Ramazan Yıldırımçakar

Bir Hafıza Mekânı Olarak Aşiret: Yeni Yüzyıla Eski Bir Hikmetle Bakmak

Ramazan Yıldırımçakar

Bir Hafıza Mekânı Olarak Aşiret: Yeni Yüzyıla Eski Bir Hikmetle Bakmak

Ramazan Yıldırımçakar

Zaman, kendine sessiz ama derin aktörler seçer. Devletin yürüyüşü hızlandıkça, bazen geride kalmış gibi görünen yapılar aslında köklerin taşıyıcısı olur. Van’da SETA’nın Kadim Aşiretler Federasyonu ile yaptığı görüşme, işte böyle bir hafızayı yeniden hatırlatma çağrısıdır. Bu, yalnızca bir temas değil; kadim bir sözün, bugün yeniden söylenmesidir.

Kadim Aşiretler Federasyonu’nun bir mensubu olarak ifade etmeliyim ki, bu buluşma geçmişle geleceğin, hafıza ile vizyonun aynı masada yer aldığı nadir anlardandır. Aşiret yapılarının marjinalleştirilmediği, bilakis itibarla yeniden konuşulduğu bu zemin, sosyolojik bir onarımdır.

Aşiret: Coğrafyanın Dilidir

Anadolu’nun doğusunda, özellikle Van, Hakkâri, Ağrı ve çevresinde, aşiret yapıları yalnızca sosyal gruplar değil; bu toprakların konuştuğu bir dildir. Adaletin yüzyıllar boyu sözle dağıtıldığı, merhametin kuşaktan kuşağa örfle taşındığı, dostluğun ve düşmanlığın hatırla denetlendiği bir düzendir bu. Aşiret, bir bölgenin yalnızca yönetim biçimi değil; aidiyet, dayanışma ve vakar anlayışının mayasıdır.

Devletin modernleşme yolculuğunda zaman zaman araya mesafeler girmiş olsa da bugün bu yapılarla kurulan yeni temas, sadece bir hatırlama değil; aynı zamanda bir yeniden inşa niyetidir.

Sosyal Barışta Aşiretin Rolü

Kadim Aşiretler Federasyonu ile yapılan görüşme, bir tür toplumsal mutabakat zemininin yoklanmasıdır. Çünkü bu yapılar, köyden kente, batıdan doğuya göç eden binlerce ailenin kimliğinde yer eden güçlü bağlardır. Aşiret liderleri hâlâ birçok yerde sözün hükmünü temsil eder; düğünlerde, taziyelerde, ihtilaflarda öncüdür. Onların görüşü, halkın suskun iradesidir.

Toplumsal barışın sürdürülebilirliği için aşiretlerin hem temsil hem rehberlik anlamında süreçlere dâhil edilmesi, yalnızca bir sosyolojik tercih değil; aynı zamanda kültürel bir zarurettir. Çünkü onlar, sorunların çözümünü yalnızca yasada değil, arada, gönülde, bellekte ararlar.

Devlet Aklıyla Halk Hafızasının Buluşması

SETA gibi düşünce kuruluşlarının bu yapılarla doğrudan temas kurması, devletin nabzı sadece merkezden değil, çevreden de tutmak istediğinin bir göstergesidir. Bu temaslar, güvenlik ya da denetim merkezli değil; istişare, temsil ve toplumsal dayanışma eksenli yürütüldüğünde anlam kazanır.

Van’da gerçekleşen görüşmenin önemi de burada yatmaktadır: Aşiretin geçmişe ait değil, geleceğe dair de söz hakkı olduğunun kabulü. Bu kabul, yeni yüzyılın barış dili ancak kök salmış değerlerle konuşabileceği fikrini güçlendiriyor.

Son Söz: Aşiret, İnatla Değil İtibarla Yaşar

Aşiret yapıları, günümüz dünyasında hâlâ yaşamasını yalnızca geleneklere değil, toplum içindeki itibarlarına borçludur. Onları yaşatan, geçmişe değil, halkın vicdanına duydukları sadakattir. Bu yüzden, onları sadece bir folklor öğesi gibi görmek değil; toplumsal barışta kurucu unsur olarak görmek gerekir.

Van’da atılan bu adım, yerel olanın yalnızca “yerel” olmadığını; bilakis evrensel bir insanlık hâli olan dayanışmanın, aidiyetin ve söze verilen kıymetin yeniden gündeme gelmesidir.

Yani bu görüşme, geçmişin temsilcileriyle geleceğin yollarını konuşmaktır. Ve bu konuşma, sessizliğin en saygın hâlidir.

Yorumlar 1
Mamoste 19 Mayıs 2025 14:22

Modern yönetim sistemlerinin bile zayıfladığı hatta çökmeye başladığı bir zamanda feodal yapıların birimlerinden biri olan aşiretten medet ummak hangi akla hizmet ediyor anlamak zor!

Yazarın Diğer Yazıları