
Tarihten notlar
Yunus Türkoğlu
Okurken, araştırırken ve incelerken kayda değer yazılar denk geliyor. Özellikle Asr-ı Saadet, Osmanlı tarihi ve edebiyat başta geliyor. Ve ilgimi çeken kıssalar, nükteler ve makaleleri zaman zaman sizlerle paylaşmak istiyorum. İlkyazımızla başlayalım… Buyurun:
İYİ PAŞAYA KÖTÜ LAKAP…
Damat Mehmet Paşa, Harem’de eğitimini aldı. Babası öküz nalbantıydı. Onu sevmeyenler babasının mesleğinden yola çıkarak ona “Öküz” lakabını takmışlardı. İsminin önüne konan bu lakapla anıldı. Önce vezir, ardından Mısır beylerbeyi oldu. Mısır’a gittiğinde ilk işi, halktan çeşitli adlar altında alınan vergileri kaldırmak oldu. Ayrıca vergi tahsil eden memurları, yolsuzluk yaptıkları için Mısır’dan sürdü. Halk rahat bir nefes aldı. Dört buçuk yıl iyi idare edilmiş bir valilik müddeti, onun saraydaki itibarını arttırdı. İstanbul’a döndüğünde Sultan’ın kızı Gevherhan Hatun ile evlendi. Devletin belli kademelerinde mühim vazifeler üstlendi. En nihayet Halep Beylerbeyiliğine tayin oldu. Bu vazifesi esnasında hastalandı. Bir buçuk sene hastalıkla boğuştuktan sonra, 1621’de vefat etti. Kabri Halep’te kendi yaptırdığı Şeyh Ebubekir Zaviyesi yakınındadır….
Sadrazamlığı esnasında, bir seferde bir köyün civarında konaklamışlardı. Köylünün hayvanları da orada otluyordu. Mehmet Paşa’nın yanına bir öküz sokuldu. Bu vaziyeti gören paşalar gülmeye başladı, İçlerinden biri dayanamayıp;
“- Paşam öküzle neler konuştunuz? Size ne söyledi? diye latife yaptı. Mehmet Paşa sorulan bu iğneli suale şu cevabı verdi:
“-Evet, öküzle biraz konuştuk. Bana; “Sen bizlerdensin ama bu eşeklerin içinde ne işin var anlamadım.” dedi.
KIVRAK ZEKALI HAŞMET
Divan şairi Haşmet on sekizinci asrın başlarında İstanbul’da dünyaya geldi. Asıl adı Mehmed’dir. İlk tahsilini müderris olan babasından aldıktan sonra medreseye devam etti. Arpça ve Farsça öğrendi. Koca Ragıp Paşa çocukken tanıdığı Haşmet’i himayesine aldı ve yetiştirdi. Nükte ve hazırcevaplığıyla kısa sürede tanındı. Fakat meşhur olması hayatına menfi tesir etti. Zira devlet ricaliyle birlikte birçok kişiye kullandığı sivri dili sebebiyle önce Bursa’ya daha sonra da Rodos’a sürgün edildi.
Şair Haşmet, 1769’da Rodos’ta vefat etti. Kabri Rodos’tadır.
Koca Ragıp Paşa; bir yaz günü öğlen vakti Üsküdar’a gitmiş, havanın hararetinden aşırı derece susamıştı. O sırada orada oynayan çocuklara seslenerek;
“-Çocuklar! Kimin evi yakınsa bana bir bardak su getirsin.” dedi. Haşmet, hemen gidip toprak bir kap içinde turşu suyu getirdi. Ragıp Paşa bu hale pek memnun olmuş ve turşu suyunu kana kana içmişti. Sonra çocuğa teşekkür etmek için;
“-Yavrum, ben su istemiştim, sen turşu suyu getirdin. Çok düşüncelisin, teşekkür ederim.” dedi. Haşmet;
“-Rica ederim bey amca! Annem turşu küpüne fare düştüğünden bu yana gelene geçene soğuk turşu suyu ikram ediyor.”
Ragıp Paşa fena halde öfkelenerek oturduğu yerden fırlayıp elindeki çanağı yere çarptı. Bu defa Haşmet;
“-Eyvah, kedinin yal çanağını kırdınız. Annem bunun hesabını bana fena soracak….” diyerek ağlamaya başladı. Ragıp Paşa biraz dikkat edince çocuğun bunları muziplik olsun diye yaptığını anladı. Ondaki kıvrak zekayı ve hazırcevap yeteneğini fark etti. Haşmet’i yanına almaya karar verdi. Onun elinden tuttu, okuttu, yetiştirdi. Meşhur şair Haşmet’in yetişmesi böyle başladı.
(Şanlı Tarihimizden Seçme Nükteler- A. Mesud HIDIR)