Yunus Türkoğlu

Yetmişlerde siyah-beyaz fotoğraflar

Yunus Türkoğlu

(Muhittin Alırız-Ferruh Atakan anısına)

Yetmişler fotoğrafın siyah-beyaz olduğu yıllardı. Fotoğrafın hayatın içinde saygın bir değeri ve anlamı vardı. Fotoğraf aileyi aile yapan unsurlardan biri ve unutulmaz günlerin belgesiydi adeta. İnsanlar fırsat buldukça fotoğraf çektirirlerdi. Tabi fırsat ve vesileler günümüze göre çok kısıtlıydı. Amatör fotoğraf makineleri yaygın değildi, günümüzde olduğu gibi çok fotoğraf çektirme imkânı yoktu. Bu yüzden fotoğraf makinesine iyi poz vermek önemliydi.

O yıllarda aileler için özenle çekilmiş fotoğraf önem arz ederdi. Hemen hemen her evde mutlaka bir albüm bulunurdu. Ailenin özel günlerinin birkaç fotoğrafla tespit edilmesi yetmişli yıllarda gelenek haline gelmişti diyebiliriz. Yeni kurulacak ailenin fotoğraf macerası ilk adımda başlardı. Amatör makinelerle çekilen fotoğraflar veya fotoğrafçı gelir o önemli anın kalıcılığı sağlanırdı. Nişandan sonra düğün, derken ilk bebeğin doğumu, gezi fotoğrafları, tatiller, çocukların yaş günleri, okula başlama vesaire ile ailenin tarihi siyah-beyaz fotoğraflarla yazılmaya başlardı.

Şehirlerin en işlek cadde ve sokaklarında mutlaka bir-iki fotoğrafçı bulunurdu. Van’ın Cumhuriyet Caddesinde, Beşyol’da, Askerlik Şubesi’ne çıkan Cadde ile Maraş Caddesi’nde tanınmış fotoğrafçılarımız vardı. Foto Stil, Su fotoğrafçısı Mustafa amca, Foto Süphan, Foto Kırcan, Foto Renk vs… Fotoğrafçı dükkânları hep biri birine benzerdi. Dışarıdan bakınca vitrinde çerçevelenmiş büyük fotoğraflar, Van’ın tanınmış kişilerinin fotoğrafları, bu kişiler meczupta olabilir, milletvekili de olabilirdi! Van’ın ünlü sporcuları, Gardaş Selahattin, Aloş, derece yapmış boksörler, mahalli ligde şampiyon olmuş 2 Nisan, Van Gençlik, Şengençler gibi futbol takımlarının fotoğrafları olurdu. Sanki bir vitrinde Erek Spor kaptanı efsane Füze Uçun ağabeyin fotoğrafını görmüştüm! Her fotoğrafçının vitrininde aynı pozlara rastlanırdı. Şimdiye göre daha mütevazı gelin-damat fotoğrafları, öğrenci veya toplu çekilmiş okul fotoğrafları da olabilirdi…

İçeri girince bir takım ışıklar, spotlar, arka planda fon, bu fon yağlı boya ile boyanmış duvar veya bir perdede olabilirdi. Bir zaman sonra fonlarda şelale, göl, akarsu, dağ ve ağaçlıklı yol manzaralarına rastlar olmuştuk. Fonun önünde puf, hasır veya kumaştan koltuk ile iyi kalite sandalye bulunurdu. Bazen yapma çiçek, biblo ve bebek fotoğrafı çekmek için hasır sepetler olurdu. Saçı-başı, kılık kıyafeti düzeltmek için ışıklı bir ayna ve önünde iri dişli tarak ve yanındaki alüminyum askıda kravat asılı olurdu…

İyi poz iyi fotoğraf demekti. Fotoğraf bir sunum, çoğu zaman bir armağandı. Fotoğrafçı ailenin, arkadaş gurubunun veya kızla genç erkeğin fotoğraflarını çekmek için en uygun pozu arardı. Bildiğiniz standart pozlar ile artistik pozlar vardı.  Nişanlılardan kızla erkeğin alınlarının biri birine değmesi, erkeğin elini kızın omzuna atması gibiydi.  Evlilikte gelinin oturduğu damadın ayakta durduğu, el ele tutuşup bir birlerinin gözlerine baktıkları fotoğraflardı. Gelin ile damat el ele tutuşur ve arkalarına doğru bakıp sırttan çekilen fotoğraflar hep standart olanlardı…

Fotoğrafçı “biraz sağa”, “hafif sola”, “başını kaldır”, “azıcık aşağı”, “elime bak”, “gülümse” gibi komutlar verir, defalarca “çekiyorum” dedikten sonra en iyi pozu bulmuş ve çekmiştir. Nişan veya düğün sonrası fotoğraflar çekilir ve çiftin yakınları için sıra topluca fotoğraf çektirmeye gelirdi. Karede herkesin bulunulmasına dikkat edilirdi. “Sen de gel” denmeyen aile yakını küsebilirdi. Stüdyoda çekilen düğün fotoğraflarının en beğenileni çerçeveletilip evin en güzel yerine asılırdı. Babanın, dedenin kalpaklı ve pos bıyıklı fotoğrafı salona asılırdı. Van’da işyerine, kuyumcu dükkânına siyah-beyaz fotoğraf asanlarda vardı…

Resmi evrak için çektirilen vesikalık fotoğraflar fazlaca yaptırılır, yakın eş-dost ve arkadaşlara üzeri imzalanarak verilirdi. “Emel’den Ayşe’ye cansız bir hatıra…”türünden cümleler yazılırdı. Okulların tatile girmesine yakın yani son hafta arkadaşlar bir birlerine vesikalık fotoğraflarını dağıtırken adı, soyadı, sınıf ve okul numaralarını kesinlikle yazarlardı...

Fotoğrafa kızlar kadar erkeklerde düşkündü. Erkeklerde tek veya gurup halinde fotoğraf çektirip arkadaşlarına dağıtırlardı. Van’da kız erkek arkadaşlığı olmadığından ancak okullarda, gezilerde ve benzeri ortamlarda toplu fotoğraf çekilirdi. Bu fotoğraflar ömür boyunca saklanır ve çok kıymet verilirdi.  Okullara fotoğrafçı gelmesi ve bütün sınıfların topluca fotoğraf çektirmesi gelenekti. Herkesin albümünde sınıfça çekilmiş fotoğraflar mutlaka vardır. Okula fotoğrafçı gelince, öğrenciler öğretmenlerini ortaya alacak şekilde merdivenlere dizilirler ve ön sırdakiler çömelir veya oturur, arka sıradakiler ayakta durur vaziyette poz verir ve böylece herkes fotoğrafta çıkardı. Arada fotoğraf makinesi olan arkadaşlara rica edilir makinesini getirir okulda veya gezide fotoğraf çekilirdi. Müsamerelerde kılıktan kılığa sokulan öğrencilerin fotoğrafları da büyük bir önem arz ederdi…

Yetmişlerde ailelerin özel fotoğraflarının sergilendiği albümleri vardı. Çeşitli boyutlarda genellikle yatay olan, siyah karton yapraklar arasında ince pelür kâğıt bulunan zarif görünüşlü albümlerde siyah-beyaz fotoğrafla pek güzel duruverirdi. Kapakları kalın bazılarının üzerinde mühim bir fotoğrafı koymak için yer vardı, bazılarının üzeri bakır kaplama ve şekilliydi. İçinde çeşitli boyutlarda köşelerden kesikler bulunurdu ve buraya fotoğraf yerleştirilirdi. Zaman zaman, daha çok gurbette yaşayan yakınların geldiği vakitlerde bu albümler çıkarılıp bakılırdı! Geçmiş güzel günler yâd edilir, bir-iki damla ılık gözyaşı yanakları ıslatırdı!..

Sevgiyle kalın, Allah’a ısmarladık…

 

Yazarın Diğer Yazıları