Ümit Kayaçelebi

Atatürk Lisesinden gelip geçenler (3)

Ümit Kayaçelebi

1948 yılında kurulan Atatürk lisesinden kimler gelmiş kimler geçmiş derken biz ağırlıklı olarak okulda olduğumuz ve bizatihi gördüğümüz öğretmen ve öğrencileri ifade etmeye çalışıyoruz.

Bizden önce görmediğimiz ve bizden sonra mutlaka çok renkli simalar da mutlaka vardır.

Rahmetli Nazif Bayram oğlu ile yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

NAZİF BAYRAMOĞLU,

Yılsonu gelmiş ve Rahmetli Nazif Bayramoğlu hocamız da son yazılıyı yapıyor. Benim de yazılı sözlüde ortalamam biraz zayıf mutlaka en az beş almam lazım ki ikmale kalmayayım. İkmale kalırsam bir yaz bana zehir olacak herkes gezip dolanırken ben Tabiat Dersine çalışacağım!

Bu nedenle mutlaka son yazılı da bi beş koparmam lazım. Şimdi ikmale kalmak sözü kalktı yerine borçlu geçme veya beklemeye kaldım sözü kullanılıyor.

Ve yazılı olma günü geldi hocamız sorularını sordu ve haydi yazın cevapları derken bizde başladık cevaplamaya. Sorulardan biri aradan 60 sene geçti hala hafızamda. Zehirli yılanlarla zehirsiz yılanlar arasındaki fark nedir?

Bu soruyla diğer soruların cevabını da yazıp kâğıdımı verdim. Nazif Hoca cevap kâğıtlarını aldı topladı ve gelecek derste kaç aldığınızı söyleyeceğim dedi.

Ben kendimden emindim mutlaka en az beşlik yazdım diyordum! Derken gelecek ders programı geldi çattı ve hoca teker teker kâğıtları okuyarak kimin ne aldığını duyurdu. Sıra bana gelince Ümit Kayaçelebi 4 !

Birden şok oldum. Hocam dedim ben en az beşlik yazmıştım. Dört alırsam ikmale kalıyorum.

Nazif Hoca bana dönerek aynen şimdiki gibi hatırlıyorum:

- Çocuğum sen doğru yazmışsın da ama yılanlarla alakalı soruyu yanlış yazmışsın

Zehirli yılanlarla zehirsiz yılanları birbirine karıştırdığın için notun o yüzden düştü.Al dedi kağıdını oku bak görürsün. Hakikaten kâğıda baktığımda yanlış yazdığımı ben de gördüm. Diyecek bir şey yoktu. Yılanların kuyruklarının şeklini pulların yılanların başlarını ters çevir etmiştim ne yazık.

Kadere razı olan ben o yılanların yüzünden bir yaz boyu Eylül ayındaki ikmale kadar tabiat dersine çalıştım ve Eylül de dersi geçtim. Ama o yıl yaz tatili bana zehir olmuştu.

İşte bu da bize bir anı olarak kaldı.

MUSTAFA YILDIZBAŞ;

Evet bu okuldan mezun olup da daha sonra kendi alanın da ilerleme kaydedip zirveye tırmanan ve ali makamlara varıp orada isminden bahsedilen bu okulun mezunları da var.

İşte onlardan biri de Milli Eğitim camiasında uzun yıllar öğretmenlik yapmış müdürlük yapmış ve Van Milli Eğitim Müdürlüğünde üst düzeyde yöneticilik yapmış ve eğitim camiasında haklı olarak takdir edilmiş biri de Mustafa Yıldızbaş’tır.

Kendisini yıllarca Vanın sosyal hayatının içerisinde her alan da gördük. Yani tabiri caizse hayata sarmaşık gibi sarılmış insanlar olur ya işte onlardan biride muhterem Mustafa hocamızdır.

Sadece onu öğretmen olarak görmedik daha Van da stadın olmadığı yazın zımpara gibi sert ve kavi olan, kışın bazen bataklık gibi karlı buzlu o eski toprak sahada top koşturanlardan biri olarak da tanıyoruz onu.

Başarılı bir spor hayatı olmuş futbolu bıraktıktan sonra da yine futbolun içinde kalmıştır.

Van da şahsına münhasır insanlardan biri olarak tanınmış ve sevgi saygı da kusur edilmeyen insanlarımızdan hemşerilerimizden biridir sevgili Mustafa Yıldızbaş.

Kendisi ile görüşmek nasip olmadı onunla görüşmemizi müteakip hayatının bilenmeyenlerini de bir zaman sonra size sunacağım inşallah.

DAVUT KILIÇLI

Eski Dava vekili, Tapu Müdürü ve Van’ın tanınmış insanlarından rahmetli Mehmet Kılıçlı’nın oğludur. Aynı zamanda bizim eski Ziraat Banka Sokağımızın sakinlerinden biridir rahmetli Davut Kılıçlı.

Mahalle arkadaşım, sokak arkadaşım, sinema da, sahada, her yerde her şeyimizi paylaştığımız bir dosttu.

İkimizde Galatasaraylı idik ben ayrıca Vefa ile Beykoz’a sempati duyarken o da Galatasaraya ilaveten Bursaspor sempatizanıydı.

Tommiks, Teksas,  Red Kit Kinova daha sonra cep foto roman hey dergisi, ses dergisi gibi dergileri alır okuyup birbirimizle takas ederdik.

Mahalle takımında beraber oynardık. Onun her zaman bir topu vardı ve çoğu zaman onunla sokak arasında maç yapardık. Hiç birbirimize rakip olmazdık hep aynı tarafta top koştururduk.

O daha sonra öğretmen oldu ben memur oldum çocukluk ve gençlik yıllarındaki beraberliğimiz bir daha olmadı daha sonra şehirden ayrıldı başka bir yere gitti ve ne yazık ki bir gün acı haber geldi çocukluk gençlik arkadaşım Davut Kılıçlı hakkın rahmetine kavuşmuştu.

Okulun renkli isimlerinden biri olmadı. Ben de olmadım dışarıda da çok popülatiresi yoktu ama benim nezdimde çok renkli bir arkadaşımdı o kadar.

Her ne olursa olsun meşhur olsun olmasın ben aklıma gelen bazı dostları burada anmadan geçmeyeceğim.

Not: Kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları