AB İLİŞKİLERİNE VAN AYARI

 'Parlamentolar Arası Değişim ve Diyalog Projesi' AB-Türkiye ilişkilerinin geleceği konusunda farkındalık oluşturmak ve Türkiye ve AB arasında diyalogu teşvik etmek amacıyla AB-Türkiye ilişkileri: Geleceğe Yönelik Beklentiler Sempozyumu Van'da başladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve AB tarafından ortaklaşa düzenlenen AB-Türkiye ilişkileri: Geleceğe Yönelik Beklentiler Sempozyumu'na TBMM ve AB ülkesi üyelerin parlamentolarından 80 milletvekilinden  yaklaşık 20 milletvekilinin yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum temsilcileri, akademisyenler ve gazeteciler katıldı. 
Elite Woprd Hotel'de gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Jean Maurice Rıpert, projenin açık şekilde görüşleri paylaşmayı amaçladığını ifade etti. Rıpert, " Proje açık şekilde görüşlerimizi paylaşmayı amaçlıyor. AB ile Türk ilişkilerinde parlamentolarının ilişkilerini ortaya koyuyor. Sempozyum çok önemli dönemeçte gerçekleşiyor. 2013 aslında Ankara Anlaşması ve  ilişkilerimizden doğan 50. yıl değil, AB giriş sürecindeki önemli bir dönem. Müzakere başlığı AB'nin temelindedir ve Türkiye'nin ekonomik kalkınması açısından son derece önemlidir. Diğer müzakere başlıklarının açılacağına dair çalışmalar var. Özellikle 19. faslın açılması ile ilgili çalışmalar var. 21. fasılla ilgili çalışmalarla da gayet iyi ilerledi. Vize serbestisi de Türkiye'deki vatandaşlar için çok önemli. Barışın istikrarın refahın sağlanması  ve bu devletlerin AB ile bütünleşmesi açısından ilişkilerimizi derinleştirmek istiyoruz. Bütün önemli meseleler Brüksel'de ortaklık toplantısında ele alınacak ve genişlemeden sorumlu üyeler bunu tartışacak. Her iki tarafta da diyalogu derinleştirmek için güçlü  bir irade vardır" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın  AB katılım sürecine bağlılığını taahhüt ettiğine işaret  eden Rıpert, " 2013 yılı yeni bir güven kazanımı yılı olacaktır. Bu taahhüt çok etkileyici bir ilerleme göstermiştir Bir ombudsman kuruluşu kurulmuş ve ulusal insanlar hakları kurumu tesis edilmiştir. Mahkemelerde Türkçe dışında dillerin kullanılması ve 3 ve 4. yargı paketlerin kabul edilmesi  ile önemli ilerlemeler sağlamıştır. Türkiye'nin başlatmış olduğu çözüm süreci ve geri çekilmenin başlaması ve Güneydoğu Bölgesindeki eksik yatırımların ele alınmasında AB yardımcı olmaya hazırdır.  Son bir kuşaktır çok fazla hayata mal olmuş sorunu çözmeye  en iyi fırsattır.  Siyasi reformlara bakıldığında Türkiye için çok büyük bir dönüşüm vardır. Temel hakların hakim  olması yönünde atılması gereken adımlar vardır. AB olarak temel haklarla ilgili olarak biz izleme mekanizmasına önem veriyoruz. AB'nin genel katılımlı süreçlere desteği devam etmektedir. "
Kıbrıs'a yeni bir cumhurbaşkanı seçilmesi içi çok önemli gelişmeler yaşandığına vurgu yapan Jean Maurice Rıpert kapsamlı bir çözüm süreci inanılmaz ivme kazanacağını  söyledi. Rıpet, "2013 ylı ilişkilerin canlandırılması  için önemli olacaktır. Bugünkü toplantılar herkesin bir araya gelmesi katılım müzakerelerini desteklemek için yapılmalıdır. Yapmamız gereken ne yapmamız gerektiğini ortaya koymamız gerekmektedir" dedi.
İrlanda Ankara Büyükelçisi Kenneth Thompson da, Türkiye ile AB konusunda 26 Haziran'da açılmış olacak olan 22. fasılla yeni bir dönem başlatmayı hedeflediklerini belirtti. Bu fasıllın ülkenin bölgesel gelişmesi açısından çok önemli olduğunu dile getiren Thompson, "Müzakereler sonrasında fasılları açma konusunda öncelik aldı. Türkiye ve AB arasındaki ilişkileri canlandırma kararı aldık. Geçmiş yıllarda bir İme eksikliği vardı. 22. fasıl  açılmasından  itibaren bu 26 haziranda açılacak. Ab ile Türk arasındaki ilişkilerde eni dönem başlatmayı hedefliyoruz. Bu fasıl ülkenin bölgesel gelişmesi açısından çok önemli. Bir çok bölgede ülke içinde farklılıklar söz konusu. Bu anlamda barış sürecine destek oluyoruz. İrlanda 'da  biz  barış sürecini başlatmak ve sonuca getirmede tecrübe yaşadık. Hiçbir zaman bu konuda  nihai sonuç söz konusu değildir ancak silahlar konuşmuyorsa ve siyasi güçler daha tatmin edici sürece getirmeyi başaracaktır. Deneyimleri paylaşmaya hazırız. AB ekonomik sorunlar nedeniyle bıktı ancak bunu hatırlamak önemli. AB hala dünya ihracatının yüzde 27'sini yapıyor. AB'nin kendine güven eksikliği ortaya çıktı. Eğer AB bu şekilde göz önünde bulundurulması gereken bir güç olarak görülmesi gerekiyor. Türkiye ile  aramızda bulunan Gümrük Birliği Türkiye'nin  ekonomik kalkınmasına büyük katkı-sundu. Bunun yeterli oranda olmadığını düşünüyoruz. Dünyada çok fazla aşırılık mevcut. Ancak hükümetler milletvekilleri olarak sorumluluğumuz bazen  aşırı gruplara verilen teşviki engellemektir. Bizler birbirimize çok bağlıyız. AB'nin çok dikkatli bir şekilde bu sürecin sonuca vardırılmaması konusunda doğabilecek bedeli düşünmesi gerekiyor. Türkiye'nin  AB'den ne beklediğini bilmesi gerekiyor" dedi.
 Başbakan Erdoğan'ın  tam üyelik hedefini ortaya koyduğunu belirten  AB İşleri Komisyon Başkanı Dominic Hanningan da " İrlanda Türkiye' ye çok önemli bir ortak olarak görmektedir. Biz üyeliğin gerçekleşmesini istiyoruz. Bunun olması için Türk mevzuatının AB'ye uyulması gerekiyor. Bunun iç bir takım düşünceler  var. Toplam 33 fasıl var. Her biri tek tek açılıyor. Bu değişikler sağlandıysa fasıllar kapatılıyor. Türkiye'nin çok büyük olduğuna dair argüman cevabını buldu. Ekonomik olarak baktığımızda çok ciddi bir ilerleme gördük. Türkiye dünyada çok  önemli bir güç merkezidir. Bir çok ülkeden daha yüksek bir refah seviyesine sahiptir. Daha fazla çalışmamız gerekiyor. Halen AB içinde bu konuyu sorgulayan ve Türkiye  AB kültürleri arası da yeterli bağlılık olup olmadığını sorgulayanlar var. Türkiye'nin bir Hıristiyan birliği olduğunu söyleyenler oldu. Bugün  AB ülkelerinde 220 milyon Müslüman'ın varlığını bildiklerine rağmen söylediler. AB'de 23 resmi dil ve onlarca farklı din mensubu var. Ama bir araya gelerek farklılıklarımızdan bir birlik oluşturmaya karar verdik. Türkiye'nin AB üyeliğine olan itirazlar bir cehaletten kaynaklanıyor. Sokaklarda gezme imkanım oldu kendimizi evde hissediyoruz. AB'de olduğu gibi insanlar günlük yaşamlarına devam ediyorlar" diye konuştu.
Suriye mültecilerine  Türkiye'nin sağladığı  insanı yardımların  takdire şayan  olduğunu anlatan Hanningan ," Türkiye'nin krize olan müdahalesi bir çok ortak değeri paylaştığımız konusunda aktörleri ikna etmiştir. Türkiye'deki romanların sayısı Lüksemburg'un toplam nüfusundan fazladır. PKK ile yapılan görüşmelerde sağlanan ilerleme Türkiye'nin başka ırklara saygılı olduğunu göstermektedir. Devam etmekte olan çok önemli işler  vardır.  Eğitim alanında Erasmus programı kapsamında öğrenciler bir diğer ülkeye giderek eğitimlerini devam edebiliyorlar. Spor, müzik ve diğer alanlarda da aynı şekilde ortak çalışmalar yapılıyor. AB üye devletlerinde yaşayan 10 milyon Türk var. Bunlar adil çalışkan ve aile değerlerine önem veren insanlar olarak tanınıyorlar. aslında bunlar Türkiye'nin elçileridir. AB ülkelerine üye devletler Türkiye'de tatil yapıyorlar. Şu an itibariyle AB'ye seyahat etmek vizeden dolayı zor. Vizesiz seyahatler açısından önemli.  Birbirimizden değişik şeyler öğrenebilirsek ve insanlarımız arasında karşılamayı başarırsak Türkiye'nin içinde bulunduğu AB'nin daha güçlü bir AB olacağına inandırırsak çok önemli mesafe kat etmiş olacağız"   ifadelerini kullandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi AB Uyum Komisyonu Başkanı ve Proje Lideri Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu da, Van'ın büyük bir deprem yaşamasından dolayı ve hareketlilik kazanması açısından böylesi bir toplantıyı burada düzenlediklerini belirtti. Türkiye'nin AB'nin temel olarak ortaya koyduğu siyasi ve ekonomik kriterleri sağlamak için elinden geleni yaptığını ve yapmaya devam ettiğini söyleyen Tekelioğlu, "Müzakereler başladıktan bu yana demokrasi, insanlar hakları hukukun üstünlüğü konusunda alınan mesafeler artıda. Eksikliklerin giderilmesi için çalışmalar devam ediyor. Eksiklerin farkında olan ve giderme konusunda sağlam bir idare ortaya koyan bir idare var. Terör sorunu yaşadık. Bunu halletme konusunda çok sağlam idare var. Bu sorunu da aşarsak insan hakları ve demokraside eksiklikleri gidermek çok daha kolay olacaktır. Türkiye'de yeni bir anayasa çalışmasının önemine vurgu yapmak istiyoruz. Eşit vatandaşlık temelinde yapacağımız anayasa işimizi çok daha kolaylaştıracaktır.  Suriye  konusunda  AB ülkelerinden  destek bekliyoruz.  Özellikle  BM  nezdinde  yaptırımların harekete  geçmesi için baskı kurulmasını istiyoruz." dedi.
Türkiye'nin AB vizyonunda hiçbir sapma göstermeden yoluna devam ettiğini de dile getiren Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu, "Türkiye ile AB arasında yapılan anlaşmaya göre müzakerelerin hedefi tam üyeliktir. Bazı fasılların bloke edilmesi doğru bir tutum değil. Eğer blokajlar kaldırılır müzakerelerin önü açılırsa, Türkiye AB standartlarına kavuşma çalışmalarını daha motive bir şekilde yürütecektir. Türkiye mülteci akınına maruz. Bu büyük bir sorundur, ama bizim insanı vazifemizdir. Ama bu sorunun çözümü için AB'nin elini taşın altına koyması lazım. Türkiye sadece kendi başına maddi destek sağlayarak yardımcı oldu. Bu anlamda vize sorunu var. Türkiye 10 yıl önceki Türkiye değil. Yaşam standardını yükseltmiş Türkiye'nin AB'ye hücum edeceği görüşü ortadan kaldırılmıştır" ifadelerini kullandı.
Yapılan açılış konuşmalarının ardından iki gün sürecek olan sempozyum, değişik oturumlarla devam etti.

Bakmadan Geçme