Yanlış yola sapmadan...

Sokakta/caddede karşılaştığım arkadaşlar ayaküstü soruyorlar ' Abi, ya ne oluyor böyle? Her gün, her gün kadın cinayeti, çocuklara tecavüz...' diye soruyorlar. Sanki Osmanlı sarayında müneccimbaşıyım. Geleceği bilmek Allah vergisi bir duygu. Gerçi bu alanda bundan 10-15 yıl önce işi televizyon ekranlarına değin taşıyıp falcılık yapanlar vardı. O zamanlar falcılık sektör oluşturmuştu dünyamızda...

Sokakta/caddede karşılaştığım arkadaşlar ayaküstü soruyorlar; " Abi, ya ne oluyor böyle? Her gün, her gün kadın cinayeti, çocuklara tecavüz..." diye soruyorlar.  Sanki Osmanlı sarayında müneccimbaşıyım. Geleceği bilmek Allah vergisi bir duygu. Gerçi bu alanda; bundan 10-15 yıl önce işi televizyon ekranlarına değin taşıyıp falcılık yapanlar vardı. O zamanlar falcılık sektör oluşturmuştu dünyamızda...

 

Bayağı da ekonomisi oluşmuştu.

 

Futbol sezonu açılırken falcılık piyasası da hareketlenirdi. Hangi takımın şampiyon olacağı konusu falcılara sorulurdu. Bir de bu alanda sezonun bitimine 5-6 hafta kalınca aynı piyasa hareketlenirdi.

 

Şimdi spor sektöründe buna gerek kalmadı. Şike tezgahlayan kupayı havaya kaldırıyor. Sonradan şike yapıldığı tespit edilse bile, kupayı alan Üsküdar'a geçince "yandı bitti kül oldu"ya getiriliyor.

 

Neyse, konu spor değil.

 

 Yarım yüzyıldır süregelen iç göçmenlik olayının acı sonuçlarını yaşıyoruz şimdi.

 

Kırsal kesimden kent merkezlerine doğru sel gibi akan nüfusu barajlayacak ekonomik, sosyolojik vb. önlemleri zamanında almamanın sıkıntılarını, üzüntülerini şimdi gün gün yaşıyoruz.

 

Bu yüzden eğitimde yalpa vurup duruyoruz. 

 

Hala, "milli" diye tanımladığımız, çağırdığımız eğitimimizi rayına oturtamadık. 

 

Neden, eğitimde Atatürkçü çizgiden sapıldığından...

 

Her gelen iktidar kendi anlayışına göre eğitim/öğretim düzenlemesi yapmak istediğinden...

 

Şimdi devlet yanında dinsel gruplar da "milli" olan alanda arzuladıkları eğitimi(!) veriyorlar.

 

Sarkıntılar... Tacizler.... Tecavüzler... Günaşırı gazete sayfalarında yer alıyor, TV ekranlarından söyleniyor.

 

"Milli" olan devlet eğitiminin yetersizliği dillere  dolanıp dershaneler bu boşluğu doldursun istenildi. Dershaneler geldi eğitim dünyasına... Yararlılar yanında "ayrık otu" oldukları sonradan anlaşılan  "gayrı milli" dershaneler boy attı yurt düzeyinde...

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme