Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş

Kavşakta?

Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş

Taşyürek: 

“Atatürk’ü sevmek bile, soruşturuluyor.” yazmış. 

Atatürk’ün fikirlerini benimsemek soruşturuluyorsa ve bir bedel isteniyorsa: “Toprağa, medeniyete, bilime ve uygarlığa feda olsun.” derim.

Sözlerine, sevgisine ve gönüllerdeki yerine soruşturma açanlar, neyin bedeline “feda olsun” diyecekler. 
Atatürk ve bedeni, bir tabu veya kutsal değildir. 

“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."

Diyerek; Tarım, hayvancılık ve sanayiyi en büyük zenginlik  ve uygarlık olarak belirlemiş, kendisinden önce “toprak” ve “ülke” demiştir. 

Kıymetini bilmediğimiz, yazlık, villa, tatil köyleri ve oteller inşa ederek, madenler bulacağız diye madenden on kat pahalı canlı madenleri betona gömülmek  için kestiğimiz zeytin ağaçları ve yok ettiğiniz yeşil zeytin denizleri; şimdi hem pahalı oluşundan, hem yokluğundan, hem sağlığa olan yararlarının anlaşılmasından, hem doğayı katlettiğimizden ve hem de sustuğumuzdan dolayı, hak edenlerin yüzüne tükürmek ister gibi yüzümüze bakıyor. 

Betonlarımızda öleceğiz ve oralara gömecekler.

Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirleri ve hizmetleri  ise, kocaman bir ulusun yarınlarının tapu senetidir. 
Tıpkı,  uluslarına üstün hizmetlerde bulunan; her devlet adamı, bilim, sanat ve spor insan gibi. 
Elbette gönüllerdeki dereceleri, sevgileri ve vefalarının, farklılıkları olacaktır. 

Bakın, sosyal medyanın duygusal fenomeni, günümüzün çözülemeyen vefasız insanını ne güzel özetlemiş: 

Valla kediden huzuru,

Köpekten dostluğu öğrendik. 

İnsanları, hala çözemedik. 

Kahvenin kırkı çıktı, 

İnsanların cılkı.

Mesele yaşarken omuz vermek, 

Ölüyü taşımak zaten sünnet. 

Aynı ekmek, 

Aynı su, 

Aynı toprak.

Kimi adam oldu. 

Kimi de yavvvvvvşak. 

E nedelim, mutlu olamıyorsak bile, sağlıklı günler dileyelim. 

Yazarın Diğer Yazıları