Ümran Öztürk

Bir otobüs yolculuğu, zamanın durduğu ve aynı anda hızla aktığı bir mekândır.

Ümran Öztürk

Yolculuk, ruhumuzu ve düşüncelerimizi derinlemesine keşfetmemize olanak tanıyan bir deneyimdir. Bir yaz sabahı, sırt çantamı alarak otogara doğru yürüdüğümde güneş henüz doğmamış, ufukta turuncu ve pembe tonlarında bir şafak belirmişti. Bu, günün ilk ışıkları altında başlayan tatlı bir telaşın habercisi gibiydi.

Otobüs, sessizce perona yanaştı. Motorunun hafif uğultusu içimde minik, tatlı bir heyecan dalgası uyandırdı. Bavullarını yerleştiren yolcular, derin bir iç çekişle koltuklarına yerleşti. Ben de pencere kenarından aldığım koltuğuma oturdum. Otobüs hareket ettiğinde, şehir yavaş yavaş geride kalmaya başladı. Sokak lambalarının ışıkları gözden kaybolurken, yerini doğanın huzurlu karanlığına bıraktı.

Pencerenin dışında hızla geçen manzara, düşüncelerimin akışıyla paralel ilerliyordu. Dağlar, ovalar, tarlalar... Her biri bir hikâye anlatıyordu. Bir köyden geçerken, çocukların sabahın erken saatinde okula gitmek için sokağa çıktıklarını gördüm. Yol kenarındaki yaşlı bir çiftçi, tarlasına doğru ağır adımlarla ilerleyişini, yokuş yukarı tırmanan traktörün homurtulu sesini, köpek havlamaları… Otobüs yaşam alanlarının dışına çıkıp hızlandığında manzara birbiri üzerine kaydedilmiş fotoğraf kareleri gibi görünüyordu. Bu küçük sahneler, hayatın her bir anında ne kadar farklı yaşanabileceğini gösteriyordu.

Yan koltukta oturan yaşlı adam, yorgun gözlerle pencereden dışarı bakıyordu. Elinde sıkıca tuttuğu küçük bir valiz, hayatının önemli bir parçasını taşır gibiydi. Az ileride, genç bir çift sessizce fısıldaşıyor, ellerini birbirine kenetlemişlerdi. İkisi de bir maceranın başında olmanın heyecanını taşıyordu.

Otobüsün arka sıralarında, iş toplantısından döndüğünü düşündüğüm bir kadın, dizüstü bilgisayarında bir şeyler yazıyor, zamanın değerini bilen bir ciddiyetle çalışıyordu. Çaprazımda, üniversite öğrencisi olduğunu tahmin ettiğim bir genç, ders notlarını gözden geçiriyor, kulaklıklarından dışarı sızan müzikle hafifçe başını sallıyordu.

Her biri kendi hikâyesine dalmış, yolculuğun sessiz ritmine uyum sağlamıştı. Herkesin yüzünde farklı ifadeler, gözlerinde farklı hayaller vardı. Bu otobüsün içinde toplanan hayatlar, kısa bir süreliğine de olsa, ortak bir yolculukta birleşmişti.

Otobüs bir mola yerine vardığında durdu ve yolcular teker teker aşağıya indi. Taze kahve kokusu ve simitlerin davetkâr aroması etrafa yayılmıştı. Uğultulu sesleri geride bırakarak birkaç dakika için dışarı çıktım. Sabahın serinliğini derin bir nefesle içime çekerken, yaşamımızdaki durağanlığa nefes getirecek molaların ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha fark ettim. Kısa bir mola bile, uzun bir yolculukta ruhu dinlendiren bir an olabiliyordu. Bu anlar, bize devam edecek gücü ve huzuru yeniden kazandırıyordu.

Yolculuk devam ederken, güneş yükselmiş ve doğanın renklerini ortaya çıkarmıştı. Rüzgârla dalgalanan buğday tarlaları, yolda uzayıp giden ağaçlar ve mavi gökyüzü... Her şey bir uyum içindeydi. Zaman zaman gözlerimi kapatıp, otobüsün ritmik sallantısında dalıp gitmek, zihnimi dinlendirdi.

 Düşüncelerim, otobüsün tekerlekleri gibi dönüp durdu. Hayatın karmaşası içinde, bu yolculuk bir duraklama, bir içsel yolculuktu.

Sonunda varış noktasına yaklaştığımızda, şehir silueti ufukta belirmeye başladı. Otobüs yavaşladıkça, yeniden şehir hayatının karmaşasına geri dönmenin kaçınılmaz olduğunu hissettim. Devasa binalar, çarpık kentleşme, trafik gürültüsü ve hızla akan bir yaşam... İnsanların acelesi, telaşı ve çeşitli hikayeleriyle dolu sokaklar...

Yolculuğun sessizliği ve huzuru, artık geride kalmıştı. Ancak, bu yolculuğun bana verdiği huzurun bir parçasını da yanımda taşıyordum.

Gözlerimle şehrin her anını yakalamaya çalışırken, içimdeki huzur duygusunun kaybolmasını istemiyordum. Her yolculuk benim için önemli bir dönüm noktasıydı. Zira bu şehir de, bana yeni hikâyeler, deneyimler ve fırsatlar sunacaktı.

Otobüsün ardında bıraktığı sessizlik ve yolculuğun verdiği dinginlik, içimdeki huzurun hatırası olarak uzun bir süre kalacaktı.

Yazarın Diğer Yazıları