ANILARDAKİ YEŞİLÇAM

Ümit Kayaçelebi yazdı...

‘Neylersin ölüm herkesin başında

Uyudun uyanmadın olacak

Kim bilir, nerde, nasıl, kaç yaşında

Bir namazlık saltanatın olacak

Taht misali o musalla taşında’

Cahit Sıtkı Tarancı

Evet efendim rahmetli Şairinde dediği gibi <Taht misali o musalla taşından>  kimlerin yolu geldi ve geçti.

İşte o yoldan Yeşilçam’ın bir zamanlar filmlerinde yıllarca seyrettiğimiz nice nice ünlüleri geldiler ve geçtiler.

Kimisi çok ünlüydü, kimisi figüran Osmanlardı Lakin hepsi de seyredenler için ayrı ayrı kıymetliydiler.

Gözümüzü açtığımızda onları gördük. Onlarla güldük ve yine onlarla ağladık.

Kimisi bizi kahkahalara gark ederken, kimisi de bizi gözyaşlarına boğdu.

>Yeşşe> derken Öztürk Serengil’in filmlerinde katıla katıla gülerken, Cüneyt Arkın’la maceradan maceraya koştuk.

>Şaka ile karışık> derken Sadri Alışık bir yandan da <Turist Ömer> le balta girmemiş Afrika ormanlarına dalıyorduk.

Danyal Topatan <Camoka> olup Karaoğlana meydan okuyordu.

Karaoğlan <Altaydan gelen Yiğit> olurken, Kara Murat’da <Fatihin fedaisi>  olup Avrupayı inletiyordu.

Belgin Doruk <Küçük hanımefendi> filmlerini ardı ardına çevirirken, Göksel Arsoy’da <Altın Çocuk> olup ortadoğuda maceradan maceraya koşuyordu.

Kötü adam dendiği zaman ebetteki tartışmasız ilk akla gelen isim Erol Taş’tı…

Nerde ne zaman büyük bir yapım olsa onun en kötü adamı Erol Taş oldu.

Ona zaman zaman çok kızdık fakat bugün böyle kötüye can kurban deyip onu çok arıyoruz.

Kötü kadın rollerinde de abartısız Aliye Rona hiç zirveden inmedi.

Duygusal filmlerde bilhassa zalim kaynana rolleriyle hiç hafızalardan silinmedi.

Ne zaman bir filmde Gazino olsa bilin ki oradaki gazinocular kralı hep Ekrem Bora’dır.

Yakışıklı jön derseniz liste başı her daim Ediz Hun olmuştur.  Onun çevirdiği Duygusal filmler içinde <Samanyolu ve Hıçkırık> ayrı bir önem taşır.

Sinemanın tonton babası Hulusi Kentmen’in pala bıyıklarını kim unutabilmiştir.

Hele sinemanın sultanı Türkan Şoray bütün oynadığı filmlerle hafızalarımızda ayrı bir yerdedir.

Zeynep Değirmencioğlu çevirdiği seri <Ayşecik> filmleriyle sinemadaki kadınların, kızların mendillerini gözyaşlarıyla ıslatmıştır.

Adile Teyze rolünde Adile Naşit’i, Mahmut Hoca rolünde Münir Özkul’u, İnek Şaban rolünde Kemal Sunal’ı, Kara Pençe rolünde Serdar Gökhan’ı, Baybora rolünde Reha Yurdakul’u bıkmadan izledik.

Devrin güzel Hatunları, Savda Ferdağ, Feri Cansel, Suzan Avcı, Sevinç Pekin, Aysel Tanju, Devlet Devrim, Fatma Girik, Mine Mutlu’yu seyrederken kimlerin yüreği hoplamamıştır?.

Hüseyin Zan <Killing>, Selda Akkor <Konforlu Necla>, Nebahat Çehre <Şoför Nebahat> olmadı mı?

Çirkin Kral Yılmaz Güney çevirdiği filmlerle anılarda yaşıyor. Ayhan Işık’ı o ince bıyığıyla arıyor ve özlüyoruz.

Muzaffer Tema, Gürel Ünlüsoy, Yalçın Gülhan yakışıklı kötülerden olmadılar mı?

Yıldız Tezcan’ın türkülü drama filmlerini seyrederken eminim ki sizlerde hüzünlenmişsinizdir

Yıllarca Zeki Müren ve Nuri Sesigüzel filmlerinin ardından genç, kızlar kadınlar sinemanın yolunu tutmuştur.

Velhasıl kelam geçmiş yıllarda;

Bizleri ağlatan,

Bizleri güldüren,

Bizleri heyecanlandıran

Sayısını bilemeyeceğimiz kadar ünlü ünsüz sinema sanatçısı ile yıllarımız geçti.

Çocukluk ve gençlik yıllarımızda en büyük eğlencemiz hep sinema oldu.

Yazın yazlık sinemalara, kışın kışlık sinemalara koştuk.

Biz onlara doyamadık onlar da bize doyamadan bu dünyadan birçoğu göçüp gittiler.

Bakmadan Geçme