Ümit Kayaçelebi

Eski banka sokağı ve Cumalı amca

Ümit Kayaçelebi

İnsan doğduğu çocukluğunu geçirdiği, gençliğini yaşadığı ve elinin işe aşa ulaştığı ne o şehri ne o mahalleyi ne de mahalleliyi ne de sokağı istese de istemese de unutamıyor.

Hal böyleyleyken ben de zaman zaman zaman tüneline dalarak gerilere giderek o eski günleri o eski insanları anmadan edemiyorum.

Eski Ziraat Banka Sokak adını zamanında Ziraat Bankasının burada kurulduğundan ve yıllarca hizmetin burada verilmesinden almış.

Düşünün senelerce bu sokağa o zamanın çalışanları esnafı tüccarı ve de tekaütleri hep bu sokaktan gelip geçmişler ve paranın merkezi olmuş bu sokak.

Gel gör zaman içinde Ziraat Bankası başka bir yere nakledilince o zamanki Belediye tarafından sokağımızın adı Eski Ziraat banka sokak olmuş.

Sokağa girdiğiniz zaman yürürken sol tarafınızda birbirine bitişik tamamen duvar duvara yan yana dizilmiş sekiz tane 2 katlı ve bir de tek katlı kerpiçten yapılmış ev görürdünüz.

Bu sıranın en başında duran diğer iki katlı binalardan en az bir metre kadar daha yüksek olan Ziraat Bankasının binasıydı. Adeta tespihin imamesi gibi yüksekliği ile ben onlardan daha farklıyım diyen bir binaydı eski ziraat bankasının olduğu bina.

Şimdi şöyle söyleyeyim bazen yaz ayları olduğunda bizler sessiz usul usul bina sahiplerinin fark etmeden damdan dama sürünerek gider ve banka binasının olduğu yerden Emek sinemasının (yazlık) sinemanın perdesini görebilirdik az da olsa.

Perdenin üstten üçte birlik bölümünü uzaktan olsa da seyretmek bize çocuk aklı ve ruhuyla ayrı bir keyif verirdi.

Burada demek istediğim şu ki daha yeni betonarme binalar inşa edilmediği için o mesafeden emek sinemasının bulunduğu yeri görebiliyorduk. Önümüzdeki tek engel zamanın kavak ağaçları idi o kadar.

İlginçtir çoğu insan da bilmez ve farkına varmamıştır lakin Van da hiçbir cadde ve sokakta 9 tane yan yana aralıksız Çin Seddi gibi duran birbirine yapışık 9 ev hiçbir yer de yoktu ve bu görüntü sadece Eski Ziraat Banka sokağına mahsustu.

Bu da bu sokağın ayrı bir farklılığı idi o zamanlar.

Her mahalle ve sokak gibi biz de candan gönülden birbirine bağlı sokak sakinleri idik. Sokağını süpüren, den döğen, erişte keserken, çeyiz düzerken birbirine yardım eden annelerin bacıların yaşadığı bir sokaktı sokağımız.

Ev yapmak için sokakta çamur yapılıp kerpiç kesilen, kış aylarında ton ton odunların döküldüğü ve baltacıların gelip kırdığı bir sokaktı sokağımız.

Sevginin saygının ziyade olduğu herkesin arifane toplantılarda buluştuğu dar da zor da kader arkadaşlığı yapan gönül insanların bir arada yaşadığı sokaktı sokağımız.

Acıyı kederi sevinci neşeyi paylaşan gönlü bol insanların bir arada sarmaşık gibi birbirlerine dolandığı sokaktı sokağımız.

Bu güzel günler bu mutluluklar ne yazık ki 80’li yıllara doğru gelindiğinde tükenmeye başladı. Vana civardan gelen insanlar artmaya başladı bu sefer de insanlar da batıya gitme özentisi de başlayınca sokağımızdaki insanlar yavaş yavaş terki diyar etmeye başladılar.

Önce yerler satılmadı ama her giden gittiği mekânını kiraya vermeye başladı. Sokağın asli sakinleri gidince yeni gelenlerle muhabbette eskisi gibi olmadı.

Ve derken öyle bir zaman geldi ki bazı mal mülk sahipleri de yerlerini satınca bu kez yeni mal sahipleri yaptıkları yeni mekânlarda ticarete başladılar.

Bu sefer sevgili sokak komşularımızın yerini esnaflar almaya başladı. Artık sokağımızın yarısını esnaflar teşkil etmeye başladı. Kahve, Lokanta, Tenekeci, demirci, derken biz ister istemez onlarla komşuluk etmeye başladık.

Esnaflarla şimdiki tabiriyle kanka olduk ister istemez artık Van göç almaya başlamıştı bir kere.

 Artık Lokantadan yemek alıyorduk, demircide kırılan sandalyemizi tamir ediyorduk, bisikletçi de bisikletimiz onarılıyordu.  Her ne olursa olsun onlarla da çok kısa zamanda bir aile gibiydik.

İşte bu arada sokağımızdaki bazı esnafları da zikretmeden geçmeyeyim;

Ulus Lokantası, Vadim Lokantası Mehmet Bak ve Bakir Candar, Bakkal Fevzi Sunar, Bakkal Yılmaz Bingöl amca, Kahveci Gevaşlı Kasım, Marangoz Şehmus ve yazımıza bahse konu ettiğimiz Cumali amca.

Cumali amca dediğimiz Cumali Akbaş. O da diğer esnaf ve sanatkâr amcalardan biriydi. Çok iyi hatırlarım kendi halinde mütevazı işinde gücünde mahalle ve sokak sakinlerinin değer verdiği bir marangoz amcamızdı.

Benim yazılarımı takip eden okuyan ve resim göndererek yayınlanmasını isteyen binlerce takipçim var. Allah hepsinden razı olsun. Ben onları hiç kırmam şiirlerimde yer veririm, resimlerini yayınlarım Çünkü ben onlarla varım.

Onlardan biri de Zeki Akbaş kardeşim babasının bir resmini yollayarak yayınlanmasını istedi.

Ben de tek resim atarak değil de onu bir eski banka sokağı yazımda hem resmini yayınlayarak hem de kendisini ba+hse konu ederek yayınlayacağıma söz vermiştim.

Biraz geç de olsa bu gün hem Cumali amcayı anmak hem de o eski günleri bir daha yaşamak adına bu yazıyı kaleme almak nasip oldu.

Yazımı noktalarken eski ziraat banka sokağında yaşayıp konan göçen aramızda olmayan herkesi ve Cumali amcamızı da bu vesileyle rahmetle anıyorum.

Hey gidi günler hey demeden de edemiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları