Ümit Kayaçelebi

Bitlis'in Yetiştirdiği Önemli Şahsiyetler

Ümit Kayaçelebi

1 - Mevlana Abdurrahim-i Bitlisi

Hakkında Şerefname’nin dışında başka bir kaynakta açıklama bulunamamıştır. Kendileri Bitlislidir. Hangi tarihler arasında yaşadığı bilinmemektedir. Metali (Mantık) kitabına son derece güzel bir açıklama yazmıştır. Ayrıca gerek mantık ve gerekse meani (Arap edebiyatının bir kolu) konularında eserler yazmıştır. Yazdığı mantık kitapları, İslam Alimleri arasında meşhurdur.

2 - Mevlana Muhammed Berkal’i

Hakkında fazla bir malumat bulunamamıştır. Hangi tarihler arasında yaşadığı kesin bilinmemekle beraber, Şerefname’nin Yazarı Şeref Han döneminde ve Bitlis’te yaşadığı bilinmektedir. Çünkü, Hubaysi (mantık) ve Hindi kitaplarını Emir Şeref adına yazmıştır. Ancak Bitlis’te yaşadığı bilinmektedir. Kendileri fazilet sahibi bir kişi olup, fıkıh, hadis ve mantık bilimleri dalında yetişmiştir.

3 - Mehmed Bini Ali Bin El Hüseyin-ül Hilati

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1276 yılında vefat eylemiştir. Türk Dünyası'nın en büyük hukukçularındandır. Kavid-üş-şer ve Zevabid-ül asıl vel’l-füru adlı eseri bulunmaktadır. Bir süre Kahire’de kadılık yaptığı söylenmektedir.

4 - Fahrettin Ahlati

Bitlis’te yaşamış bir Astronomdur. 1260 yılında İlhanlı Devleti'nin kurucusu Hülagi Han’ın, İran’ın Mera şehrinde (Van hududunun yanında) yaptırdığı rasathanede diğer Türk alimleri ile beraber çalışmıştır. Bu rasathanenin en büyük özellikleri, 12 burcu göstermiş olması, güneşin doğumundan batışına kadar geçen süre zarfında, pencerelerinden giren ışıklara göre saatin tespit edilmesidir.

5 - İbrahim Bini Abdullah-ül Hilati

1242 yılında Bitlis’te doğmuş, 1322 yılının Kasım ayında 80 yaşında iken vefat etmiştir. Hayatının çoğu İran ve Mısır’da geçmiştir. Lacivert renk boyayı bulmakla ün kazanmıştır. Tıp ve kimya sahalarında marifetleri bulunup, bu ilimlerin önde gelenlerindendir.

6 - Şeyh Tahir-i Gürgi

Halk arasında ve bazı kaynaklarda Şeyh Tahir-i Gürci - Şeyh Tahir-i Kürdi olarak bilinen bu zatın gerçek ismi; Şeyh Ebu Tahir-i Gürgi’dir. Hangi tarihler arasında yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak; üzerinde bulunan Taş Sandukanın mimari yapısının Ahlat’taki sanduka mezar mimarisinde bulunması nedeniyle bu zatın Akkoyunlu, Karakoyunlu veya Altınordu Devleti zamanında yaşadığı tahmin edilmektedir. Ayrıca yanında; bazı kaynaklarda talebesi olduğu rivayet edilen Mevlana Hüsamettin-i Ali-ül Bitlisi’nin mezarının bulunması, bu zatın Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezıt dönemlerin de yaşadığı tahmin edilmektedir.

7 - Mevlana Hüsameddin-i Ali-ül Bitlisi

İdrisi-i Bitlisi’nin babasıdır. Kaynaklar İdris-i Bitlisi’yi anlatırken; “Kamil Mevlana Hüsameddin Oğlu İdris-i Bitlisi” diye bahsetmektedirler. Hangi tarihte doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. 1495 yılında Bitlis’te vefat etmiştir. Mezarı, Zeydan Mahallesi, Kureyşi Camisi arkasındaki türbededir. Bu türbenin içine girildiğinde sağ tarafta Taş Sanduka da Şeyh Tahir-i Gürgi, sol tarafta ise tek parça halinde yere yatık biçimde mermerden yapılmış Mevlana Hüsameddin’in mezarları bulunmaktadır. Şeyh Tahir-i Gürgi’nin, İdris’in dedesi ve Mevlana Hüsameddin-i Ali-ul Bitlisi’nin ise babası olduğu bazı kaynaklarda belirtilmektedir. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın hizmetinde bulunmuş, bu devletin başşehri olan Diyarbakır da Uzun Hasan’ın sarayında divan katipliği yapmıştır. Daha sonra Akkoyunlu Devletinin Başşehri Diyarbakır'dan Tebriz’e taşınınca bu zat da Tebriz’e gitmiştir. Orada bir süre Molla Caminin sohbetlerine katılmış ve 1495 yılında vefat etmiştir. Bitlis Emirlerinden Abdal Han, bu zat için Zeydan Mahallesi'nde yukarıda zikredilen türbeyi yapmıştır. Mevlana Hüsameddin, alim ve fazilet sahibi bir kimse olup, daha çok Mutasavvıf olarak ün salmıştır. Çok iyi Arapça bilen bu zat, tasavvuf ve tefsir konularında bazı eserler yazmıştır. Tefsirle ilgili olarak Arapça İşaret-ül Menzili’l-Küttab isimli 2 ciltlik bir tefsiri bulunmaktadır. Bu eser Edirne de Sultan Selim Kütüphanesindedir. Şeyh Abdurezak El-Kaşâni’nin İstilahât-ı Sufiyye isimli kitabını şerh eylemiştir. Bu eserin bir nüshası, Manisa Muradiye kütüphanesindedir. Ayrıca Tebrizli Şeyh Mahmud-i Şebistari’nin Gülşen-i Râz isimli Farsça esere de şerh yazmıştır. Bu eserin bir nüshası Üsküdar’da Selimiye Kütüphanesindedir.

8 - Mevlana İdris-i Bitlisi

Mevlana Hüsameddin Ali-ül Bitlisi’nin oğlu, Ebul Fadl Mehmet Efendi'nin babasıdır. Bitlis’te doğmuştur. Bundan dolayı kendisine “İdris-i Bitlisi” veya “Bitlisli İdris” denir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, 1452 - 1457 tarihleri arasında doğduğu tahmin edilmektedir.

Esas ismi İdris’tir. Tam künyesi; Mevlana Hakimeddin İdris Mevlana Hüsameddin Ali-ül Bitlisi’dir. Kendileri Mevlana - Hakimeddin lakaplarıyla anılmış, bazı kaynaklarda ise Kemaleddin lakabı kullanılmıştır. Babası gibi bir süre Akkoyunlu Devleti'ne hizmet etmiştir. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın vefatı üzerine Oğlu Yakup Bey, 1478 tarihinde hükümdar olarak Akkoyunlu tahtına oturmuştur. Bu tarihten hemen sonra Mevlana İdris, Yakup Bey'in sarayına divan katibi olarak girmiştir. Yakup Bey'le beraber yanında Azerbaycan’dan Erran’a kadar bir seyahat yapmış ve “Risâle-i Hazâniyye” isimli eserini yazmıştır. Bu eser, bu seyahatle ilgilidir. Mevlana İdris, Akkoyunlu sarayında hükümdar çocuklarına lalalık yapmıştır. Bu durumdan dolayı Hoca Saadettin, İdris-i Bitlisi’yi “Kutlu Müderris” olarak övmüştür. Osmanlı Sultanı II. Bayezid 1485 yılında Memluklulara karşı büyük bir başarı elde etmişti. Bu başarısından dolayı Akkoyunlu Hükümdarı Yakup Bey, II. Bayezid’e bir tebrik-name göndermiş ve İdris-i Bitlisi’nin kaleme almasını istemiştir. Mevlana İdris yazdığı bu tebrik-namede her türlü edebi ve diplomatik hüneri göstermiştir. Bu olaydan sonra İdris-i Bitlisi, hem Yakup Beyin ve hem de II. Bayezid’in sevgi ve büyük teveccühlerini kazanmıştır. Daha önce yazdığı tebrik-nameden etkilenen II. Bayezid, Mevlana İdris-i sarayına davet etmişti. Şah İsmail’in bu hareketlerinden hoşlanmayan İdris, daha önce aldığı davete icap ederek İstanbul’a, II. Bayezid’in yanına gitmeye karar vermiştir. Tebriz’den ayrılıp Osmanlı sarayına gelen İdris’i, Sultan II. Bayezid çok güzel bir şekilde saygı ve hürmetle karşılamıştır. Kendilerini sarayına almış, hediyeler vererek maaş bağlamıştır. Yavuz Dönemi, İdris-i Bitlisi’nin en çok rağbet gördüğü dönemdir. İdris-i Bitlisi bu dönemde Osmanlı siyasetinde aktif bir rol üstlenmiştir. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim ile beraber Şah İsmail’e karşı Çaldıran Savaşına katılmış, hatta savaştan sonra Tebriz’de bir süre daha kalarak halkı Osmanlı yönetimine bağlamaya çalışmıştır. Tebriz’deki Ulu Cami'de halka vaiz ve nasihatlerde bulunmuş, Tebriz’de kurulan karakol ve gözlemci kuvvetlere komutanlık yapmıştır. Çaldıran Savaşı'ndan sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerinin Osmanlı yönetimine geçmesi için görevlendirilmiştir. İdris’in buradaki başarılardan dolayı Yavuz Sultan Selim, Bitlisli İdris’i mükafatlandırmıştır. Kendilerine bir ferman göndererek, Diyarbakır bölgesini kendisine vermiş, ayrıca 1516 yılında Yavuz tarafından ihdas edilen ve merkezi Diyarbakır olan Arap Kazaskerliği rütbesiyle İdris-i ödüllendirmiştir. Böylece Bitlisli İdris, Osmanlı'nın en büyük rütbesi olan Kazaskerlik rütbesi ile taltif edilmiştir. Bununla Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun yönetimi İdris-i Bitlis-i’ye verilmiştir.

İdris-i Bitlisi bu işlerle de yetinmeyerek, Yavuz Sultan Selim’in Memlûklular'e karşı verdiği siyasette de başarılar elde etmiştir. Öncelikle Musul ve Urfa’nın Memlûklular'dan alınarak Osmanlı topraklarına katılmasını sağlamıştır. Daha sonra Yavuz Sultan Selim’in Suriye ve Mısır seferlerine katılarak 1516 ve 1517 yıllarındaki Ridaniye ve Mercidabık Savaşlarına Sultan ile beraber katılmıştır. Mısır’ın fethinden sonra bu ülkenin nasıl idare edileceği hususunda görüşlerini Yavuz’a anlatmış ve Yavuz tarafından takdirle karşılanmıştır. Nitekim Mısır’ın idare edilmesinde İdris’in görüşleri temel alınmıştır. İdris-i Bitlisi, yirmi yıldan fazla bir süre Osmanlı Devleti'ne hizmet etmiştir. Mevlana İdris-i Bitlisi, ömrünün son yıllarını İstanbul’da ilmi çalışmalara ve eser yazmaya ayırmıştır. 18 Kasım 1520 yılında İstanbul’da, Yavuz Sultan Selim’in vefatından kısa bir süre sonra hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bütün kaynaklar ölüm yerinin İstanbul olduğunda birleşmiş, ancak ölüm tarihi hakkında farklı tarihler ileri sürmüşlerdir. Mevlana İdris-i Bitlisi’nin 65 - 70 yıl yaşadığı sanılmaktadır. İdris-i Bitlisi’nin mezarı, bugünkü Eyüp semtinde kendi adıyla anılan “İdris Köşkü” ve İdris Çeşmesi” denilen yerde muhterem hanımları Zeynep Hatun tarafından vakfederek yaptırdığı mescidin bahçesindedir.

Kaynak: Bitlis İl Kültür Turizm Müdürlüğü

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları