İNSANLIK UĞRUNA

Rus yazar ve gazeteci Boris Polevoy'un 2. Dünya Savaşı'na ait geçek bir kahramanlık öyküsüne dayanan romanını henüz bitirdim.
Romanın kahramanı, Sovyetler Birliği Hava Kuvvetleri subayı Aleksey Petroviç MERESEV… Geçirdiği uçak kazasından sonra iki ayağı da kesilmesine rağmen tekrar hava kuvvetlerine dönerek çarpışmış.
Roman, insanın tabiatla mücadelesini, muhteşem tabiat tasvirlerinin içine ustaca yerleştirerek başlıyor ve zaten kahramanın aklından geçeni siz de paylaşıyorsunuz; kendinizi bir Jack London romanı içinde sanıyorsunuz.
Bu açıdan yazar, aslında kişinin gözünden gerçekliğin ustaca bir aktarımını yapıyor. İster gerçek bir öyküye dayanmış olsun, ister tamamen hayalî, anlatımın kurgusundaki ustalık sizi gerçekliğin o belirsiz sınırında hayatta kalma mücadelesinin keskin yalınlığında çaresiz bırakıyor.
Kitap aslında birbirleriyle ilgili bir kısa öyküler derlemesi gibi de okunabilir.
'İnsanlık Uğruna' döneminin bir propaganda kitabı gibi görülebilir, kimilerine göre…
Oysa romanın her bir karakterinin ince, özenli ve ciddi bir ahlkî kaygıyla yapılmış tahlilleri pek de öyle olmadığını, gösteriyor. Romanın edebî değeri buradan kaynaklanıyor.
Bir diğer özelliği ise var oluşu gözeten, ahlkî bir duyarlılığı sürdürmekte gösterdiği dikkat ve özen… Bundan dolayı kitabı okurken var olmanın mutlak olduğunu, insanlığın bitmeyeceğini satır aralarında sürekli okuyorsunuz ki bu da içinizdeki iyimserliği besliyor.
Polevoy, tasvirlerindeki canlılık, ruhsal tahlillerindeki isabet ve derinlik ve belki de özellikle 'Son söz' kısmındaki açıklamalarıyla kendini ele veren 'kahramanlara hayranlık' yönüyle kesinlikle okunmayı hak ediyor.
Her şeyin bittiği yerde, ufkumuzu aydınlatan kahramanların bize öğrettiği asıl şey, insanın var oluşunun onun iradesine dayandığıdır.
'İnsanlık Uğruna' sevinç ve hüzün arasında dalgalanacağınız ve şurası kesin ki her ikisinde de gözlerinizi nemlendirecek muhteşem bir kitap.

VAN HABERLER,HABERLER VAN

Bakmadan Geçme