FİLM GİBİ!..

Bahri Yıldızbaş yazdı...

Biraz önce, yarışma programlarının saatlerini öğrenmek için, açtığım tv kanalında 'İstasyon' filminin son sahnelerini de izlemiş oldum.

Aslında, çocukluğum ve gençliğimin hayat dokunuşlarının saklı olduğu, eskimeyen Türk filmlerini seyretmekten ayrı bir keyif alırım.

Çoğu insan, bu filmleri izlemekten keyif aldığı gibi, hayatının bir çok gerçeğini ve yaşam tarzını, hatta yürümeyi bile öğrendiği eskimeyen Türk filmlerinden bahsedildiği zaman, nasıl bir algı yaratmak veya neleri saklamak istiyorsak, 'Bugün, Türk filmi izledim.' diyen birine 'Aha ha ha.' diye sahte gülücükler atarak, kendimizin izlediğini de belirmek istiyoruz. 1990 sonrası yapımı, izlenecek Türk filmi sayısı parmak sayısını geçmez iken, eskimeyen Türk filmleri ile teselli oluyoruz.

Son sahne fotoğraflarından, bir kaç tane aldım ve özetlemek istedim.

Kötü adam Erol Taş (rahmetlinin tozu bile icat edilmedi, yani sinemaya gelmedi), kirli parasını kurtarmak İçin, kendi suçunu esas oğlan Cüneyt Arkın'a mal ettirerek, linç ettirmek için istasyondaki halkı 'tecavüzcü, simitçi katili, yaşatmayın' diye galeyana getirtmek istiyor. İstasyondaki halkın 'katil, sapık' diye esas oğlanı linç edecekleri anda, esas oğlan kirli paraları insanların başlarından yağdırınca, onu seven kadında paraları savurmaya başlıyor. O mübarek halk, yani insan sürüsü, paraları görünce Erol Taşı'da, sözde simitçi katilini de, kadını da unutuyorlar. O anda, tek tanrı vardır; PARA!!

45 yılda geçse, 450 elli yıl sonra da, bin yıl öncede; önemli olan paradır para. Kapitalizm geliştikçe, emperyalist açlar çoğaldıkça, doymadıkça, tanrılar para babaları olacaktır.

Önceleri, 'ASPAVA vardı: Allah, sağlık, para, afiyet, versin, amin.' diye.

Şimdi; 'APSAPVPA: Allah, para, sağlık, afiyet, para versin, paraya amin.'

Hadi neyse!! Dizi, mizi, katil, matil, boşanma, birleşme, ağlama, gülme, atma, tutma, yalan, hile, haber, naber, dolar, olar, yuro yorar, yakında paralar ile maralar gelir, ekonomi beter, diziler bize yeter, iyi seyirler.

Bakmadan Geçme