Şahbettin Uluat

Van neden hatırlanır?

Şahbettin Uluat

İnsan unutur. İşittiklerini unutur, gördüklerini unutur, yaşadıklarını unutur. Belleği zayıf olduğu için unutur, önemsemediği için unutur, daha iyi olanlarıyla etkileşime girmiş olduğu için unutur.

İnsan aynı zamanda hatırlar da. Asla hatırlanmaz denilen şeyleri hatırlar.

Değer verdiği insanlarla yaşadıklarını hatırlar. Değer verdiği yerlerde ve zamanlarda yaşananları hatırlar.

İnsan çocukluğunda ve gençliğinde yaşadığı, ciddi şekilde ve olumlu ya da olumsuz anlamda etkilendiği şeyleri daha çok hatırlar. O yaşlarda daha meraklı olduğu için, o yaşlarda belleği daha temiz olduğu için hatırlar.

O unutulan ya da hatırlanan şeylerin arasında her zaman geçmiş yaşam deneyimlerinin gerçekleştiği çevreler de olur.

New York'un gökdelenlerinin arasında gezerken oradaki geniş caddelere, yüksek binalara, farklı insanlara bakarak her şeyi unutmuş olsa da, yatağına uzanıp kendisiyle baş başa kaldığında köyündeki tezek kokusu gelir burnuna, sarı öküzün boynundaki çıngırağın sesini, annesinin seslenmesini işitir.

O içinde yaşarken her gün yakındığı, beğenmediği memleketi buram buram burnunda tüter. Kavgalı olduğu kimseler de içinde olmak üzere herkesi özlemle hatırlar.

Batılı birine göre bizim insanımız, hele ki bizim doğulu insanımız daha çok yaşar bütün bunları. Bireyselleşmenin birbirinden ayırıp buz kalıplar içine aldığı batılı kimselerin aksine yabancı şehirde ya da ülkede olsa bile, teknoloji her şeyi hızla dönüştürüyor olsa bile bir Vanlı dünyanın neresinde olursa olsun memleketini hatırlar ve özler.

Onun yaşadığı zamanların Van'ı sıcak insan ilişkilerinin yoğun olduğu dönemlere geldiği için hatırlar.

Bayramlarda fikrini, zikrini, kökenini sorgulamadan bütün komşuları gezmiş olduğu için hatırlar.

Taziyelerde üç gün oturulduğu için, iyi günde, kötü günde uzak yakın insanlarla bir araya gelindiği için hatırlar.

Bahçelerde teneke semaverlerin yakıldığı, bahçeden komşu kadının çaya çağrıldığı, muhabbetin gözüne vurulduğu için hatırlar.

Tandır evlerinde hamurlar yapılırken, belli aralıklarla ekmek pişirilirken, küllenin ağzı temizlenip ğeçırdekle ekmek tandıra vurulduğu için hatırlar.

Uzun kış mevsimlerinin uzun gecelerinde damdan kar atıldığı için, damda karatanla, sekevül ile temizlik yapanların adımları hışır hışır aşağıdan duyulduğu için hatırlar.

Fidanlıkta, Edremit'te, İskele'de, Amik'de, Mollakasım'da Van Gölü'nün tuzlu, sodalı suyuna önce ürperip sonra daldığı için, o tuzlu, sodalı suyu genzinde hmiş olduğu için hatırlar.

Erkekse sokaklarında çember çevirdiği için, kızsa ip atladığı, çizgi oynadığı için hatırlar.

Husrevpaşa, Atatürk, Hacıbekir, İskele Yatılı Bölge okullarına, Atatürk Lisesi'ne, Ticaret Lisesi'ne, Erkek Sanat Enstitüsü ile Kız Sanat Enstitüsü'ne gitmiş olduğu için hatırlar.

Dadaş'ı, Kurban Hoca'yı, Nazif Dede'yi ve diğer pek çok saygıdeğer öğretmeni tanımış olduğu için hatırlar.

Çocuk haliyle İskele'ye denize yaya gitmişse eğer Askeri Hastane'nin orada bazen başka çocuklar tarafında yolu kesildiği, aynasına ve tarağına el konulduğu için hatırlar. Siloların önünde, tahta iskelede yüzmüş olduğu için, her gün denize girmekten saçları sapsarı olmuş balık gibi yüzen İskele çocuklarını görmüş olduğu için hatırlar. Deniz bayramında sudaki ördekleri yakalayanları, yağlı direkte kayanları görmüş olduğu için hatırlar.

Erek Dağı'ndan eşek sırtında getirilen karlarla yapılan dondurmaların tadı hala ağzında olduğu için hatırlar. Mevsiminde uşkun, mevsiminde yumuşan yediği için, şamamasını kokladığı için hatırlar.

Boş tarlalarında, arsalarında sık sık tamir edilmiş eski toplarla futbol oynamış olduğu için hatırlar.

Bahçelerde yapılan "yine yeşillendi iğde dalları" türküsü de söylenen düğünlere katılmış olduğu için hatırlar. 

Bostanlarından fışkıran doğal sebze ve meyvelerin, ille de o doğal domatesin tadı ağzında olduğu için hatırlar.

Çırpaçlardan karne ile su alıp bahçesini sulamış olduğu için hatırlar. Kenkanlara kuyu kazdırmış olduğu için hatırlar.

Mevsiminde toprağa küple peynir gömdüğü için, bahçede kazanda kavurma kaynatmış olduğu, cızlığının tadını unutmadığı için hatırlar.

Hediği, kavurgayı yakınındakilerle paylaştığı için hatırlar.

Kış günleri ayaklarını tandıra salladığı, masanın altına mangalla kürsü kurup yorganı battaniyeyi kucağına çekmiş olduğu için hatırlar.

Çok çok az bir kısmını bu yazıda ele aldığım nedenler dışında sayısız başka hemşerimiz de başka nedenlerle; bazen yalnız kendisinin bildiği kişiye özel nedenle hatırlar.

Her şeye rağmen unuttum diyeni de olur mu? Olur.

Öyle birine rastlarsanız eğer, bilin ki bir yıldız kaymıştır;  gerçekte o, kendisi unutulmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları