Uçurtmalar ülkesinin dramından bir film!

                                          
  Afganistan kökenli Amerikalı yazar Halit Hüseyin'in 2003 yılında yayınlanıp en çok satan kitaplar listesinde yer alan Uçurtma Avcısı, 2007 yılında filme çekilmiş ve ortaya insanın kanını donduran bir sinema yapıtı çıkarılmış.
Sömürgecilik ve yeni sömürgecilik politikalarını da düşündürecek filmi izlerken; dinin, inanç tüccarları eline geçtiğinde kaleşnikoflu kanlı bir baskı aracına dönüşebileceğine de tanık oluyorsunuz.
Bir zamanların uçurtmalar kenti Kabil'in paramparça olan sokaklarında göbeğine kadar sakallı sözde İslamcı geçinen silahlı zorbaların hayatın boğazını nasıl sıktıklarını, gönül ilişkisinde bulunan kadınların recim (taşlayarak öldürmek) edilmeye mahkûm edilirken, küçük erkek çocukların"Hazara Çocukları" olarak adlandırarak kirlettirdiklerini görüp insanlığınızdan utanacaksınız. Hazara, Afganistan'daki alt sınıf insanlarına verilen ad.
Uçurtma Avcısı gerçek bir hayat öyküsü...
Afganlı Halit Hüseyin'in kaleme aldığı ve dolayısıyla bir Afganlı tarafından İngilizce olarak yazılmış ilk roman...
Yazarın çocukluktan itibaren anlattığı gerçek öykünün içinde iyiler, korkaklar ve kötüler yer almakta. Olayların gelişimi; kötülerin Taliban taraftarı sadist birer cani ve tecavüzcü yaparken, iyi her şey rağmen ayakta kalmayı başaran, korkak ise korkularının üzerine giderek iyiye doğru değişim gösteren karakterler içinde değerlendirilmiş.
Filmde geçen Kabil semalarındaki uçurtma sahneleri, bir stadyumda recim edilen Afgan kadının içler acısı hali, Pakistan ve Afganistan'dan çekilen görüntüler çarpıcı bir sinema anlatımıyla Uçurtma Avcısı filmini soluk soluğa izlenecek filme dönüştürmüş.
Filmi izlerken Avrupa ve Asya ülkelerini düşünmenizi isterim... Filmi izlerken inançların din tüccarları tarafından sömürüldüğü zaman nasıl kanlı bir sayfa açacağını yorumlamanızı dilerim.
Sovyet işgali sırasında darmadağın edilen Afganistan, yine dış müdahalelerle yaratılan din ve mezhep çatışmasıyla kardeşin kardeşi kırdığı bir Asya ülkesinin içler acısı dramı, yüreğinizi yakmalı ve çok düşünmelisiniz.
Aynı senaryolar Ortadoğu'da da sahneye konuyor. Bu nedenle Arap baharı olarak adlandırılan ayaklanmalar ve ardından gelen kukla yönetimler hepimiz için ibret alınacak bir işaret olmalıdır.
Din ve etnik değerlerin keskin bir usturaya dönüştüğü o coğrafyalardan çok da uzak değiliz. Sevgi ve hoşgörünü dinini silahlı zorbalığa ve dayatmalara dönüştürecek iğrenç oyunları fark edebilmemiz ve gözümüzü dört açmamız için Uçurtma Avcısı romanı ve sinema yapıtı bir çimdik atma görevini üstlenmiş. Uyanalım diye... Kan oyunlarına kurban gitmeyelim diye...
Uçurtma Avcısı romanını yazan Halit Hüseyin'in, sinemalaştıran film yapımcısı, yönetmen ve ekibinin eline, beynine sağlık  diyorum.

Bakmadan Geçme