bu durumu yaşayan insan, hiç durmaz, hemen Milli Piyango bayiine koşar, bilet alır.

Kuşun pisliği güya şans getirirmiş insana... Akıl işte!..

Ama Sayın Valinin artık bilet almasına gerek kalmadı. Şans kuşu Zorluoğlu'nu kaptığı gibi Van'dan iki kanat çırpışıyla Trabzon'a getirdi.

Hoş geldiler.

VAN... VAN... AHRETTE İMAN...

Van ili valiliği döneminde kentin büyükşehir belediye başkanlığını da kayyum olarak üstlenip Vanlıların kalplerinde yer edinen sayın Murat Zorluoğlu'nun başarılı hizmetlerini bizzat yerinde görerek mutlanmıştım.

23 Ekim 2011 tarihinde deprem yaşamış bir kent ve insanının yaralarının sarılması konusundaki çabalarından bir Trabzonlu olarak övünç de duydum o zaman.

Geçen yıl Van ilimizin tarihi gazetesi VANSESİ'nin 80. yaşgünü kutlamaları için gazete yönetiminden davet aldım. Tabii ki mutlandım. Orada hiç beklemediğim bir sürprizle karşılaştım.

VANSESİ gazetemizin 80. yayın yılı idi ya, benim de 80. yaşım...

Gazeteci arkadaşlarım çakışan iki mutlu günü pasta keserek kutladık. Hem de yüzlerce kişinin huzurunda...

Kocaman yaşgünü pastasını sayın Vali Murat Zorluoğlu, diğer il yöneticileri, gazete yöneticileri ile birlikte kestik. Benim açımdan çok anlamlı ve bir o kadar mutluluk verici unutulmaz bir anı oldu.

PARİS'TE MİYİM?

Van'da gazeteci arkadaşlarımla kenti gezerek az-çok tanıma fırsatı yakaladım. Gördüm ki, neresi olursa olsun; bir kente, coğrafyaya hizmet geldiğinde orada yaratılan bu farklılık bir güzellik olarak önünüze çıkıyor hemen....

VANSESİ gazetemizin sahibi sayın Erdal Perihan, yazı işleri müdürü kardeşim İkram Kali, yazar kardeşimiz bayan Ümran Öztürk'le birlikte kente kazandırılan "Kültür Sokağı"na yaptığımız gezide örnek yaşam alanlarını gördük. Gezimiz akşam saatlerine rastlamasına karşın "Kültür Sokağı"ndaki yaşamın renk ve heyecanını görünce kendimi Paris ya da Brüksel'deyim sandım.

İşte bu kadar olur, dedim içimden.

"ULAAA... DENUZİ VAAR!.."

Bir tarafta gençlerin oluşturduğu orkestra çaldığı parçalarla bir günü uğurlarken, Van'ın kalbinin burada attığının tanığı olduk.

"Kültür Sokağı" anlatılır gibi değil. Gençler harika bir orkestra oluşturmuşlar.

Sokakta keman'ıyla, sazı'yla, ney'iyle bireysel/solo müzik yapanlara rastladık.

Ressamlar tuvalleriyle sokağa ayrı bir hava katmışlar. Yağlıboya çalışanlar var, suluboya çalışan da...

Heykel çalışan sanatçılar da...

Siz ülkemizin diğer kentlerimizde sokakta bir değil, birkaç "kitap ağacı" gördünüz mü? Ben Van da "Kültür Sokağı"nda gördüm. İsteyen okur, istediği saatte kitap alıp okuyor. İsterse yeni bir kitabı "kitap ağacı" rafına koyuyor. (Sizler de benim yaşadıklarımı görmeniz için sunduğum fotoğraflara bir bakar mısınız?)

Vanlılar kentlerinin gelişmesini/kalkınmasını, diğer illerden farklı bir yaşam ortamı yaratmayı isteyen/özleyen girişimci insanlar/dostlar.

Konuksever, hoşsobet, insancıl, doğasever Vanlılar için var da yok da Vangölü...

Uçakla havaalanına inerken Vangölünü gördüğümde -Karadenizliyim ya- "Ula, aha haburasi da bize göre... Denizu var!" demiştim.

Van kenti ve Vangölü... Birbirini tamamlayan, birbirine anlam kazandıran tarifsiz güzellikler ve değerler kenti/diyarı...

TRABZON "TEK TABANCA..."

Van Büyükşehir Belediyesi -gördüğüm güzellikler döneminde- "kayyum" olarak Vali Murat Zorluoğlu tarafından yönetiliyordu. Van Büyükşehir Belediyesi'nin merkezi üç (İpekyolu, Tuşba, Edremit) ilçelerinden oluşuyor. Büyükşehir Belediyesi gibi bu üç ilçe de kayyum kaymakamlarca yönetiliyor. (Trabzon burada da yanıldı. Ha eski Trabzon Belediyesi, ha Ortahisar... sınırlar aynı...Merkez iki ilçe ve iki belediye olmalıydı. Siyasetçinin keyfi kaçardı o zaman.)

"Kültür Sokağı"nın düzenlemesini yapan genç kaymakam Cemil Öztürk'e itiraf edeyim ki hayran kaldım.

İpekyolu ilçesine sihirli eli öyle bir değdi ki, kente getirdiği yenilik ve güzellikler yaşamın da rengi/tadı oldu.

İçimden, tüm ülkedeki yerel yönetimlerin uz görüşlü, bürokrasi deneyimli, yaşamı pozitif algılayan insanlar eliyle kısa sürede kalkınacağı görüşümü yineledim içimden.

"FIRIN AĞZI" YEMEK...

Vanlılar kanaatkar insanlar. Damak tadını bilen, zevk sahibi insanlar ayrıca...

Kent gezimiz sırasında Van'ın "Kahvaltıcılar Sokağı"na düştü yolumuz. Van kahvaltısının ününü duymayan yok. Kahvaltıcılar bir arada, bir sokakta toplanmışlar. Sokağı gezerken yolumuza çıkıp bizi hoşlayan Van'da lokantacıların "Piri" olarak bilinen Sayın Şeref Şahin ve Van'ın saygın ailelerinden Turan Haydaroğlu'nun davetine icabet ettik. Kahvaltı Sokağı ama bundan sonra da Van yerel yemekleri sunuluyor müşterilere...

Hepsi nefis mi nefis... Ama tattığımız yemekler içinde Şeref Şahin Ustamızın nefis etli "Fırın ağzı" yemeğini hiç unutamam...

VAN'DAN TRABZON'A...

Van ile Trabzon'un tarihten gelen birliktelikleri var. Osmanlı döneminde Vanlılar, Trabzon üzerinden deniz yoluyla -vapurla- İstanbul'a gittiklerinin öyküsünü gazeteci kardeşim İkram Kali'den dinledim. Ticaret de bu yoldan yapılıyordu. Sosyal, ticari ilişkiler iki kent arasında çok canlı bir ortamda yaşanıyordu.

Van'ın en zor günlerinde görev yapıp, kente değer kazandırma heyecanı yaşayan ve bu görevini başaran Vali Murat Zorluoğlu, şimdi AKP Trabzon Büyükşehir Belediyesi başkan adayı...

Gördüğüm kadarıyla tam bir orkestra şefi hüneriyle Van'a hem mülki, hem de yerel anlamda sihirli eliyle dokunup kalıcı hizmet izleri bırakıp Trabzon'a geldi.

TRABZON ZOR AMA...

Trabzon'da?.. Trabzon'da ekip çalışması?.. Düşündürücü bir konu...

Kimilerimiz kendimizi beğenmişiz... Burnumuzdan kıl aldırmayız.

Her işi bireysel başarma gibi bir görüşümüz/inadımız/inancımız da var üstelik.

Zor bir ortam Trabzon...

Bir de, "kentsel dönüşüm"den kalan kötü miras var ortada...

Sayın Murat Zorluoğlu'nun kentsel dönüşümün bu kentte nasıl bir tarih bilinçsizliği ile uygulandığını görüp üzüleceğine inanıyorum.

ÖNEMLİ OLAN...

Yerel kent yöneticiliğinin sürekliliği ne olur ki? Bir seçimle -ya da atamayla- gelir, diğer seçimle gidersiniz. Kişisel kanım; yerel yöneticiler kente değer kazandırma konusunu elbette düşünüyorlar, ama kendilerini sonradan anılacak eser bırakmak gibi bir heyecanı yaşamıyorlar nedense...

Bakınız belediyecilik tarihine nice renksiz kişiliklerle dolu bulunuyor.

Sayın Murat Zorluoğlu'nun bürokrasinin önemli bir noktasından Trabzon'un yerel yönetimin başına gelmek istemesin/getirilmek istenmesini kent için bir şans olarak görüyorum.

Trabzonluların şans oyunu oynamasına gerek yok artık!..

Hiç olmazsa bundan böyle belediyecilik hizmetlerine daha farklı bir bakış açısı geleceğine inanarak Sayın Murat Zorluoğlu'na yeni atıldığı siyaset dünyasında başarılar diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları