Ömer Gündüz

Manevi programlanma üç aylar

Ömer Gündüz

Günümüz insanı hayatını ibadetlere göre değil, işine ve görevine göre programlamaktadır. Günlük hayat; öncelikli olarak okula, fabrikaya, büroya, markete, mağazaya, televizyona kısaca işe ve günlük meşguliyetlere endeksli olup, manevi görevler ve ibadetler çoğu zaman mesai aralarında, baştan savarcasına hızlı bir şekilde yerine getirilmektedir.

Asıl görevimiz, hayatın bir kısmında belirli kulluk görevlerini yerine getirmekle yetinmek değil, hayatın tamamını, manevi prensiplerle programlamaktır. Rahmet mevsimi olan Recep, Şaban ve Ramazan günleri, manevi programın zirveye ulaştığı günlerdir. Yılın altın fırsatı olan bu mevsim, mü’min kul tarafından en güzel şekilde değerlendirilir, diğer aylardan çok farklı, seviyeli, tatlı ve zevkli bir program yaşanır.

Bağışlanma ve sevap vesilesi bol, sayılı günler olan üç aylarda, bazı hususlarda programlanmak, dinin de aklın da icabıdır. Bunlardan biri ve birincisi Kur’an’la programlanmaktır. Bir Müslüman’ın elinden ve dilinden Allah’ın kitabının hiç düşmemesi gerekir. Çünkü O’nunla çok beraber olmak, vaktin en kıymetli şekilde değerlendirilmesi demektir. Her gün bir satır da olsa, mutlaka Kur’an okumaya gayret edelim. Kur’an’a elimizin değmediği bir gün olmasın. Her hafta veya iki haftada bir, bir sure ezberlemeye çalışalım. Dimağlarımız Kur’an’la temizlensin. Dipnotlarla zenginleştirilmiş bir meal çalışması veya derli toplu bir tefsir okumak da, Kur’an’ı anlamada ve hükümlerini hayata uygulamada yardımcı olacaktır.

İkinci programlanma oruçla olmalıdır. Ramazan’ı tazim için (hürmetine), oruca erken başlanmalıdır. Receb-i Şerifin birinci gününde oruç tutmak üç senelik, ikinci gününde oruç tutmak iki senelik ve yine üçüncü gününde oruçlu bulunmak bir senelik küçük günahlara kefaret olur. Bunlardan sonra her günü bir aylık küçük günahların af ve mağfiretine vesile olur (camiu-s sağir). Ayrıca Hz. Aişe (ra) annemiz de Peygamberimizin Ramazan dışında hiçbir ayda Şaban ayında tuttuğundan daha fazla oruç tutmadığını söyleyerek (Buhari), bu aylarda oruç tutmanın önemini vurgulamıştır.

Üçüncü programlanma namazlarımızla olmalıdır. Namazlarımızı zamanında ve cemaatle kılmaya özen göstermeliyiz. Kaza namazlarımız varsa, bu aylar telafisi için bulunmaz bir nimettir. Eğer yoksa da nafile namazlar kılmaya çalışalım. Özellikle Peygamberimizin hiç aksatmadığı Kuşluk, Evvabin ve Teheccüd namazlarını programımıza almaya gayret edelim.

Son olarak nefsimizi de yeniden programlayalım. Kulluğumuzu gözden geçirerek, eksik ve hatalarımızı düzeltebilmenin yollarını arayalım. Yani hesaba çekilmeden önce nefsimizi hesaba çekelim ve ona soralım: Kur’ansız gün geçirmeme gibi bir endişen, O’nu anlamaya çalışma arzun var mı? İlim meclislerinde bulunma gibi bir planın var mı? Ailenle, çocuklarınla haftada bir kere “Hadis-i Şerif” meclisi kurabiliyor musun? Zikir için ayırdığın özel bir zaman dilimi var mı? Manevi anlamda bir gece hayatın var mı? Gönülden Allah yoluna ayırdığın sürekli bir yardım programın var mı? Bu güne kadar İslam’ın yaşanmasına katkıda bulunacak bir hizmetin var mı?

İşte üç aylar, bu şekilde her sene insanların muhasebe yapmasına, gafletten uyanmasına, günahlarından arınmalarına, hayatlarının manevi programlanmasına vesile olur. Allah’ım Recep ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.

Selam ve dua…

Yazarın Diğer Yazıları