KUTU KUTU, PENSE

Bahri Yıldızbaş yazdı...

(Diyalog) (Elmamı yerse, annem seni döverse, babam beni severse.)

— Sayın Hocam, Hakikaten başkan güzel şeyler yapıyor. Sağolsun. Ancak, ekibi koca bir sıfır. Zaten ekibi de yokmuş üç yıl oldu bizler kızakta. Gidenin ekibindekiler görevdeler.

 Ne acı.

— Evet hocam. iyi akşamlar dilerim.

Sevgiyle selamlar. Ben artık, verilen sözlere inanmıyorum ve heyecanım bitti. Hayaller kurmuştum.

— Evet hocam hepimiz kurmuştuk, ama hayal kırıklığına uğradık.

Hiç sorma! Kendileri bana teklif etti.

— Keşke gerçek olsaydı. Çünkü sizin gibi adil ve yenilikçi bir yöneticiye ihtiyaç var.

Türkiye’nin, öyle bir ihtiyacı kalmamış.

— Görüntü öyle katılıyorum. Ne kadar liyakatsız sünepe ve koyun varsa hepsi yönetici oldu. İnşallah bu Ülke de çocuklarımıza yaşama imkanı sağlayabiliriz.

Muhalefettekiler konuşuyor ya! Sanki görmedik. 1980’den itibaren; tarikatlar, cemaatler, liboşlar, miboşlar, sahte sosyal demokratlar, bazen Atatürkçü geçinenler, bazen Atatürk’ten geçinenler, bazen milliyetçiyim diyenler, bazen ve en çok dini siyasete malzeme edenler yönetiyor bu ülkeyi.

— Çok üzücü Hocam, bu Ülke ne zor şartlarda kazanılmış ama başımıza atananlar yüzünden kaybetme noktasına gelindi.

Bunlar gerçek kardeşim.

— Ne yazık ki evet. Şuan Askide de …eyyamcılar hüküm sürüyor.

1992-2002 yıları arasında, 8 tane parti iktidara ortak oldular. Okul müdürüydüm, sosyaldim, okur yazar, sorumluluk sahibi genç bir öğretmendim. MEB o dönemlerde de, hep partilerin oyuncağı oldu. Hiç bir müsteşar, genel müdür ve bağımsız başkanlıklarda, bir tane gerçek demokrat, gerçek Atatürkçü, vicdanlı, düzgün ve çalışkan bir bakan (Ulubay hariç) olmadı.

12 Eylül’ün perde arkasını, Uğur Mumcu’yu, Bahriye Üçok’u, Muammer Aksoy’u Ahmet Taner Kışlalı’yı, Eymür’ü, Kongar’ı ve Turgut Nereye Koşuyor’u okumak gerekli. İşin içinden kimler kimler, hangi temiz görünen siyasiler, siyonist pisliği komutanlarla işbirliği yapan Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları. Atmışlı yılların sonunda bir parti kurdular ve 71 muhtırasında Belçika’ya kaçırdılar. 72 yılında tekrar geri getirip yenisini kurdurttular. 1950 yıllarda kaybolan ‘Xi’ parti, E. ile çok güçleniyordu. ‘Z’ partiyi Ortak ettiler ve E. 1974 ile 1979’da ABD’ye boyun eğmediğinden, zeytin, kendir ve haşhaş ekimini durdurmadığından dolayı,  Kıbrıs bahanesi ile ambargo uygulatarak, 12 Eylül ve lanet .aykal ile ‘X’ den küstürdüler. Çünkü ikinci Atatürktü, E. İşte böyle…

— Hocam sizin bilgi ve birikiminizi çok taktir ediyorum. Keyifle yazılarınızı ve paylaşımlarınızı okuyorum. Bu arada eksiklerimi kapatıyorum.

Estağfirullah. 15 yılda kurulan cumhuriyeti, 75 yılda yok etme planlarının sonuna yaklaştık. Altı parti bilmem ne hepsi masal. 600 vekil hep vardı, ölümüydüler. Çünkü yazılan senaryonun, sahnelenmesinde hikayeyi birlikte oynadılar. Seninle yazışmak keyif veriyor. Teşekkür ederim. 1925 yılında Karadeniz, Doğu, Orta Anadolu, Güney ve sonra tüm Anadolu’daki hainler, Bizanslılar (Batı Roma) ile birlikte intikam almak isteyenler, IM6, CIA ve MOSSAD ajanlarının emrine girip, işbirliği ile Cumhuriyeti yıkma projesine katıldılar. İngiliz, ABD, Fransa ve Almanya ortaklığı, MOSSAD taşeronluğu ile büyük İntikam. Bizans intikamı. Sevgiyle selamlar. Kızımı öpüyorum, bacıma selamlar.

— Teşekkürler Hocam kendinize iyi bakın.

“Yıllarca bekledik yaz gelecek, bir kış geldi ki; ne bağ kaldı ne bağhan, ne bahçe kaldı ne bahçivan, ne yar kaldı ne yaran, ne can kaldı ne mecal, ne mal kaldı ne nalcı, ne para kaldı ne pul, ne insan kaldı ve ne de insanlık.”

Kocaman yaşamımıza, bir dilim huzur ve bir parça mutluluğu sığdırmayı başaramadık. Başaranlara ve dik duranlara da “niye başardınız, eğileceksiniz.

Siz kim mutluluk ve özgürlük kim?” diyerek, başarmamızı, barış içinde huzurlu ve insan gibi yaşamamızı engellediler. Baş tacımız dediklerimiz, kırk yıldır seçtiklerimiz. İçlerinden sıyrılan deryalara doğmayacak bilgili, yetenekli, çalışkan ve düzgün olanları da; ya avladılar, ya ağlattılar, ya da yolladılar. Onlar!!

 

Bakmadan Geçme