İsmet Altay ve Beyaz Şimşekler

Ümit Kayaçelebi yazdı...

‘Ne bu günü ne yarını

Ben hep dünü yaşıyorum!

Yıllar evvel Hürriyet gazetesinde yayınlanan bir şiirin ilk dizelerini koca bir hayat geçti hala unutamadım.

Doğrudur koskoca bir hayatın içinde çok yaşanılmışlıklar var. İnsan istese de istemese de bahusus çocukluk yıllarını hele gençlik yıllarını hiç unutamıyor.

Zaten belli bir yaştan sonra hayatta her şeyi yaşamış bazı şeyleri elde etmiş insan ne hayal kurabiliyor nede hülyaları olabiliyor !

Hep dün dün diye çoğu zaman dalıp dalıp gidiyoruz. İstesek de istemesek de bu herkes için böyle.

Bu gün de aklıma Berber Naci Suvar geldi ve dolayısıyla orada buluştuğumuz görüştüğümüz arkadaşlar da sökün etti geldi.

Küçük Cami civarında iki berber vardı karşılıklı olarak bir yanda Naci Suvar tam karşısında da rahmetli Tenekeci İbrahim Davutoğlu’nun ve cecimci Memet efendinin komşuları olan Berber Ahmet Yedek (Fırıncı Hemmet dayının oğlu).

Ahmet Yedek emsalimiz olmadığı için bizim onunla pek muhabbetimiz olmazdı. Ancak Naci Suvar akranımız olduğu için onunla rahat rahat konuşur görüşürdük hem de limitsiz.

Naci Suvar’ın yeri hem berber dükkanıydı bunun yanı sıra Rahmetli Babası Necat Suvar da Suvaroğlu Mahallesi Muhtarı olduğu için muhtar mekanı olarak kullandığı yerdi

Bazen gelir oturur sonra namaz vakitleri gider çoğu zaman da sürekli oturmaz mührü de Naci ye verirdi o mühürle vatandaşın işini hallederdi.

O yıllarda bir çok berberin mekanı adeta buluşma sohbet etme mekanlarıydı. Onlar bundan aciz de olmazlardı. İşte biz de oraya gelen belli bir arkadaş gurubu gibiydik.

Kimler gelirdi derseniz? Hemen söyleyeyim; Cemil Uzal, Tekin Özgüner, Fikret Altay, Fatih Sungur ve Sevgili dostum İsmet Altay.

Spor totonun çıktığı ilk yıllarda cazibesi çok yüksek olduğu için 13 tutturmak için çabalayan zengin olmak isteyen çok insan vardı. Biz de orada kuponları getirerek belki saatlerce düşünür taşınır ha bire kupon yırtıp yenisini yazarken sonunda gider Ya İlhamı Şengüle veyahutda Ali Rıza Atacana kuponları yatırırdık.

Ama kuponları doldururken çok tartışırdık Göztepe yener Feriköy yenilir Hacettepe berabere kalır yok şöyle olur böyle olur derken neticede işi bitirirdik.

Ama orada spor münazaraları çok keyifliydi özellikle rahmetli Fikret Altay çok hararetli bir G.Saray taraftarı idi. O yüzden onunla ayrı bir gönül bağım vardı.

Şimdiki gibi televizyonun olmadığı yıllardı o yıllar Yapı Kredi, Ziraat Bankası Türkiye liginde oynanan maçları sahalarda çeker ve kısa özet olarak reklam olsun diye sinemalara gönderirlerdi. Biz sırf maç özeti izlemek için sinemaya giderdik.

Fikret abi Galatasaray’ın maçları geldiği zaman daha önceden bana fısıldardı. Ruhu şad mekanı cennet olsun. Emek Sinemasına gidip bilet alanca da hep böyle iyi yerlerden bilet verirdi bana.

Orası yalnız spor severlerin sporcuların takıldığı yer değildi. Onun yanı sıra o yıllarda Van’da Van Radyosu açılınca orada Vazife yapan Cemil Uzal, Tekin Özgüner, Fatih Sungur da Naci’nin yerine çok sık gelirleri.

Radyoda Sanat Müziği, Türkü,ve Aranjman müziği dinleyici istekleri proğramları vardı.

Bu istek proğramları haftanın belirli gün ve saatlerinde yayınlanırdı. Radyoda yayınlanan bu isteklerde isminin çıkmasını isteyenler mektupla dinlemek istedikleri şarkı türkü veya aranjmanın ismini ve kendi isimlerini yazarak postaya verirlerdi.

Başkalarına istek isteme diye bir şey yoktu. Sadece isminiz okunurdu istediğiniz eserde.

Ayrıca bu istekler çok rağbet olunca posta kartları çıktı. Normal bir kartpostala isteğimiz olan şarkıyı ve ismimizi yazıp atıyorduk.

Çok heyecan vericiydi o istek proğramları. Gençtik heyecanlıydık başımız da kavak yelleri esiyordu o yüzden istekler bizi çok mutlu ediyordu. O şarkılarda sevdalarımız sevdalılarımız bulup konuşuyor gibi hissediyorduk kendimizi

Öylesine güzel insanların bir araya geldiği bir yerdi Naci’nin yeri. Oradaki muhabbet dolu yaşanmış günleri inanın şimdi o kadar çok özlüyorum ki bunu anlatamam.

Mekanlar güzeldi insanlar güzeldi dostluk samimiyet üst düzeydeydi bir bardak çayın bir kap yemeğin hesabının yapılmadığı yıllardı o yıllar.

Oraya bir sürü yığılırdık Naci hemen çırağı gönderir Dostlar Çay evinden gelen çaylar bir yandan yudumlanırken sohbet gırla giderdi.

Orada ki dostlarımızdan biri olan Kadim Dost İsmet Altay la bu sene Van’a geldiğinde bir araya geldiğimizde yine sanki Naci’nin kahvesindeymiş gibi bir anda ben de o da dalıp gittik eski günlere.

O anlattı ben dinledim ben anlattım o dinledi derken neredeyse zaman tünelinde kaybolup gidecektik!

Ben insanlarla röportaj yapmayı pek sevmiyorum. Bana çok resmi geliyor yani işin ruhunu hissedemediğim için sohbetleri hep konuştuğum kişinin ağzından aktarmak daha çok hoşuma gidiyor.

İsmet gardaşımla olan sohbetimizi böyle fasılalı olarak yayınlayarak geçmişe özlemi olanları o günleri anmak isteyenleri mutlu etme adına inşallah gazetemiz Vansesi’nde yayınlayacağım.

Sohbetimizde İsmet bana şunu anlattı;

!Bizim İkinisan’a o yıllarda İspanyol devi Real Madrid gibi görüp onunla eşleştirerek “Beyaz şimşekler” ismi takılmıştı. Çok güzel bir arkadaşlığımız ve aidiyet duygusu taşıyorduk. Kaptanımız Cemil Kaplanoğlu ile birlikte tüm takım arkadaşları İspanyol paça ve düşük kemerli pantolonlarla dışarıda gezerdik. Herkes bize beyaz şimşekler diyordu.

Biz böyle iki dirhem bir çekirdek gezerken bir gün lastikçi İrfan bizi böyle bir arada gördüğünde

!Vılen dedi yine saha yetmediği gibi dışarıda da  bir aradasınız biz ne ettiğsa sizi bir türlü bölüp parçalayamadığ!.

Eski zamanlarda yani 60 lı yıllarda heç şimdiki topları görmedik ki bağlı bağcıklı toplarla oynamak ona kafa vurmak bi meseleydi bağcıkların geldiği yer bize  ızdırap verirdi.

Eski sahada tribün yerine yüksek toprak yığını üzerinde durup maçı seyrederdi taraftarlar. Sahanın bir tarafı askeriyeye aitti obür tarafta Yüzbaşıoğlu’na aitti.

Jandarma gücü maçları biraz zor olurdu maçın neticesi ne olursa olsun mutlaka bir arbede çıkardı. Zaten Jandarma gücü maçlarında  acayip bir asker taraftarı oluyordu. Takımlarını o yıllarda Van’da o denli çılgınca teşyi eden bir taraftar yoktu. Bazen de heyecanlarına gem vuramıyorlardı istemeden de olsa.

 Jandarma gücü gol attığında o asker kardeşler keplerini havaya atarlardı bir bakardınız havada yüzlerce kep arzı endam etmiş.

Bu olup bitenler hep maçın heyecanından ileri geliyordu. Bu tansiyonlu maçlar çoğalınca Jandarma Gücü sahadan çekildi.

Van’da amatör lig de o yıllarda Van Gençlik, Şen Gençler, Yol Spor, Akın Spor, Göl Spor ve Jandarma Gücü. Daha sonra başka takımlar geldi. Göl Spor sonra  İki Nisan, Akın Spor sonra Erek Spor oldu.

Burada bir şeyi de anlatmadan geçemeyeceğim rahmetli ağabeyim Van eski belediye başkanı Mustafa Altay bir ara İki Nisan Spor kulübü maddiyat olarak sıkıntıya düştüğümüzde bize fahri başkan olmuştu..

Van halkının senelerce Abe diye lakabı takıp sevip saydığı Mustafa Altay bir süre bize Fahri Başkan olarak imkanları nispetinde maddi katkıda bulunmuştu hiç unutamam.

O hem Van’ın hem de İki nisan Sporun  abesi olmuştu.

İsmet Altaylı anılarımızı yazmaya devam edeceğim bu günlük bu kadar deyip noktalayalım.

 
Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme