Ümit Kayaçelebi

Bir Van Masalı (2)

Ümit Kayaçelebi

‘Ne bu günü ne yarını

Ben hep dünü yaşıyorum’

Şair çok güzel söylemiş. Bu söze katılmamak elde değil. Artık umudumuzu kestik tüm güzellikler yok olmuş vefa firarda hatır gönül iflas etmiş.

Sen gel de dünü özleme dünü anma.

Ne varsa hep gerilerde kaldı.

İşte ben de o yüzden geçmişe özlem duyarak bu zamanları kayıp zamanlar o zamanları var sayarak hep o zamanlar diyorum.

O zamanlar;

Evlerimiz hep başlı başına müstakil idi ve yan yana dizili evlerde yaşıyorduk. Kapıdan çıktığımız zaman eyyamı baharda leylak kokuları burnumuza çarpardı toprak sokağımızda Van pişikleri salına salına dolanırlardı. Pişiksiz ev göremezdiniz. Komşunun pişiği yolunu kaybetse siz bilir ve tanırdınız. Bırakın insanları tanımayı pişikleri bile iyi tanırdık.

Pişikleri devlet değil biz korurduk. Pişiklere evde arta kalan ne olsa verir karınlarını doyururduk.

Pişikler de hanenin bir nüfusu addedilir öyle itina ile korunurdu. Kimine <Boncuk> kimine <Maviş> kimine <Pamuk> ismini takardık. Annelerimiz onların bazen boyunlarına mavi boncuk takarlardı. Hayata veda ettikleri zaman günlerce evi hüzün sarardı.

Kendimizde toktuk pişiklerimizde toktu öyle arsız hırsızlık da bilmezlerdi. Onların ayrı tabakları vardı hep o tabağa bir şeyler bırakırdık tabaklarda olanlarla karınlarını doyururlardı.

Eviimizde kış günleri gelir böyle sobanın arkasında bir lopun üzerine yuvarlanır böyle mırıl mırıl yatarlardı. O nefes alıp vermeler adeta bir resital gibi gelirdi kulağımıza.

O zamanlar;

Tandır evimiz vardı bizim ve çoğu evinde bizim gibi tandır evleri vardı. Tandır evi dediğiniz ne ki?

Uyduruk bir baraka içinde ya bir ya iki bölme olur ortada da bir tandır. Beri yanda da işte bahçeden ağaçların kesilen kuru dallarının yani çalı çırpının istaif edildiği iptidai bir yer.

Tavanında dumanı alıp çekip götürsün diye bir baca üstü de yağmur almasın diye kapalı olurdu.

Hoş her zaman tandır evinde ekmek de yapılmazdı. Arada bir yapılır kilerde bir seleye bırakılır ve üstü örtülerek özellikle sabah kahvaltılarında yenilirdi yapılan ekmek ve çörekler.

Bizim hem şimdi ki haçortta ve eski ipek yolunda buğday tarlalarımız vardı. Bunlarla kendimiz ilgilenmezdik zaten babamda dedemde öğretmendiler. İcara verirdik hasat zamanı gider öküz arabası ile bize düşen buğdayları telislere doldurarak evimize getirirdik. Bilahare bunları un yapmak için değirmene götürmek icap ederdi haliyle. O zaman Allah rahmet etsin bizim kapı komşumuz Elo Dayı alır öküz arabası ile Akköprüdeki bir değirmene götürür buğdayları öğüterek un olduktan sonra bize getirirdi. O zamanın en ideal nakliyelerinden biri de öküz arabaları idi.

Biz unları mutfakta tekneye bırakırdık.

Her ne kadar biz çarşıdan somun taptapa açık ekmek alsak da. Canımız çekince tandır evinde tandır ekmeği yapmaya yönelirdik. O tandır evinden çıkan ekmek kokuları insanı bir hoş ederdi ki onu burada resimlemek keşke kabil olsaydı.

Büyükannem Bahriye Hanım ekmek yapma işini beceremezdi. Bu yüzden bizim evin kevenisi vardı.

Keveni dediğimiz ekmek yapan ekmek yapmayı çok iyi beceren özellikle biraz da yaşlı kadınlar. Onlar bu işi belirli bir ücret karşılığı yaparlardı. Birçok ev de keveniler tutulurdu ve bunlar evin bir ferdi gibi telakki edilirlerdi.

Kevenilere ekmek yaptıkları gün bahşişleri veriler ekmek verilir bağ ve bahçeden bazı şeyler verilirdi gönülleri hoş olsun diye.

Ayrıca Bayram günlerinde ramazan ayında da izzeti ikramda bulunulur yiyecek giyecek takdim edilirdi. Ve onlar hor görülmez bilhassa hoş tutulurlardı.

Ekmek yapmadan bir gün evvel keveni hanım gelir evdeki gelinle beraber hamuru tutar beklemeye bırakırlardı. Daha sonra ekmek yapılacağı zaman keveni tandırın başına geçer evin gelini de ona yardım ederdi ki en zor işte tandır safhasıydı.

O gün lavaşlar yapılır, taptapalar pişirilir çöçeler çıkarılar hepsi selelere bırakılır. Üstü örtülürdü ki kurumasın taze kalsın diye.

O gün biz tandır evinin kenarında aç kediler gibi dolaşırdık amma velâkin ancak tandıra düşen yanan kütlerden başkası da nasibimiz olmazdı.

Mesele vermek değil kimse yemeden evvel yemek bereketini kaçırır diye ekmeğe sofraya gelmeden evvel el sürülmezdi.

Ben de yazımı yıllarca bizim keveniliğimiz yapan Güllü Nene ( GÜLLÜ KARAEL) in aziz anısına ifhafen bir şiirle noktalamak istiyorum.

KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ (21)

Güllü Nenenin aziz hatırasına ithaftır

.Ayhan Önem her halayda çeker başı

Davulcu Tosun usta Hüseyinde gardaşı

Turan Akköprünün de derya plaktı uğraşı

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Güngör, Selahattin ve Turan Töre

Selam olsun Haşmet Sırrı Akşenere

Hasret kaldık dost Ziya Özalpere

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Konyaya yerleşti bizim mahkûm Kemal

Van-Diyarbakır nakliyatta Hayrettin Ünsal

Hiç bizi arayıp sormaz Yetkin Ural

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Kasım Akyüz de göçtü dar-ı bekaya

Selbi Çolak bacı da varıp gitti Urfaya

Nedim Demiroğlu da postu serdi Konyaya

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Sabahattin Akdemire hep kosto dediler

Mehmet Çarıkçıya da Fargo Memet dediler

Mehmet Işığa da Mınco Memet dediler

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Zekai Dağtekin amcaya da çok selam

Murat Tuncerle çoktandır etmedik kelam

Doğan Özpınarla da görüşmedik vesselam

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Yücel Edremit’te ahrete uğurlandı

Mustafa Eliçin de Antalya ya takıldı

Hakkı Yakupoğlu da hatıralar da kaldı

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Salih ve Mustafa Güngörü de analım

Fuat ve Şahap Durgunu da unutmayalım

Edip ve Nezir Erözmeni de hatırlayalım,

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Vırvır Elonun oğulları Muhyettin ve Nurettin

Mevlüt ve Mustafa Korkmaz Bartın

Deli Arif, Deli Galip ve Deli Necmettin

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Çifte Aslan denilen belalı bir kişi

Kabadayı Zafer de devirirdi üçü, beşi

Leşgo Salihin hep hır gürdü işi

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Kalaycı Kadir Usta ve Osman Gemici

Semaver yapmakta İbrahim usta birinci

Yılmaz Çarıkçı da her yarışta birinci

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Van Fırınını kurdu Polat Yörükoğlu

Nuh Palası yaptı Hacı Nuhi Polatoğlu

Yeni Sinemayı açtı Enver Dilaveroğlu

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Azmi Atak inanın ustasıydı sazın

Yakışıklılık da eşi yoktu Okan Durmazın

Çok eseri kaldı geride Mustafa Çohazın

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Nurettin, Kemal ve Hayri Bilici

Gurur duyduğumuz Celalettin Tüfekçi

Çok mübarek bir zattı Hamit Ekinci

Kimler geldi kimler geçti bak hele

.

**

Defçi Zeko Defçi İzzet hala dillerde

Selahattin Gardaşta yaşıyor gönüllerde

Ali Paşamız da kaldı yaban ellerde

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Hayrettin, Cihan ve Cavit Ünsal

Ehat, Şinasi ve Yetkin Ural

Tevfik, Refik ve Şefik Kaval

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Sabahattin, Burhanettin ve Suphi Türkoğlu

Adalet Partisi Milletvekili Fuat Türkoğlu

Eline saz ver çalsın Esat Türkoğlu

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Doktor İzzettin Munganı hep hatırlarız

Remzi Ve Şahin Coşkunu da hiç unutmayız

Nevzat ve İnci Türközünü de hep anarız

Kimler geldi kimler geçti bak hele

**

Ezelden hayranım ben şu şehrivana

Dostlar sakın gitmekten bahsetmeyin bana

Bu şiirim de Güllü Nenenin aziz anısına

Kimler geldi kimler geçti bak hele

 

Yorumlar 1
insanlar 31 Temmuz 2024 13:13

VAN söylendiğinde , vanın yerlisi olan insanın kalbinde önce bir heyecan oluşur.göz bebekleri büyür , sonra derin bir nefes alır ve yüreğinden kocaman bir parça kopar gider....yerlisi olmayan , vana sonradan gelen van söylendiğinde öylece bakar ve geçer.

Yazarın Diğer Yazıları