Ümran Öztürk

Hevsel Bahçeleri

Ümran Öztürk

Diyarbakır'a gidip de surlara çıkmadıysanız, surlardan Hevsel Bahçelerini seyretmediyseniz, bu eşsiz güzellik karşısında demli bir bardak çayı yudumlamadıysanız Diyarbakır'a gittim demeyin. 

 

Diyarbakır'a yolunuz düşerse Mezopotamya topraklarının ayaklarınızın altına serdiği bu eşsiz güzelliği görmeden, cennet bahçeleri olarak anılan 80 bin yıllık bir geçmişe dayanan Dicle Nehri'nin kıyısında asırlardır verimliliği ve görüntüsü ile kendine düşler bahçesi dedirten Hevsel Bahçelerini ve Fırat Nehri ile buluşmak üzere süzülen Dicle Nehri'ni izlemeden dönmeyin.

 

Bu eşsiz manzarayı en iyi şekilde izleme noktalarından biri de dış kale üzerinde bulunan 82 burçtan biri olan Güneş Tapınağı'nın üzerindeki Keçi Burcudur.

 

Müthiş bir atmosferi ve manzarası olan keçi burcuna çıktığınızda Diyarbakır'ın en güzel manzaralarını izliyor olursunuz ve bunun sıradan bir burç olmadığına tanıklık edersiniz. Dicle'nin salınarak akışını Hevsel bahçelerini kuş cıvıltıları arasında nefesinizi tutarak izlersiniz.

Dicle ile Hevsel'in birlikte var olduğu, birbirleri için yaratıldığı söylenir. Nazlı akan Dicle burada yaşam kaynağı olduğu kadar şiirlere, türkülere, ağıtlara da konu olmuştur.

 

Serin bir esinti size Kırklar Dağı türküsü ve Suzan Suzi'nin hikayesini fısıldar. Bir anda Dicle'nin kıyısında ya da üzerine abanmış tarihi On Gözlü Köprünün üzerinde bulursunuz kendinizi.

 

Mezopotamya'nın incisi Dicle Nehri'nin hayat verdiği 33 medeniyetin kültürel değerlerini taşıyan Diyarbakır'ın çok kültürlü bir kent olarak hala yerini koruduğunu rehberinizin anlattıklarıyla daha iyi kavrarsınız. Birçok olumsuzluğa rağmen yaşamı her halükarda coşkuyla yaşayan Diyarbakır'ın, Surları ve Hevsel Bahçeleri ile yerli ve yabancı ziyaretçilerin gözdesi olmaya devam ettiğini görürsünüz.

 

Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan ve Diyarbakır'ın simgesi niteliğinde olan bu tarihsel hazinenin, Çin Seddi'nden sonra dünyadaki en eski sur olduğunu öğrenirken zamanda yolculuk yapmış olma duygusunu yaşarsınız. Bu alanla ilgili hiçbir bilginiz yoksa  5 bin 700 metre uzunluğu ve 12 metre yüksekliğinde olan tarihi surların en uzun sur olduğunu öğrendiğinizde belki şaşkınlığınız daha da artacaktır. Ancak 16 kalesi ve 5 çıkış kapısı olan, siyah bazalt surların kentin en ilgi çekici yeri olduğunu bizzat göreceksiniz.

 

Diyarbakır Kalesi'nin burçlarında farklı uygarlıklara ve milletlere ait, farklı dillerde pek çok kitabe yer aldığını, ayrıca burçların büyüklüğü ve yüksekliği bakımından dünyada birinci sırayı aldığını öğrendiğinizde bu kentin tarihi ve kültürüyle bir kez daha gurur duyacaksınız.

Hevsel Bahçelerinin Evliya Çelebi, Şemsedin Sami, Mehmed Uzun ve Yaşar Kemal gibi birçok edebiyatçının eserlerine konu olduğunu belki bu geziniz esnasında öğreneceksiniz. Tarımın anavatanı Mezopotamya'nın en eski tahıl ambarı olarak anıldığını, tarımsal değerinin dışında, kültürel ve tarihi miras olarak eşsiz bir yere sahip olduğunu yerinde göreceksiniz.

 

 Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Kalesi ile nehir vadisi arasından yer alan Hevsel Bahçeleri'nin 30'dan fazla uygarlık ve kültürlerin izlerini taşıdığına bizzat şahit olacaksınız.

 

Bir bahçe olarak varlığını sürdürmekte olan, Özgün işlevini binlerce yıldır koruyan ve 700 hektarlık alanı kapsayan Hevsel Bahçeleri'nin 2015 yılında oy birliğiyle UNESCO ''Dünya Kültür Mirası'' listesine girmeyi başarmış olması sizi gururlandıracak.

 

Hangi mevsimde giderseniz gidin sizi etkilemeye devam edecek. Zira Dicle nehrinden beslenen Hevsel Bahçeleri ilkbaharda ayrı, sonbaharda ayrı görsel şölen sunuyor izleyenlerine. Köprü etrafında kavak ve selvi ağaçlarının altına sıralanan çay bahçeleri dinlenmeniz, serinlemeniz ve manzaraya karşı kuş sesleri eşliğinde demli bir çay içmeniz için sizi ağırlamaya hazır durumdalar. Sonbaharda renklerin en canlı göründüğü sarı, kahverengi ve yeşilin her tonunun hakim olduğu bu eşsiz manzara sizi rüyalar alemine götürecek. Her türlü meyve, sebze ve tahıl ürünleri yetişen bu bahçede dünyaca ünlü kurabiye lezzetinde Diyarbakır karpuzunu tattığınızda iriliğini güvercin gübresine borçlu olduğu öğreneceksiniz.

 

Bunun yanı sıra Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin de en büyük kuş cennetine şahit olacaksınız. 180'den fazla kuş türünün yaşadığı bu bölgede; susamuru, tilki, sansar, sincap ve kirpi gibi birçok memelinin de barınağı durumunda olduğunu öğrendiğinizde fotoğrafçılığa da meraklıysanız zamanınızın büyük bir kısmını fotoğraf çekerek geçireceksiniz. Ancak bir kadının boynunu süsleyen değerli taşlarla bezeli bir altın gerdanlık anlatabilir surların ve bağların kıymetini.

 

Hem seyahat hem kültür içerikli bir gezi için 80 bin yıllık bir kentsel değere, kültürel ve ekonomik yönden köklü bir üretim biçimine sahip bu topraklar yani doğa ile tarihin buluştuğu yer olan  "Surlar ve Hevsel Bahçeleri" rotanızı çevireceğiniz yerlerden biridir. Geri döndüğünüzde bu gezi tatlı bir anıdan öte bir ışık huzmesi olarak kalbinizde yer edecek.

Yazarın Diğer Yazıları