BU GÜNDEN SONRA DEĞİŞMEM!

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, üniversitenin depremden daha da güçlenerek çıktığını ifade ederek, “Van’da yaşanan depremden sonra çok kısa sürede on binlerce öğrenciyi tahliye ettik. 250 bin metrekare bina güçlendirilmesiyle birlikte, 2 bin 800 kapasiteli yurt binasını 8 bine çıkarttık. 400 yataklı hastanemizin yatak sayısını ise 700’e çıkardık. 540 olan akademik personel sayımız ise 650’ye ulaştı. Ayrıca lojman sayımızı 5 katına çıkardık” dedi.
Van’da yayın yapan Tutku Radyo’da Salih Geçken’in konuğu olan Rektör Prof. Dr. Battal, “Bolonya sürecini yaşıyoruz. Bu sürece geçiş çok kolay olmadı. Biz depreme rağmen Bolonya sürecini bitirdik. Üniversitelerin temel hedeflerinden biri uluslararalılaşmaktır. YYÜ’de bu süreç bizimle başladı. Bizden önce bu tür çalışmalar yoktu. Bizden önce Erasmus kapsamında yurt dışından bize gelen öğrenci sayısı 3 ile 5’i geçmiyordu. Yaptığımız çalışmalarla önümüzdeki bu yıl itibariyle yurt dışından gelen öğrenci sayısı 150’ye çıkmış olacak. Avrupa’da alt yapımızın çok güçlü olduğunu biliyoruz. Avrupa’ya yaptığımız gezide fiziki imkânlarımızın ne kadar güçlü olduğunu anlattık. Mesela tek kişilik odalarında olduğu yurtlarımızı onlara anlattık. Tabi bununla birlikte öğretim üyelerimizi yurt dışına gönderme çalışmalarımız da var. Yakın zamanda Kuzey Irak’a gidiyoruz. Orada Mevlana Değişim Programı kapsamında öğrenci ve akademik personel değişimiyle ilgili anlaşmalar yapacağız. Daha önce İran’la yaptığımız sözleşmeler vardı. Tabi üniversitemizin tanıtımını yapmak için Arapça, Farsça ve İngilizce tanıtımlar yapmaya başladık. Arkadaşlarıma artık yürümenin zamanı olmadığını koşmamız gerektiğini söylüyorum” dedi.
Öğrencilerin hepsinin kendi çocukları gibi olduğunu ifade eden Battal, “Bir evde anne babanın odası ayrı çocukların odası ayrıdır. Mutfak ayrıdır. Kampüslerde böyledir. Bizim çocuklarımız olan öğrencilerimizin kullandıkları sosyal tesisler olduğu gibi onların kullanamayacakları tesislerde var. Onların kullanamayacakları tesisleri kendilerinin gibi göstermeleri doğru değildir. Öğrencilerimizin rahat etmeleri için elimizden gelen her şeyi onlar için yapmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimizde bunu çok iyi biliyorlar. Üniversitemizde 22 bin öğrencimiz var. Bize dilekçe veren 182 öğrencimiz var. Haberde 2 bin imza diye yansıtılıyor. Tabi insan doğru olmayan şeylere üzülüyor. Hoca yoklama istiyor onlar yoklama kağıdının altına dilekçeyi yapıştırıyor. Bakın depremden sonra kampus ağırlıklı eğitim görüyoruz. 2 bin 880 olan yurt kapasitemiz şu an 8 bine çıktı. Önümüzdeki yıl 10 bine çıkacak. Öğrenci sayımız 25 bine çıkacak. Yemekhanemiz küçük kalıyor. Hatta yemek esnasında uzun kuyruklar oluşuyor. Yemek kuyruğunu rahatlamak için ek tedbirler alıyoruz. En fazla şikayeti bu konuda öğrencilerden alıyoruz. Şimdi ben yemekhanenin bir katını kapatıp kafeterya yapma şansım yok. Diğer üniversitelerde de böyle bir şey göremezsiniz. O kafeterya hiç kimsenin değil. Daha önce kafeterya ve kantin sorunu olduğu için böyle bir uygulamaya gitmiştik. Ama şimdi böyle bir sorunumuz yok. Birimlerin önünde kantin yaptık. Eksiklikleri giderdik. Sosyal alanlara olan yatırımlarımız devam ediyor. Bizim öğrencilerimizi dışarıda kurdukları Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Derneği (YÖDER) var. Bu derneğin üniversite açısından resmi bir tarafı yok. Üniversiteye bağlı bir dernek değil. Muhtarlar Derneği ile YÖDER bizim için aynıdır. Yanlış noktalara vardığı için ismimizi bundan sonra kullandırtmayacağız” diye konuştu.
“ÖĞRENCİLER BANA ÇOCUKLARIM KADAR YAKINDIR”
Öğrencilerin çocukları kadar kendisine yakın olduğunu ifade eden Battal, “Benim öğrencilerim kendi biyolojik çocuklarım kadar bana yakındır. Twitter’dan ya da Facebook’tan aramızdaki diyaloga şahit olan mezun olmuş öğrencilerimizden biri bana keşke bir daha kazanıp YYÜ de okusam diye twit atmıştı. Bizim çocuklarımızla ilişkimiz duygu temeline dayalıdır. Benimle diyaloga geçmek isteyen her öğrenci bana çok rahat ulaşıyor. Aramızdaki ilişkilerde bir sorun yok. Çok rahat bir araya gelebiliyoruz. Ben yerinde oturan bir yönetici değilim. Eğer yerinde oturan rektör olsaydım çok kısa sürede biten güçlendirme çalışmaları muhtemelen bitmemiş olurdu. Kişiliğim böyle, oturmayı sevmiyorum. Kalbimdeki insan sevgisinden dolayı hiç kimseyi dışlayamam. Benim tarzım ve tavrım budur. Benim için bütün insanlar aynıdır. Gariban ya da zengin diye bir ayrım yapmam. Bizim halkımızın bütün katmanlarıyla diyalogumuz iyidir. Kim olursa olsun kapıma gelen herkesi kapıda karşılarım. Dedim ya benim kişiliğim ve insana bakışım budur. Bugünden sonra değişemem” dedi.
Üniversitedeki ulaşım sorununa da değinen ve bunun kendileriyle bir alakasının olmadığını da dile getiren Battal, “Üniversitelerle doğru diyalog kuran şehirler çok hızlı gelişiyor. Örnek vermek gerekirse Kayseri, Gaziantep ve Malatya’yı sayabiliriz. Van bu iller sıralamasında çok rahat bir şekilde dördüncü sıraya girebilir. Biz 650 öğretim üyesi, 800 öğretim elemanıyla STK’larımızla ilişki kuruyoruz ve işbirliğine de hazırız. Ben rahatsız edilmek istiyorum. STK’lar artık bize gelsin demiyoruz. Biz onlara gitme kararı aldık. Van Mermer ile bu hafta bir toplantı yaptık. Un fabrikalarıyla toplantılar yaptık. Otellerimize gittik. Sorunları konuştuk. Tabi bu diyalogu artırmamız gerekir. STK’lar bizi rahatsız etmeli. Bilim Sanayi Teknoloji İl Müdürlüğü ile çalışmalarımız var. Irak’a bir gezi düzenliyoruz. Müdürlükle görüştük, Irak ziyaretine Vanlı sanayicinin de getirilmesini kendilerine bildirdik” şeklinde konuştu.
Yaklaşık bir saat süren canlı yayında YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, dinleyicilerden gelen soruları da yanıtladı.

 

Bakmadan Geçme