Cem Öksözoğlu

Kuruluştan Tanzimat dönemine kadar Osmanlı eğitim sistemine kısa bir bakış

Cem Öksözoğlu

Osmanlı Devleti'nde kuruluştan 19.yüzyılın ortalarına değin, eğitimin dinsel kurumların etkisi altında olduğunu söyleyebiliriz. Ancak özellikle Avrupa'da Coğrafi keşiflerle başlayan ve Sanayi İnkılabı ile pik seviyeye çıkan toplumsal, iktisadi ve siyasi gelişmeler Osmanlı Devletini de etkilemiştir. Bu gelişmeler ışığında eğitim yapısında değişikliklere gidilmeye başlanmıştır. Ancak her değişim gibi bu değişiklilere de mukavemet gösteren bir yapı devlet içinde belirmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti'nde bu yapıya ulema ve yeniçeri sınıfı denir.

Az önce kısa bir giriş yaptığım konuda belirttiğim gibi özellikle Avrupa'daki hızlı değişim Osmanlı devlet sisteminin de kendini yenilemesi gerektiği sonucunu çıkarmıştı. Eğitim alanında ilk köklü değişimler hiç şüphesiz ki askeri alanda kendini göstermiştir. Ancak, İslam dini ve kültürüne sıkı sıkıya bağlı olan, Avrupa'daki gelişmelere kapılarını kapatarak gerici güçlerin etkisi altında kalan geleneksel okullarda amaçlanan toplumsal değişime uygun insan gücü yetiştirmek pek olanaklı değildi. Ne var ki, bu geleneksel okulların yanında, yeni ve çağdaş nitelikli okullar da açılmaya başlanmış ve eğitim sistemindeki bu ikilik 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanununa kadar süre gelmiştir.

18.yüzyılda Avrupa'da endüstrileşme hareketleri artarak sürerken Osmanlı Devleti, Avrupa karşısında eski üstünlüğünü yitirmiş, gerilemeye başlamıştır. Geçmişin parlak dönemlerini anarak kendi içine çekilmiş olan Osmanlı Devleti, Avrupa'nın bu gelişmesinin nedenlerini gerektiği gibi analiz edememiş, gerilemenin nedenlerini yalnızca askeri alanda görmüş ve bu alanda önlemler almıştır.

Nitekim 18.yüzyılın son çeyreğinden itibaren çeşitli yeni askeri okulların açıldığına tanık oluyoruz. Daha sonra, 19.yüzyılın ilk yarısından başlayarak eğitim ile ilgili bu çabaların sivil alanda da gerçekleştiğini görmekteyiz. Batıdaki örneklerine uygun eğitim veren askeri okullar, geleneksel eğitim yöntemlerinin de değişmesine neden olmuştur. Yeni silah tekniği ve onun dayandığı bilgileri öğrenme zorunluluğu, eğitim sistemindeki ezber yöntemini yıkmış; "işe ve uygulamaya dayalı eğitim" geleneğinin oluşmasını sağlamıştır.

Osmanlı Devleti'nde eğitimde ilk yenileşme hareketleri 1773-1839 yılları arasında görülmüştür. Bu yenileşme askeri okullarla başlamış; okullarda ilk kez Avrupa dilleri (Fransızca, İngilizce) programa girmiş;1826'da Yeniçeri Ocağı kaldırılmış; ilköğretimde zorunlu eğitim ilk kez bu dönemde getirilmiş; Batı ile ilişkiler gelişmeye başlamış Avrupa'ya öğrenciler gönderilmiştir.

Konu ile ilgili genel bir bilgilendirme yaptıktan sonra şimdi kademe kademe Osmanlı Devleti'nde ki bu eğitim süreci ile ilgili bilgilendirme yapmak istiyorum.

İLKÖĞRETİM

İlköğretim, genellikle ailelerin sorumluluğunda çeşitli biçimlerde gerçekleştirilmesinin yanında, okullaşmış biçimiyle Sıbyan Okulları denilen kurumlarda yapılırdı. Sıbyan Okulları 6-12 yaş çocukların karma öğrenim gördükleri temel eğitim kurumlarıydı. Bu okulların amacı çocuklara Kur'an okutmak, namaz ayetlerini ve namaz kılmasını öğretmek ve yazı yazmasını öğretmekti. Kur'an'ı hatmetmek önemli bir koşuldu.

Sıbyan Mekteplerinde sınıf sistemi yoktu. Fatih Sultan Mehmet döneminden başlayarak 20.yüzyılın başlarına kadar, başta sultanlar olmak üzere, devletin ileri gelenleri, varlıklı kimseler İstanbul'un her tarafında bu tarz okullar yaptırmışlardır.

Yine bir ilköğretim kurumu olan Darü'l Hüffaz adlı okullarda çocuk yaştan itibaren hafızlar yetiştirilmiştir. Ayrıca bu okullardan bir üst seviye de bulunan okullar olan Darü'l Kurra adlı okullarda da ileri seviye hafızlık eğitimi ve Kuran-ı Kerim'i farklı lehçelerde okuyan öğrenciler yetiştirilirdi. Buralarda çalışan eğitmenler dönemlerinin en iyi Kuran-ı Kerim okuyan kişileri sayılırdı.

Bu kurumların dışında, devşirme sistemi gereğince eğitim veren Acemioğlanlar Ocağı da bulunmaktaydı. Bu okullarda başarılı olanlar Enderun Mektebine, geriye kalanlar Yeniçeri Ocağına gönderilirdi.

Orta ve Yükseköğretim

Bu seviyede Osmanlı eğitim sisteminin en önemli kurumu hiç şüphesiz ki Medreselerdir. Medreselerin Anadolu'daki tarihi 12.yüzyıla uzanmaktaydı. Medreselerin programlarında hem Dini bilimler hem de pozitif bilimler bulunmaktaydı. Bu kurumlarda dersler İlmiye sınıfı tarafından verilmekteydi.

Medreselere Sıbyan okullarını bitirenler ya da kendi kendini özel olarak yetiştirmiş ve özel öğrenim görmüş erkekler gidebilirdi. Kız öğrenciler medreselere alınmazdı. Medreseler yatılı okullardı, öğrenim parasızdı ve öğrencinin yemeği ve giyimi medrese yönetimi tarafından karşılanırdı.

Medreseler,18.yüzyıla değin toplumun eğitim gereksinimlerini büyük ölçüde karşılamıştır.16.yüzyıla dek medreselerin yüksek eğitim standartı, Müslüman coğrafyalardan öğrenci çekmesini sağlıyordu. Ancak Medreseler 17.yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa'daki gelişmeleri takip edememiş, programlarından da pozitif bilimleri çıkarmışlardır. Medreselerdeki bu statik yapı gün geçtikçe yozlaşmalarına neden olmuştur.

Bu seviyede önemli bir eğitim kurumu ise; Enderun Mektebidir. İlk Enderun Mektebi 1455 tarihinde Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuştur. Bu okulun amacı, Türk devletinde ileride görev alacak yönetici ve devlet adamlarını yetiştirmekti. Bunu yaparken; ahlaklı, kibar, güzel konuşan ve en önemlisi adil yönetim sergileyecek kişiler yetiştirmek temel esastı.

Bu okullarda medreselerde okutulan derslere ek olarak; beden eğitimi, Türk örf ve adetleri, nezaket kuralları, askeri sporlar eğitimi ile yabancı dil, resim, müzik ve matematik dersleri de öğretiliyordu.

Enderun Mektepleri özellikle medreselerden farklı olarak Laik eğitim kurumlarıydı. Bu okullarda eğitim gören insanlar liyakat esasıyla alınmaktaydı. Herhangi bir ayrıma tabi tutulmazlardı. Ancak 18.yüzyıldan itibaren bozulmaların görüldüğü bu okullar 2.Mahmut döneminde(1808-1839) resmi statü olarak kaldırılmış,1908 tarihinde de resmen kapatılmıştır.

ASKERİ OKULLAR

Osmanlı Devleti'nde ilk Askeri okul 1773 tarihinde açılan Mühendishane-i Bahr-ı hümayun'dur. Bu okul daha sonra açılan Deniz Harp Okulu'nun da temeli kabul edilir. Daha sonra 1795 tarihinde Mühendishane-i Berr-i Hümayun(Kara Mühendishanesi) açıldı. Bu okul da 1834'te açılan Kara Harp Okulunun temeli sayılabilir.

Açılan bu okullar özellikle yeniçerilerin yoğun muhalefetine uğramış buna mükabil Yeniçeri Ocağı 1826 Vakayı Hayriye ile ortadan kaldırılmıştır. Yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusu kurulmuş bu ordunun gereksinimlerini karşılamak amacıyla;

Tophane-i Amire(Askeri Tıp Okulu)1827'de kuruldu.(Gata'nın temeli sayılır.)

Mekteb-i Hümayun-u Ulum-i Harbiye 1834'de kuruldu.(Kara Harp Okulu sayılabilir.)

 Mızıka-i Hümayun 1834'te kuruldu.(Askeri Bando Okulu).Kurucusu İtalyan Guıseppe Donizetti Paşa'dır. Günümüz Cumhurbaşkanlığı Flarmoni Orkestrasının temeli kabul edilebilir. Saydığımız bu Askeri okullar o günün şartlarında ki Avrupai okullarla aynı düzeyde açılmış okullar idi.

AZINLIK VE YABANCI OKULLARI

Osmanlı Devleti'nde azınlıklar ve yabancıların da çok sayıda okul açtıkları görülmektedir. Azınlıklara Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren; inanç ve ibadetlerini, gelenek ve göreneklerini sürdürmeleri konusunda birçok hak ve özgürlükler tanınmıştır. O dönemlerde eğitim, dinsel etkinliklerden ayrı düşünülmediği için azınlıklar kendi geleneklerine uygun biçimde eğitimlerini sürdürme ve geliştirme olanağı bulabilmişlerdir.

Azınlık ve yabancı okulların programları, dersleri, uygulamaları ve diğer faaliyetleri maalesef ki devlet tarafından denetlenemiyordu. Bu durum özellikle 19.yüzyılın 2.yarısından itibaren Osmanlı Devleti tarafınca içinden çıkılmaz bir hal almış ve bu okulların denetimi ancak 1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kontrol altına alınabilmiştir.

Bugün ki yazımızda Tanzimat Dönemine kadar ki Osmanlı Eğitim sistemi genel hatlarıyla irdelenmiştir.

İyi Okumalar, Kalınız Sağlıcakla!

Yazarın Diğer Yazıları