Cem Altaylı

Geçmişe Özlem

Cem Altaylı

Yaşı 50'lilere dayanmış ve daha üst yaşlardaki insanlar son yıllarda sıkça " Nerde Van'ın eski insanları. Nerede eski dostluklar" diye yakınır oldular.
Peki, niçin yakınır ve eskiyi ararız? 
Eskiden nasıldı, şimdi nasıl oldu arkadaşlıklar, dostluklar?
Herkesin yaşamı boyunca birçok arkadaşı olur, azalır, çoğalır hatırlanır veya yıllar içinde unutulur. Ama dostluk başka bir şeydir, arkadaşlıktan çok ileridir, hatta kardeşten, anadan, babadan ileridir. Kadim dostum dediğimiz dostluklar hayat boyu birkaç kişiyi geçmez.
Dostluk en başta güven ister, dost dediğin seni küçük ve büyük çıkarlar uğruna satmaz. Seni yarı yolda bırakmaz,  iyi ve kötü günde de hep yanında olur.
Yanında olmazsa bile bilinir ki dostum gel sana ihtiyacım var dediğin anda yanında olacak uzaklıktadır. Bilinir ki sırtını beton duvara bile dayamazken bir dosta sırtını dayadın mı bilinir ki senden güçlüsü yoktur. 
Dost sana sarıldı mı bırakmaz, sana sarılırken seni arkadan hançerlemez, elleri senin ellerini tuttuğunda artık bırakmaz.
Dostluk emek ister, özveri ister, değer bilmeyi ister, kendinde olanı hiç düşünmeden verebilmeyi ister. 
Menfaatlerin önüne geçebilmeyi ister. Sevmeyi, saygı duymayı bilmek ister, kalıcılık ister, kısacası dostluk çok büyük fedakârlık ister.
Ama dostluk yaşamdaki en güzel değerlerden biridir. Dostluk çölde rastladığımız bir vahadır. En sıkıntılı anımızda açılan bir penceredir. Sıcakta serin bir meltem, soğuk günlerimizde harlı bir sıcaklıktır.
Günümüzün yaşam koşulları çıkar ilişkilerini ön sıralara oturtmuştur. Dostluklar bitmeye yüz tutarken arkadaşlıklar bile günlük çıkarlara kurban edilmiştir. Yıllarca arkadaş dediğimiz aynı sofraları paylaştığımız insanlar işleri bittiğinde sizi çok çabuk terk edebilmektedirler. 
Rahmetli Atakan ÇELİK bir türküsünde "yüzü dost içi hayın, men bele dosti nedim" derken tamda bu güne ışık tutmuştur.
Ben 5-6 yaşında iken babamla iskeledeki inşaattan akşam uzun süre ıssız tarlalarda yürüyerek Van-Erciş karayoluna çıkar uzun süre taşıt bekler ve Van'a dönerdik. İnşatta yavrulamış bir köpek vardı ve ben onlara yemek artığı taşırdım. İşte o köpek her akşam küçük yavrularıyla bizim peşimizden gelir biz minibüse binene kadar bekler ve sonra geri dönerdi. Bu durum aylarca devam etti. İşte aradığımız eski dostluklar böyle bir şeydi, riyasız ve tertemiz. 
Usta şair Diyarbakırlı Ahmed Arif'in dediği gibi "Erkekçe olsun isterim, dostlukta, düşmanlıkta"
Hoş çakalın.

Yazarın Diğer Yazıları