FİLSEVER, NASRETİN HOCA:

Bahri Yıldızbaş yazdı...

Timur, Ankara Savaşı'nda Yıldırım Beyazıt’ı yeniyor ve o bölgeye yerleşiyor.

Sonra, ordusundaki filleri civar köylere yerleştiriyor  ve bakımlarını da köylülere veriyor.

Gel zaman, git zaman köylüler koca koca filleri besleyemiyorlar ve hocaya gidip dertlerini anlatıyorlar. Hoca da yardımcı olmak için “Peşime takılın birlikte Timur’a gidelim, ben size sözcülük yapayım.” Diyor ve yola koyuluyorlar.

Gidiyorlar gidiyorlar ve tam Timurun otağının yanına varınca, hoca dönüp arkasına bir bakıyor ki, bir Allah'ın kulu yok, herkes kaçmış.

Bunun üzerine nöbetçiler hocaya “Buraya neden geldin?” diye soruyorlar, o da “Haşmetli hakanımızla bir konu üzerinde konuşmaya ve hal hatırlarını sormaya geldim.” diyor.

Hoca’yı, Timur’un huzuruna çıkarıyorlar. Timur hocaya “Hoca, de hele buraya geliş sebebin nedir?”

Hoca da; “Efendim, öncelikle siz yüce hakanımızın hâl hatrını sormak istedim, şükürler olsun ki sizi afiyette gördüm. Bir de sizden, bir ricada bulunmaya geldim.” der. 

Timur da: “De hele, nedir rican?”

— Hoca da: “Efendim siz hakanımız, değerli ordusunun filleri her köye bir fil olarak taksim edilmişti. Köylüler bana geldiler, sağlığınıza duacı olarak fillerden çok memnun kaldıklarını ve kendilerine mümkünse birer tane daha fil vermenizi istirham ettiler efendim. Bunun için, zatı alinizi rahatsız ettim.” der.

Timur da: “Ne demek hoca.” der, hemen emir verir ve her köye birer fil daha gönderir.

Allah, birine vermeye dursun, kul onun bin katını verir. Hem Ankara’yı fillerle teslim al, hem filleri Ankaralılarla beslet.

Allah verdi mi, Ankara, Çubuk ve Türkiye dinlemez verir, kul da ondan geri kalmamak için onun bin katını verir.

Aksak Timur, hem Ankara’yı fillerle teslim al, hem Yıldırım Bayezit’in itibarını yerle bir et, hem de filleri onun kullarına beslet.

Fili fil olduğu İçin seven ve doyuran olmayınca, fil gibi doymayanları, Timur’a kölelik için ikişerli ikişerli doyurmak ne güzel olmuş.

“Yaşasın filler, filleri döneklikten ve korkudan doyurup, kendisi aç kalıp, sevap işleyecekler.

Yüz yıllara ışık tutan, her cümlesi ve davranışı ile bizleri güldürmeye ve düşündürmeye sevk edebilen, Nasrettin Hocay’a Allahtan rahmet diliyorum.

Alçak Gönüllü Kalın, Alçaktaki Zayıf Gönüllü Değil!..

 

Bakmadan Geçme