'İYİ ile KÖTÜ'

Bahri Yıldızbaş yazdı...

— Bir gün, iyilik ve kötülük deniz kenarında karşılaştılar ve dediler ki; “haydi denize girelim!” elbiselerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra kötülük, kıyıya dönüp iyiliğin elbiselerine büründü ve yoluna gitti.

— İyilikte denizden çıktı, fakat elbiselerini bulamadı. Çıplak olmaktan utanıyordu, kötülüğün elbiselerine büründü ve yoluna devam etti.

— O gün bu gündür, insanlar onları birbirine karıştırır. Ancak, içlerinden iyiliğin gözlerindeki ışıltıyı bazıları vardır Kİ, elbiselerine bakmaksızın onu tanırlar.

— Ve yine kötülüğün yüzünü ve gözlerini tanıyan bazıları vardır Kİ, elbiseleri onları tanıyanların gözlerinden gizleyemez. Halil CİBRAN.

Kim iyi, kim kötü, kim kimin gözlerini hangi elbisesinden ve nasıl anlıyor bilemem. Bilemeyiz. Zaten, çokta bilmiyoruz.

Şöyle açıklayabilirim, Hz. Ali’nin, Muaviye’ye:

“Senin gibi hile yoluna baş vurmuyorsam, bu yolu bilmediğimden değil, benim yolum olmadığından.” Sözüyle açıklayabilir, belki bir çoğumuzun “NASIL” diye düşünmesini, nokta atışıyla gönül gözünü açmasını ve fark etmesini sağlayabilirim.

Sağlık, sadece bedende olmaz, en tehlikeli hastalıklar; “ruhsal, beyinsel ve algısal aptallıktır.”

Bütün bu hastalıkları: “Bakarak, gerçekleri görerek, iyi dinleyerek, okuyarak, anlayarak, sevgiyle ve özgür irademizle bertaraf edebiliriz.”

Ümitlerimizle umutlarımızı buluşturmak, aklımızın gücüyle davranmak ve sevgiyle görüşmek üzere, mutlu günler diliyorum.

 

Bakmadan Geçme