Yunus Türkoğlu

Karlıdır bizim dağlar

Yunus Türkoğlu

Van coğrafyasındaki dağlar, hayatımızın vazgeçilmez öneme haiz unsurlarındandır. Dağların destansı öyküleri vardır. “Dağlar zamandan azadedir” der büyükler… Bu azadelik; sur’a üfürülüp dağlar serap oluncaya kadardır. Dağlar, oldum olası insanoğlunun ilgisini çekmiştir. İlimiz Van’ın etrafındaki karlı dağlarda bizim ilgimizi ziyadesiyle çekmiştir. 

Van’a güz geldi, rüzgârlar sert esmeye başladı ve artık kış geliyorum diyor. Kış, hoş gelsin, sefalar getirsin. Ey rüzgârlar öyle sert esip durmayın. Duyduk işte kış geliyor. Siz söylemeden Erek Dağı söyledi onu bize. “Dağlar ağardı kardan!” Baksana dağların tepesi beyaza büründü. Sen bilir misin ne der o karlar? Kar yağacak yer gök bembeyaz olacaktır. Rabbim bilir karın kalkması mayıs mı, haziran mı der. Bizlerde üşüdük ve kalın giyindik, sobaları kurduk işte…

Dağları, tepeleri ovaları ve şehrin merkezini metrelerce kar tutacaktır. Bizim çocukluğumuzda kar bir düşünce kalkmak nedir bilmezdi. Dağların üzerinden bulut geçse davetçi kesilirler, sonrasında yağ babam yağ. Fırtınalar azdıkça azar, sabaha kadar karlar oradan oraya tozar durur. En sonunda sabah olunca dağların kuytularında rahata ererler. Dört bir yanı yığın yığın doldururlar…

Kışın geleceğini dağların kuşandığı kardan borandan anlardık. Kış boyunca Erek Dağı bizi karlı-dumanlı zirvelerden izlerdi. Dağları sevmeyi ondan öğrendik! Bazen lacivert, bazen gri, bazen kızıl, bazen de beyaz olurdu. Fakat bütün dağların karlar altında bembeyaz duruşu bir başka güzel olur. Dört mevsim onlarla güzel! 

Gece-gündüz yağan karların ardından, havalar soğuyacak, ırmaklar donacak, keven ve diğer bitkilerin gövdeleri karların altında kalacak. Issız kayaların aralarına kadar karlar dolacak. Bu eşsiz beyazlık dağların tepelerini bir zafer tacı gibi süsleyecek. Karların üzerinde alageyikler, dağ keçileri, tilkiler, kurtlar koşturup dans ederken, kuşlar yiyecek bir şeyler bulmak için uçuşacaklar. Islık çalarak esen soğuk rüzgârlar iliklerimize kadar işleyecek. İşte kış, işte karlı dağlar diyeceğiz. Bir yanda Erek Dağı, bir yanda Artos, bir yanda Süphan, ah bir yanda gözden ırak Tendürek duracak mağrur ve asil karlar içinde!..
Van çevresindeki bu dört dağ heybetli ve yamaçlarında çoban ateşleri vardı harlı. Şuşanis köyündeki evlerin bacaları dumanlı… Zirveler bulutlarla arkadaş. Kış olunca kervan geçmez, kuşlar uçmaz olur buralarda.

Kış geldi mi Van’ın dört tarafındaki dağlar uzaktan görünür, karlar ve sisler içinde. Ve bu dağlarda müthiş kar fırtınaları başlar. Fırtınalar-rüzgârlar vahşi sesler çıkararak aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya doğru esip dururken, bir canavar gibi uğultular çıkararak haykırıp durmaktadırlar. Göz gözü görecek gibi değildir.  Kayalar tedirgin ve dağlarda yer yerinden oynuyor sanki… 

Seyyid Fehim-i Arvasi Hazretleri, her yıl yaz aylarında Van’a gelir Şabaniye Mahallesi’ndeki camide halka vaaz eder, ilim-irfan ve edep öğretirdi. Vaazlarına devam edenler arasında Mustafa Efendi (Sofu Baba) de vardı! Sıcak bir yaz günü dersine gelen talebeleri imtihan etmek maksadıyla; ”-Birisi olsa da Erek Dağı’ndan bir tabak kar getirse karlı bir su içseydik” diye buyurur. Sofu Mustafa sessizce bu işe talip olur! Bin bir zorlukla kısa bir zaman zarfında dağa gidip istenilen karı alıp getirir. Hocasının hoşuna giden bu hareketinden sonra ismini sorar ve dua eder! O sırada Mustafa efendi’de bir haller görülür, ağlamaya başlar. Bunun neticesinde gönlü muhabbetle dolar. Ve bu hadiseden sonra hocası Van’da olduğu müddetçe yanından hiç ayrılmaz!..

Yazın sıcağında dağlardan getirilen karın üzerine, pekmez, vişne veya mor dut şurubu döküp yemesini de büyüklerimizden öğrenmiştik…   

Dağlar biri birine bakışırken karlar yağsın, hiç durmamacasına bir metre belki de bir buçuk-iki metre! 
Dağlar neylesin baharı yazı. Kış olsun, kar yağsın, boran olsun ve donduran soğuklar gelsin ki doruklarda rüzgârla fırtına saklambaç oynasın doyasıya!

Dağlara kar yağarken; karanlıklar çöksün geceye, karların nazlı nazlı süzülerek kayalara inişini usulca seyretsek…

Ey başı dumanlı-karlı dağlarım, sizler yazın güzelsiniz, kışın ise şirinsiniz şirin! Ey bizim dağlar, göğsü buzlu dağlar, zirvenizde rüzgârlar uğuldar

Dağlara kar yağsın hiç dinmemecesine, hiç erimemecesine. Yorgan olsun örtsün Van’ı ve dağları hiç ama hiç kalkmamacasına.

Rahmet-i İlahiyle yağmur yağsın, dolu yağsın, kar yağsın. Dağlar-taşlar beyaza bürünsün. Bereket tüm Yurdumuzu sarsın sarmalasın…

Yazarın Diğer Yazıları