Hikmet Aksoy

Acaba?..

Hikmet Aksoy

İnsanın güvesi olur mu? Niçin olmasın!.. İnsanın  güvesi kendi benliğinde bulunur ama, çoğu  kimse bunun farkında olmaz...

 Aklınca yaşar gider, içindeki kuşkularla...

"Acaba"larla...

 İki heceli "Acaba?.." sözcüğüyle...

 Kültürel, sanatsal, bilimsel  anlamda kendisini geliştirmemiş insanın; benliğini/belleğini her zaman kemiren bir güvedir "acaba? sorusu.

Sonuçta; az-çok kendine özgüveni olmayan bir kimliği, kişiliği var her toplumun...

Kendine özgü değer yargısı olmayan, verdiği kararları çoğu kez kulak dolması boş dedikodulara dayandıran/besleyen insanların; beyinlerinde  oluşan   "acaba"lar, onları  tutsak aldığında, toplumsal krizler, buhranlar, sıkıntılar başlar ister-istemez.

 Böyle bir durumda, sorunların özünde/temelinde her zaman bu bilgisizliğin sırıtıp/yattığının farkında da değildir çoğunluk...

 "Acaba" sorularının oluşturduğu "kuşku ordusu"; toplumsal korkuya/ürküntüye dönüştüğünde ise ülkesel sorunlar başlar böylece...

Çünkü,  "acaba çoğunluğu"nun verdiği ve özünde bilgisizliğin  yattığı kararların; toplumsal yaralara neden olacağını da bilmez böyleleri.

Böyle bir durumda; "Acaba" sorusu yanıt bulmamış olmasına karşın, toplumsal çoğunluk kararının; yalan havasında herkes  mutludur şimdi...

 Bilimin, aklın kabul etmediği zaferin birer neferidir bilinçsiz çoğunluk...

Önemli olan da zaten budur, böylesi çoğunluk için!..

 xxx

Herşeyi bilmek diye bir ön koşulu yok yaşamın...

Yeter ki insan; yaşam alanının sınırlarını çizen demokratik insan hakları konusunu bilsin ve bu alanı genişletmek konusunda sevdalanıp bilgilensin...

İnsan olarak saygıda kusur etmesin, saygı görsün.

Böyle bir öngörüyle yaşamını bilimle; kültür, sanatla olgunlaştırma tutkusuna kendisini kaptıran insandır toplumun temel taşları...

"Acaba" ile yaşamlarını kararsızlığın anaforuna kaptırmış olanların; toplumsal yaşama ilişkin kararlarda egemen oluşlarının sonuçları ise acı deneyler olarak tarihte yer almış bulunuyor.

xxx

Geleceğe yönelik kararların özünde; bilim öngörüsü/örgüsü olmadığı sürece özlenen toplumsal birliktelikte tutarlılık ve süreklilik beklenemez. Çünkü, böyle bir ortamda toplumsal birlikteliğin özüne sinen " acaba?" sorusu geçen her zaman diliminde büyür; korkuya, ürküntüye dönüşür.

Hangi çağda olursa olsun, insanı yarınlara/ bugünlere hep akıl hazinesi ve bilim ışığı taşıdı.

Bugünden yarını düşünme durumunda olan her insan, önündeki yolların uzunluğunu, kısalığını, virajlarını, kasislerini, fren durumunu, motorun yağını, yakıtını, hatta hava durumunu bilmek durumda olduğunu bilmek durumunda...

Böyle düşünmeyenler ne yazık ki, toplumsal anlamda güve olduklarının farkında değiller.

 Sorun; yaşamı bilimle, sanatla, kültürle yoğurup; "acaba?" sorusunun kafalarda yer bulmasını önlemekte yatıyor.

Yazarın Diğer Yazıları