Yaşar Adıyaman

İlkeler ve prensipler ile kentlerin varlığını oluşturmak

Yaşar Adıyaman

İnsan varlığını sorgulayabilmesi için akıl ve izana ihtiyaç duyar. Yani bir işin makul bir çerçevesi ve işleyişi vardır. Peki doğruyu söylemek akıl işi iken neden yanlışı söylemek insana daha kolay gelebiliyor. Çünkü aklını yeteri kadar kullanmadığı için. Demek ki yalan konuşmak bir nevi akılsızlık ilkesi ile bağdaştırıcı bir durumu var diyebiliriz. Bu gibi örnekleri çoğaltabiliriz, her ürününün sahtesini yapmak, doğru olanı söylememek, halkı aldatmak, kendisini aldatmak, yanlışa izan olan her ne var ise ona yönelmek ve bunun sonucunda kısır bir döngü oluşur. Bu vesile ile dalkavuk insanların varlığı artmaktadır. Dalkavuk demişken "çıkar ve yarar beklediği ya da kendisinden çıkar sağladığı kimselere, makamca, durumca büyüklere karşı saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse." şöyle bir açıklamasını da buraya yazalım.

Özelikle son zamanlarda kime nasıl güvenebileceğimizi de sorgular hale geldik. Arabanı tamire götür usta görünmeyen yeri yapmış gibi gösteriyor. Lokantaya gidiyorsun yemeğin içinde olmayan yağı vs birçok insan sağlığına zararlı maddeler içerebiliyor, markete git durum farklı değil çürük sebze meyveyi sana vermeye çalışıyor. Yani anlayacağınız hayatta ve her alanda uyanık olmamız gerekiyor. Peki toplum neden böyle bir paranoyaya maruz kalsın. Bu paranoya'ya karşı kentlerin önde gelen isimleri üzerine düşeni neden yapmıyorlar. Neden bu düzensizlik karşısında toplum yararına çalışmalar yapmıyorlar.

Akıllı ve bu aklı kullanan insan bu durum karşısında hayretler içinde kalıyor.

Bu durum haram kazanç ve bilinçsiz bir çevrede yetişen çocukların her türlü sağlıksız ortama ve sağlıksız akılsız ve vicdansız bir sürü halindeki toplumun değer yargılarından habersiz yetişiyor. Sonra taciz, tecavüz, katil, hırsız ve bağımlı bireyler ortaya çıkıyor. Bu bireylerin kendi yaşantımız ile ortaya çıktığının bilinmesi ve bu bilince doğru yol alabilmesinin yegane yolu aklını kullanmaktan geçmez mi?

Akılsız bir toplum kendini yok etmekle kalmayıp aynı zamanda geçmişini yok eder. Değer yargıları bir bütündür. Siz değerleri yok ederseniz, toplumun aklı selim yapısını oluşturan dinamiklerini yok etmiş olursunuz.

Peki toplum neden bu kadar bozuldu. Bu duruma geldi. Bunun tek nedeni değil ama en büyük nedeni tembellik, vurdumduymaz insanlar, dalkavuklar, bananeciler, bireysel menfaatciler, işgüzarlar, sahtekarlar, mafyavari düşüncesizler, kılık değiştirerek topluma yön vermeye çalışan bukalemunlar, etkisizlerin yetkili, yetkililerin etkisiz hale gelmesi, torpilli makamlılar, işini dürüst yapan insanları menfaatleri için görevden uzaklaştıranlar ve dahası nicesi olduğunu söyleyebilirim. Netice itibari ile bize dürüst bir toplum, dürüst bireyler ve ilkeler sonucu oluşur. Evela kendimizden başlamamız lazım.

İlkeler ve prensipler sonucu kentlerin varlığını oluşturmak için önce insan kendisinden başlamalıdır. İşini en iyi şekilde yaparak topluma örnek olmalıdır. Van özeline bakıyorsunuz her gün geriye giden bir durum söz konusu. Halbuki Van kadim bir şehirdir. Ekonomisi ile, kültürü ile sanatı ile Turizm alanında çok önemli gelişmeleri zamanında yapmış ve başarmış bir şehir iken. Bu gün bakıyoruz ki her yönüyle geriye gitmektedir. Herkes kendini baş olarak görmektedir. Hadsiz, hudutsuz, şahsiyetsiz kişilerin varlığı gün geçtikçe artmaktadır. Bağımlılık ve ahlaki olmayan bir çok vaka gün geçtikçe artmaktadır. Kentin ileri gelenleri maalesef bir çare üretmiyor veya üretemez hale getiriliyor.

Siyasal alanda nerdeyse politika üretilemez hale gelmiş, ekonomik olarak diplerde geziyoruz. Turizm desen yok olmuş. Halbuki Turizmde Van bir cennet bahçesi olduğunu malumu hepimiz biliyoruz. Uçak seferleri yok denecek kadar az, sanat kültür bir kaç kişinin çabası dışında nerede ise bitmiş durumda, Van genç nüfusunun nerede ise yüzde doksanı gurbet ellerde inşaat ve ağır sanayi işlerinde çalışmak zorunda ve her yıl yüzlerce Vanlı genç kardeşlerimiz canları ile bu bedeli ödemek zorunda kalıyorlar. Hala bir çözüm yok, aklı selim bir düşünce yapısı yok, öyle olmuş ki körler sağırlar birbirini ağırlar durumuna gelmiş bir toplumdan bahsediyoruz.

Acilen Van kent konseyi ve bileşenlerinden oluşan STK ve kurumlar ve her birey üzerine düşeni yapmaya başlamalıdır. Yoksa hep birlikte yok olup gideceğiz. Üzerine vazife olmayan kişiler tarafından Van kenti gelişi güzel dizayn edilmesine izin verilmemelidir.

Van'da yapılması gereken o kadar çalışma varken birileri üzerine vazife olmayan Van’ın en etkili yüz ismi diye alan açması ve bu alanda hiç işi olmayanların bu işe soyunması en hafif tabiri ile hadsizlik değil de nedir. Böyle bir görev ve sorumluluk üstleniyor iseniz bir araştırma yapın, insanların  durumuna bakın, alan araştırması yapın. Bunu yapacağınıza şöyle birşey yapsaydınız daha makul olurdu. "Van'da alanında yetkili olup başarısız olan yüz isim" alanı açsaydınız daha iyi olurdu. En azından bu insanlar kendilerine çeki düzen verirdi. Bu söylemler işini düzgün yapan insanlara değil tabii ki, ama herkes kendisine pay biçecek şekilde sorumlu davranmalıdır.

Kentlerin dinamikleri sorumluluk sahibi insanlar ne kadar artar ise o kadar sağlam olur.

 

Yazarın Diğer Yazıları