Açtırdınız kutuyu, söylettiniz kötüyü…
Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş
— “Gelde, Orhan Olgun kardeşime hak verme?” Ve “Doğruya doğru, beleş başkanlar.” diye yazmış. Van’ımızın yerel gazetelerinden birisinin manşetteki haberini paylaşmış; iş insanı, eskimeyen dostum sevgili Hasan Perihanoğlu. Okuduktan sonra:
Van’ımızın ve Türkiye’mizin kanamayan (kanamıyor artık) ağır vakası.
Hiç olmazsa illerin bir çoğunda; kurumlar, siyasi partiler, STK’ları, üniversiteler ve aktivistler tarafından sorunlar büyümeden ve sorunları “Allah’ın kaderi” diye göstermeden çözmektedirler.
Gittikçe büyümüş gibi görünen, kentleşiyor zannettiğimiz ilimiz, maalesef çok ciddi yaralarla birlikte, çözümü gittikçe çözümsüzlüklerin okyanusuna dönüşen viraneler kenti olmaya başladı.
İki cümle yazanlar, yırt yapıştırıcılar 7 bin yıllık Van’dan ve tarihinden bahs ederken; Van’ın dünya medeniyetlerine başkentlik ve yolculuk merkezi olduğunu unutuyorlar, çünkü konuyu bilmediklerinden ezberledikleri sloganlarla yarışlara katılıyor, delege sayısı, merkez muhabbeti, kafa kol ilişkileri, iktidar veya muhalefet güçlerini kullanarak onlarca kent makamlarını işgal ediyorlar, açılışlar, düğünler, selfiler, reklamlar ve uzun menzilli yemek masalarıyla güç gösterisi yaparak, memleketi unutuyorlar. Van halkı da, böyle istiyor gibi gösteriyorlar, maalesef.
— Van’da; “Her taş, köşe taşı olmaz.” derler.
Çünkü, şimdiki Van halkının yüzde sekseninin, Vanımızın; memleket, medeniyet, kültür, sanat, spor, eğitim, gelişim, nezaket, zerafet ve geçmişinde kazandığı topraklarla, uygarlık savaşından haklı olarak haberi bile yoktur. Göç ettirilmişler, göç etmişler, yoklukla savaşırken iş imkanı yerine sadaka ve yardımları görünce öyle zannetmişler ve geçim savaşını bırakmış her şeyi devletten veya yardım sandıklarından beklemeye başlamışlar. Çocuk evlilikleriyle derme çatma evlerde onlarca işsiz kişi ile aileler oluşturmuşlar. Eğitimden, adaletten, saygıdan, sevgiden, ilgiden ve merhametten uzak büyümüş olanların çocukları büyüyünce, aynı makus talihi onların çocukları yaşamaya başlamışlar.
Terör olayları sonucunda bilinçli olarak göç merkezi seçilen ve göç kentlerinden ikincisi olan Van’da, şefkatsizlik ve adaletsizlik, legal ve illegal yeni kazanç kapıları sağlamaya başlamıştır. Doğu ve Güneydoğunun köyleri, ilçeleri ve illerinden Van’a göç edenler, geldikleri köylerini aynı mahalleye taşıdıklarından, halk köydeki muhtarlarını, kendilerine yol gösteren liderlerini veya ağa diye geçinen uyanıkları yeniden seçmeye ve onların kanaat liderliğine sığınarak, şefkatsiz devletin şefkatinden yararlanmak İçin devletle aralarında köprü kurmasını istemişlerdir. Ciddi sosyolojik çalkantılarla birlikte, suçluluk, iş, aş, ekmek, yaşam mücadelesi derken, kendilerini kurtarmak İçin seçtikleri eğitimsiz ve kara cahil cesur temsilcileri, siyasi partilerin ve STK temsilcilerinin kendi oy menfaatleri için ciddi şekilde markaj altına alınmaya ve değerli görünmeye başladıklarından, mahallelerini, köylülerini ve sorumluluklarını unutarak, havalara girmeye ve büyük kazançlar sağlamaya başlamışlardır. Feodalitenin en alt basamağından, özünde boş kravatla loş görünen sözde elitlerin olduğu, vali, kaymakam, belediye başkanı, vekiller ve zamanla hayal bile edemeyecekleri bakanların ortamlarında değerli olduklarını zannederek, delegeliğin, muhtarlığın ve köy liderliğinin keyfini yaşamaya başlamışlardır.
— Charles Garfield der ki: “Erişmek istedikleri bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan zevk almazlar.”
İşin özü sevgili Hasan kardeşim, Vanlı hemşerilerim ve Türkiye insanı dostlar: Çoğunluk hak etmediği yerlerde ve bilmediği makamlarda. Ehil olmadıkları gibi, liyakat ve maharet yerine; sadakat, iltifat ve saltanat peşinde günlerini gün etmeye, pasta sunumlarından yararlamaya, lüks araçlarla ve bürokratlarla basında, televizyonda ve sosyal medyada hava atmaya, “nasıl olsa hesap soran olmuyor” diyerek, kimliksizlikleriyle kimlik kazandıklarını zannederek, güzel Van’ımızın kimliğini karalamaktadırlar.
Bütün bu kötü ve olumsuz gidişata dur diyecek olan, bu kötü gidişatın kader veya coğrafya değil, devletin ildeki ve ilçelerdeki yöneticileri, üniversite ve fakülteleri, İl, İlçe Milli Eğitim ve Okul Müdürlükleri, Tarım ve Hayvancılık Birimleri, belediyeler, başkanları ve yöneticileri, iktidar veya muhalefet partilerinin temsilcileri, kamu ve halk yararına kurulmuş STK’ları (sendikalar, dernekler, odalar, vakıflar) , görsel ve yazılı medya aktörleri; halka karşı saygı, sevgi, şefkat ve adalet (bir ailede on kişi kamuda çalışırken, on kişilik bir ailede kamuda bir kişi yok) ile yaklaşacak olan devlet baba dediğimiz, adı üzerinde velilerin başkanı Vali, birliği ve barışı sağlayarak; İmparatorluklara, İpekyolu’na ve Medeniyetlere başkentlik yapmış, Van Gölü’nün Van şehrini, Van Kenti yaptırabilir ve yapabiliriz.
— Montaigne “Başarılı liderlerin ilk işi, insanların benimseyecekleri bir vizyon yaratmaktır.” der.
Van’da, yarınlar için eksizsiz olarak her şey var. İnsan gücü, coğrafyası, toprağı ve gelişmesi için uygarlığı yüzlerce mirasa sahiptir. Eksik olan, bulundukları makamları her ne sebeple olursa olsun, kendi babalarının çiftliği zannedenlere, “burası halkın ve devletin çiftliği olacak” diyecek, hak ve hukuktan ayrılmayacak, toplumu barıştıracak, enerjisiyle ateşleyerek harekete geçirecek bir lider.
İşte o lider, gözlemlediğim ve takip ettiğim kadarıyla, 11 Mayıs 2022 yılında 15 ay önce, askerlik yaptığım Tokat ilinden Van’a atandığında, geçmişteki verimli çalışmalarını, bundan sonra “Vanımızda kendisini bekleyen sorunları çözebilecek enerjiye, sezgilere ve birikime sahip” olduğunu, göreve başladığı gün kaleme aldığım; Van Valimiz Sayın Ozan Balcı.
Sayın valimize, iyi niyetli bir ricam olsun istiyorum. Danışmanlarınız ve üst yöneticilerinizin, Van’ımızın ve Van’da yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarını vatandaş temsilcilerinden masa toplantılarında değil; vatandaşı vatandaşın olduğu yerde kendisinden, eğitimli aktivistlerden ve gazetecilerden dinlemelerini sağlamalısınız. Kalkınmak ve biriken sorunları çözmek için, sadece uğraşmak ve yorulmak yetmiyor.
— Sun Tzu: “Eylem olmadı mı vizyon bir rüyadır, vizyon olmadan eylem ise zaman geçirmektir. Eyleme sahip olan bir vizyon, dünyayı değiştirebilir.
Paydaşlar ve ortaklar belirlenerek, kağıt üzerinde kalmayacak iletişim ve strateji uzmanlarının olduğu bir ekiple, acil eylem ve seferberlik planları yapılmalı, VİZYON anlaşılır ve ulaşılır bilimsel dil ile öngörülerin sunulmasıyla belirlenlenmeli, sorumluluğu da; yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde tecrübeli, çalışkan, başarılı, cesur, hesap verir, güvenebileceğiniz ve “yoruldum” demeyecek birine verebilmelisiniz.
Sevgiyle ve saygıyla selamlar.