Cem Altaylı

Her daim anadolu

Cem Altaylı

HGeçtiğimiz günlerde 65 yıl Sayın Süleyman  Demirel'e zevcelik yapan Sayın Nazmiye  Hanımefendiyi sonsuzluğa uğurladık ulusça.
Uzun bir ömür ve uzun bir siyaset hayatı olan, bir çok seveni, bir çok inişlerle çıkışlarla hep zirvede kalan, devletin en üst makamına kadar uzanan, dolu dolu  bir yaşam süren, eşinin her zaman yanında olan eşi Sayın Demirel,  hep gündemde olmasına rağmen o hep geride durmasını bildi.  Eşi hep konuşurken o susan, siyasetin çalkantılı yıllarında dönen dolapların entrikaların, çirkin söylemlerinin dışında ama eşinin daima yanında olmayı beceren, Güniz sokaktaki evinde de,  Çankaya  köşkünde de hep Anadolu kadını kalmayı becerebilen  bir hanım efendiydi.  Onu yakinen tanıyanlar, tavukları,  akvaryumdaki balıkları ve en başta Sayın Süleyman Demirel çok özleyecek. Mütevaziliğinin herkese örnek olmasını dileyerek yaradanın rahmet etmesini dilerim.
GEZİDEN İBRET ALALIM
Cumartesi ben bu yazıyı yazarken günlerdir süren İstanbul  Taksim Gezi Parkı meydan muharebesi tüm şiddeti ile devam etmekteydi. Yaşananları ülkemiz ve bir çok yabancı ülkelerin insanları şaşkınlık içinde izlemekle yetiniyoruz. İnsanların yer yüzünde günden güne yok edilen; yeşile, doğaya sahip çıkması, duyarlı olması, çok güzel takdire şayan bir harekettir.  Bu eylemde benim anlayamadığım iki husus var; Birincisi, her yıl nadide yurdumuzun binlerce hektar canım ormanları ya hain saldırıları ya da ahmak piknikçilerin çıkardığı yangınlarla küle dönerken hiç kimsenin kılı kıpırdamıyor. Denizlerimizin kıyılarındaki dünya cenneti koylarımız turizm canavarlarınca yok edilip talanla taş beton yığınlarına dönüştürürken hiç kimsenin, sivil toplum kuruluşları dahil, umurunda olmuyor. Yıllardır İstanbul'un iki yakası yerli ve yabancı zenginler tarafından ırzına geçilirken yine hiç kimse tınmıyor.
İkincisi, hepsinden geçtik yeni temeli atılan adı Yavuz Sultan Selim olacak olan 3. Boğaz Köprüsü  yapılacak oto yollarıyla, milyonlarca ağaca mal olacak, İstanbul'un en bakir, en nadide en büyük akciğerlerini yok edecek, doğanın tam ortasına edecekken yine boş boş bakanlar küçücük bir gezi parkında bu kadar ses çıkarmalarına ve kolluk  kuvvetlerinin de bu kadar sert tutumuna bir mana verebilmiş değilim. 
Gezi Parkı eylemcileri yanlış anlamasınlar, yeşile hasret olan Van'dan  yazıyorum bu satırları.  Yeşilin, ağacın kıymetini iyi biliriz ama bu olaylar ağaç sevgisinden çok zemberek  gibi dolan, yılların birikimini kusan,  toplumsal bir harekete dönüşmektedir. Çok tehlikeli olayları tetiklemeden durulmasını temenni ediyorum.  Zaten yargı durdurma kararı vermiştir. Yönetimlerin bu arada gezi parkı  için bir kez daha düşünmesini, toplumu gerecek kıvılcımlardan kaçınmasını öneririm. Biber gazını dünyada insanına sıkmasını ve sıkılmasını bu kadar seven başka bir ülke olduğunu sanmıyorum.  Yakında balici gençler gibi biberci bir neslimiz de olacaktır.
Eylemcilere sıkılan gaz, çoluk çocuk alakasız insanları da zora sokmaktadır.  Bu işin bir ölçüsü bulunmalıdır. En güzeli bu gazın ham maddesi olan biberi ithal edelim ve eylemcilerin makatına fitil gibi monta edelim. Yalnız eylemci etkilensin diyecektim vazgeçiyorum, onunda başka yan etkileri ve bağımlıkları olabilir. 
Hoşcakalın

Yazarın Diğer Yazıları