Hasan Akçap

Sevginin gücü

Hasan Akçap

Yazılarımızda sıklıkla insanı eğitmenin zorluklarına işaret ediyoruz. Bilgi kaynaklarının çoğalması, okulda ve evde kontrolün kaybolması bireylerin eğitilebilme olanaklarını her geçen gün daha fazla güçleştiriyor. Yanlış davranışlar, yasaklar, günahlar insanları daha çok cezbediyor. Hal böyle olunca da eğitim bilimciler insanları eğitmenin farklı yollarını bulmak için kafa yoruyor, etkili eğitim ve öğretim yöntemleri üzerinde yoğun çalışmalar yapıyor.

Mesleğe ilk başladığımız yıllarda bizden kıdemli hocalarımız "dayak cennetten çıkmadır", "okul hayatı asker ocağı gibidir" gibi katı, baskıcı ve şiddete meyledici tavsiyelerde bulunurlardı. Bu ve benzeri otoriter bakış açıları zaman içinde demokratik yaklaşımların yaygınlaşmasıyla her ne kadar etkisini kaybetse de ne yazık ki okullarımızda bazı öğretmenlerimizin katı yaklaşımlarının devam ettiğini görmekteyiz.

Oysa hayatın temel felsefesi nedir, ne olmalıdır bunu düşünmek, bunu içselleştirmek gerekmez mi? Çevresine baktığında daima eksikleri, kusurları, çirkinlikleri, kötülükleri gören, kötümserlik gözlüğüyle olaylara yaklaşan insan hayatın temel felsefesinden uzak olan insandır. Dünyayı, uçsuz bucaksız kâinatı yaratan sanatkâr hiç şüphesiz sonsuz bir sevgi kaynağıdır. Çevresindeki güzellikleri, olağanüstü dengeyi ve muhteşem sanat eserlerini göremeyen insan "basiret" dediğimiz kalp gözü kapalı olan insandır. Öyle ya insan gözleriyle bakar kalbiyle görür. Özünü kaybeden insan dümeni bozuk bir gemi gibidir. Doğru istikameti bir türlü bulamaz. Doğruyu yanlışı ayırt etmekte güçlük çeker.

Doğru bir felsefe üzerine tesis edilen tüm sistemler doğru çalışır.İnsana, insanlığa, doğaya, tüm canlılara hizmet eder. Hiçbirimiz birlikte yaşadığımız insanlardan zarar gelmesini istemeyiz değil mi? Kimse kendisine yalan söylenilmesinden, haksızlık yapılmasından, malına ve canına zarar verilmesinden memnun olmaz. Çocuklarımız ve gençlerimiz de yalansız, adaletli ve temiz bir dünyada yaşasınlar isteriz. Ama kendimize dönüp baktığımızda başkalarından beklediğimiz erdemlerin ne kadarına sahibiz, sorgular mıyız acaba?

Evet, insanı eğitmek zordur, hem de dünyanın en zor işidir. Kendi çocuğuna iyi örnek olamayan anne ve babalar çocuklarını emanet ettikleri öğretmenlerden çok şey beklerler. Öğretmenler ise başkalarının çocuklarını güvende tutmak, mutlu etmek, iyi davranışlar kazandırmak ve yeni bilgiler öğretmek gibi sorumluluklara sahiptirler. Kendilerine teslim edilen çocuklar emanettir. Peki, bu kadar ağır sorumlulukları yüreğinde sevgi olmayan hangi insan yerine getirebilir? Böyle bir emeğin karşılığını hangi para ödeyebilir?

İşte bu nedenledir öğretmenlik parayla pulla ölçülemeyecek bir meslektir. Bu mesleği para karşılığı yapmak isteyenlerin ilk fırsatta mesleklerini değiştirmelerini öneririz. Aksi takdirde insan eğitimi gibi ağır bir işe dayanmak imkânsız bir hal alır. Çünkü hayata pozitif bakamayan, yüreğinde insan sevgisi olmayan birinin öğretmenlik yapması çok zordur.

Şiddet eğilimli, baskıcı, otoriter yaklaşımlar bir yana, hiçbir eğitim yöntemi, hiçbir eğitim metodolojisi sevginin gücüne ulaşamaz. Yüreğindeki insan sevgisini öğrencilerine geçirebilen öğretmen, çocukların, gençlerin sevgisini kazanabilen öğretmen dünyanın en büyük gücüne ulaşabilmiş demektir. Eğittiği insanların kalplerini avuçlarının içinde tutabilen öğretmen onlara dilediği bilgileri öğretebilir, dilediği erdemleri kazandırabilir, dilediği kötülükleri kalplerinden silebilir. İşten bundan dolayıdır ki, insanı tüm canlıların en şereflisi mertebesine ulaştıran en büyük güç sevginin gücüdür.

Yazarın Diğer Yazıları