Ümit Kayaçelebi

Erzincan efsaneleri

Ümit Kayaçelebi

ERZİNCAN ADINI NEREDEN ALDIĞI

 “Can” eki ile sona eren birçok yerleşme vardır. Tercan Mercan, Zencan, Delican v.s. örnekler verilebilir. Bunlar gibi batılıların Euphrates dedikleri Fırat’ın yukarı havzasındaki Karasu’nun hemen kuzeyinde, düzlük bir alana kurulmuş olan Erzincan, “can” eki ile ortaya çıkmış isimdir. Urartulardan günümüze, ovanın çeşitli yerlerinde iskâna açılan Erzincan’ın bölge adı Ekeleatz/Acilisene’dir. Şehir-kale adı ise Erez’dir. İlkçağ ve ortaçağdaki yazılış şekilleri Yeriza, Yerzinka, Arsenga’dır. Ermeniler ise bölgeyi kendi aksanlarına uygun olarak Eğeğatz diye söylemişlerdir.(Konukçu,2001)

 “Erez, Arzinga, Eriza, Aziris gibi kısmen yakın söyleyişlerin temelinde yöresel bir tanrının ya da tanrısal bir da ima yollu bir göndermenin olabileceği de düşünülebilir. Arziya’dan Arzinga ya da Erzinga biçimine geçişin basit bir ifade farklılaşması olduğu anlaşılır olmakla birlikte, Arzingan’dan Aziris’e geçiş, aynı kenti “Arzi” ve “Azir” gibi farklı iki kök isimle anmanın izahı biraz sorunludur. Erzincan adı esas olarak Arzi-Arziya-Arzinga(n)-Erzinga(n) biçiminde bugünkü “Erzincan’a kadar ulaşmıştır.”(Şahin,2014)

BELKIS

 “Bu son ziyaretimde Erzincan kasabasını 1600 evde 9 bin kadar nüfuslu buldum. Cihan Harbi’nden evvel 6000 evde 22 bin nüfus varmış. Vilayetin nüfusu da 65.000 tahmin olunuyor. Halbuki Cihan Harbi’nden önce 135.000 imiş.

Erzincan hakkında halktan şunları dinledim:

 “Selçukîler zamanında Erzincan’ın adı Belkıs imiş. Tavaifi mülûktan Melik Salih buranın hükümdarı imiş. Şiilik buraları istilâ ediyor diye Belh’de Harzem şahının şeyhülislamı bulunan Mevlâna’nın babasını davet etmiş. Halk Van Gölü sahilindeki Ahlat’a kadar istikbale gitmişler. İstikbalde Erzurum halkı dahi bulunmuş.

Mevlâna’nın babası, Belkıs şehrini görünce şöyle demiş: “Erzen cani men amed” Türkçesi “Burası benim canıma lâyık geldi!” Halk da teberruken (uğur sayarak) Belkıs şehrine Erzincan demişler. Melik Salih de Mevlâna’nın babasını Erzincan’da reisü’l-ulema nasbetmiş (atamış). Burada ilk Mevlevi tekkesini de bu zat yapmış.

Mevlâna babasıyla Erzincan’a geldiği zaman bir yaşında imiş. Altı yaşına girdiği zaman Selçuklu devleti Padişahı onu Konya’ya yanına aldırmış. Artı sonraları da Konya Mevlevîlerinin merkezi ve Selçukîler de Mevlevî olmuşlar.”(Karabekir,2001)

 Kaynak:  Dr. Öğr. Üyesi Ruhi Kara

Yazarın Diğer Yazıları