Prof. Dr. Ahmet Özer

KORKUNUN YARATTIĞI SUSKUNLUK SARMALINDAN TOPLUMSAL FELCE-1-

Prof. Dr. Ahmet Özer

Geçen gün bir arkadaşım, içinde bulunduğumuz sürecin tamamen korku üzerine inşaa edildiğini, bunun da herkesi derinden etkilediğini, adeta bir korku toplumunda yaşadığımızı ve bu konuda bir yazı kaleme almanın iyi olacağını yazdı bana. Bu yerinde ve haklı tespitten yola çıkarak aşağıdaki makaleyi yazdım, değerlendirmesini siz değerli okurlara bırakıyorum.

BASKI

Değerli dostlar, Olağandışı koşullarda, yönetimlerin baskısı sonucunda toplumlarda genellikle suskunluk sarmalı ile birlikte tercih çarpıtması ve toplumsal felç durumu meydana gelir. Bu üç kavramın herbirinin ne anlama geldiğine ve birbirleri ile olan ilişki ve çelişkilerine baktığımızda şunları görürüz ve bu üç anahtar kavramı çözümlediğimiz taktirde içinde bulunduğumuz toplumu ve durumu da çözümlemiş oluruz.

SUSKUNLUK SARMALI

Suskunluk sarmalı, fikirlerinizin toplumun genelinde kabul görmemesi ve baskı altında olması durumunda, onlardan vazgeçme pahasına susmaktır. Çünkü sıradan kişi içinde yaşadığı toplumdan dışlanmaktansa onunla uyum içinde yaşamaya meyleder. Eğer fikirleri içinde bulunduğu gruptan ya da toplumdan onay görmüyorsa, hatta bu fikirleri açıkladığı taktirde dışlanacağını, baskı göreceğini düşünüyorsa o zaman bir çeşit kişisel tedbir olarak susmayı tercih eder.

Böylece bir fikir sahibi olarak dışlanmaktansa kabuğuna çekilmeyi, susmayı tercih eder; bu durum o kişiyi zamanla genel geçer görüşe uyum göstermeye ve teslimiyetçiliğe kadar götürür. Artık haksızlıklara ses çıkarmaz onları görmezden gelmeye başlar, sonunda bu davranışı bir alışkanlığa dönüşür, alışkanlık da zaman içinde o kişinin bir nevi karakteri haline gelir. Suskunluk sarmalının yol açtığı, (korku ve baskıdan dolayı insanın kendisine yabancılaştığı) bu durum, aslında insani bir trajedidir.

TERCİH ÇARPITMASI

​Ancak iş burda kalmaz, bir müddet sonra kişi toplumsal onay alabilmek için giderek yaygın görüşün yanında saf tutmaya başlar. İşte burda ikinci anahtar kavram olan “tercih çarpıtması” devreye girer.

Tercih çarpıtması, görüşü ve/veya tercihi öyle olmadığı halde sırf bulunduğu ortamdan dışlanmamak ve giderek onlardan onay görmek ve hatta onlar gibi görünmek için asıl tercihini saklayıp, baskın tercih yanında yer alma, asıl görüşünün hilafına baskın görüşü dillendirme durumu ve davranışıdır. Bir çeşit “süreti haktan görünmek” veya takkiye yapmak da denebilir.

Bu bir parti, bir görüş, bir duruş için olduğu gibi bir liderin yanında sıkça gösterilen (dalkavukça) bir davranış ve söylem biçimi olarak da göze çarpar. Kişi burada ilkelerden ziyade konjonktüre göre tavır alır; böylece suskunluk sarmalı gidrek tercih çarpıtmasını oluşturur.

TOPLUMSAL FELÇ DIRUMU

Suskunluk sarmalı ile tercih çarpıtmasının fonksiyonel etkileşimi sonucunda toplumsal felç durumu meydana gelir. Diğer bir deyişle, bu nevi kişilerin çoğalarak toplumu sarması durumunda, toplum hareket edemez, kıpırdayamaz, refleks gösteremez hale gelir..

​Şöyle ki; insanın bacağı felçli olduğunda nasıl ki hareket edemezse, felçli hale gelmiş bir toplum da tıpkı felçli bir bacak gibi hiç bir olay karşısında tepki göstermez. Sanki yokmuş gibi davranır. Bu da egemenin işini iyice kolaylaştırır.

Zamanla toplum öyle bir hal alır ki hiç bir baskı, sindirme, zülüm karşısında korkusundan tepki göstermez, hareket etmez, susar, pısar kalır (ya da öyleymiş gibi görünür.) Bu durumda korkudan susmak bütün toplumu bir kanser gibi sarar, toplumu felç eder.

Sonuç olarak, toplumda oluşan suskunluk sarmalı büyüyünce, o da sonunda kişilerde bir çeşit tercih çarpıtmasının oluşmasına yolaçar, iş korkuyla hareket etmeye kadar gider, korkuyla hareket edip “bana değmeyen yılan bin yaşasın” anlayışı sonunda toplumu esir alır, böylece neticede toplumsal felç durumu oluşur.

Oysa asıl gerçek başlangıçta bu değildir; (bu dinamiğe dönmek için korkunun panzehiri olan cesur bir liderlik gerekir).

(Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları