Ramazan Yıldırımçakar

Kelimelerin Aynasında Benliğin İzleri ve Yankıları

Ramazan Yıldırımçakar

"Üslubunuz kimliğinizdir." Bu cümle, sadece dudaklarımızdan dökülen kelimelerin değil, ruhumuzun fısıltısının da bir yansımasıdır. Her birimiz, varoluşun atlasına kendine özgü bir işaret koyarız; bu bazen bir su damlasının bıraktığı halka, bazen bir kuşun gökyüzüne çizdiği çizgi, bazen de işte bu satırlardaki gibi kelimelerin dokunuşudur. Üslubumuz, içsel manzaramızın dış dünyaya açılan penceresi, kalbimizin ritmidir.

Edebi bir bahçede dolaşırken, üslup her yazarın açtığı farklı bir çiçektir. Yunus Emre'nin "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz" dizeleri, kelimelerin kudretini ve üslubun dönüştürücü gücünü adeta bir ferman gibi ilan eder. Onun samimi ve coşkun üslubu, kelimeleri birer şifa kaynağına, birer savaş narasına, hatta zehri bala çeviren bir iksire dönüştürür. Mevlana'nın aşkın fısıltıları, kelimeleri semanın yedi katına yükselten birer merdivendir. Nazım Hikmet'in isyankar mısraları ise, prangaları kıran birer balyoz, karanlığa ışık tutan birer meşaledir. Her bir yazar, kelimeleri kendi ruhunun rengine boyar ve ortaya eşsiz bir üslup çıkarır.

Felsefenin derin sularına daldığımızda, üslup sadece bir ifade aracı olmaktan çıkar, düşüncenin ta kendisiyle bütünleşir. Platon'un diyaloglarındaki sorgulayıcı üslup, hakikate giden yolda atılan her adımı temsil eder. Nietzsche'nin aforizmalarındaki keskin ve provokatif dil, yerleşik düşüncelere indirilen birer yıldırımdır. Üslubumuz, zihinsel coğrafyamızın haritasını çizer;

Zihin işleyiş biçimimizi, düşüncelerimizin kıvrımlarını, mantığımızın rotasını ve inançlarımızın pusulasını gösterir.

Dini inancın kutsal atmosferinde, üslup ilahi kelamın yeryüzündeki yankısı, ruhun göğe uzanan duasıdır. Kuran'ın ayetlerindeki ahenk ve ritim, kalpleri titreten bir ilahi nağmedir. İncil'deki mesellerin sade ve etkileyici anlatımı, evrensel hakikatlerin tohumlarını serper. Upanişatlardaki hikmetli doku,Avestadaki irfani boyutun sunduğu imkanların bize geniş bir perspektiften dünyayı okumamıza alan açar.

Üslubumuz, inancımızın rengini, ibadetimizin sıcaklığını ve teslimiyetimizin derinliğini yansıtan kutsal bir emanettir.

Metaforlar ve imgeler, üslubun kanatlarıdır; düşüncelerimizi soyut düzlemlerden somut deneyimlere taşır. Bir şairin "yalnızlık bir deniz feneri" metaforu, ıssızlığın ortasında parlayan bir umut ışığını gözlerimizin önüne serer. Bir yazarın "zaman bir kum saati" imgesi, anların kıymetini ve hayatın geçiciliğini fısıldar. Üslubumuzdaki metaforlar ve imgeler, iç dünyamızın gizli bahçelerini aralar, duygularımızın renklerini ve düşüncelerimizin dokusunu gözler önüne serer.

Unutmamalıyız ki, en keskin dil bile, nazik bir üslupla bükülebilir. Cevabımızdaki asalet, sadece kendi ruhumuzu değil, karşımızdakinin de ruhunu terbiye etme potansiyeli taşır.

Netice itibarıyla, "üslubunuz kimliğinizdir" sözü, sadece kelimelerle kurduğumuz köprüleri değil, aynı zamanda ruhumuzun derinliklerinden yansıyan özgün titreşimleri de ifade eder. Her bir kelime, kalbimizin attığı bir ritim, zihnimizin çizdiği bir desendir. Üslubumuz, evrene sunduğumuz kişisel manifestomuz, varoluşumuzun eşsiz parmak izidir. Sonuç olarak, üslubumuz sadece kim olduğumuzun değil, kim olmak istediğimizin de bir yansımasıdır. Bireysel ve toplumsal varoluşumuzun her anında, seçtiğimiz kelimelerle, takındığımız tavırlarla, dünyaya sunduğumuz her ifadeyle kimliğimizi yeniden inşa ederiz. Ruhumuzun fısıltısını ve toplumun yankısını uyum içinde yaşatmak, varoluşumuzun en anlamlı sanatıdır. Öyleyse, kelimelerimizi bir kuyumcu titizliğiyle seçelim, çünkü üslubumuz, en hakiki benliğimizin aynasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları